üç

932 106 99
                                    


"Kapı çalıyor!"

Ningning'in diğer odadan bağırmasına göz devirdim.

"Ayakların nerede Ning?"

Cevap vermediğinde hızla kapıya yöneldim ve hızla kapıyı sonuna kadar açtım.

Karşımda bovulları ile durmuş dört güzel kız görmeyi tabii ki planlamıyordum.

"Süpriz!"

Şaşkınlığımı Lisa'nın çığlığı geçirirken hızla kollarını bana sarması gülümsememi sağladı. Diğerleri de bize katıldığı zaman birbirimize sıkıca sarıldık.

Beraber içeri geçerken duvara yaslanmış Ningning gözüme çarptı. Kızlar ile hiç şaşırmadan selamlaşmış ve odasına geri gitmişti. Sanki onların geleceğini biliyormuş gibi bir hali vardı. Fakat bu düşüncenin olasılığı düşük geldiğinden çatık kaşlarımı düzelttim ve kızların yanına gittim.

"Paris gerçekten mükemmel bir yer."

Rosé resmen aşık gibi etrafında tur atıp geniş koltuğa kendini bıraktı.

"Daha geleli neredeyse bir saat olacak Rosé, sakin."

Jisoo'nun cümlesine kıkırdadım ve yanlarına oturdum.

Akşama kadar oturmuş ve onların dinlenmesini beklemiştim. Akşam olduğunda ise bir anda hepsi kalkmış ve bir yerlere gitmemiz gerektiğinden bahsetmişlerdi.

Onlara sürekli olarak yorgun olup olmadıklarını soruyordum çünkü bu duruma şaşırmıştım.

Beni ikna ettiklerinde hep beraber hazırlamıştık. Ningning tekrar aynı saatte evden çıktığı zaman derin bir nefes verip kızlara döndüm.

Lisa dusaklarını büzdü ve omzuma kolunu attı.

"Bu gece o bara gitmeye ne dersin?"

Kararsızca onlara baktım. "Bilmiyorum..."

Jisoo arkama geçip başını hızla salladı. "Evet evet hadi gidelim."

Gülümsedim ve başımı salladım. Bu gece oraya gidecektik. Büyük bir ihtimalle Ningning'e denk gelecektik. Belki de bu oyunu bu gece son bulacaktı.

Sonunda kızlar hazır olduğu zaman bir taksi çağırıp kısa sürede bara geldik.

Kızlar barın dış görünüşünü överken aynı zamanda içeri yöneldik ve birkaç kısa işlemden sonra sonunda içerideydik.

Güzel bir yere geçtiğimiz zaman kısa sürede kızlar ortama alışmışlardı.

"Acaba Ningning nerede?"

Merakla bakışlarımı geniş barın içerisinde gezindirirken fark etmeden lafta patronlarımın bu sefer aşşağıda takıldıklarını fark etmiştim.

Bu kadar şey sadece bir tesadüf müydü gerçekten?

Kaşlarım hafiften çatılırken hepsini teker teker inceledim. Burada çalışmaya başladığımdan beri hiç aşşağıda takılmamışlardı neredeyse. Arada Jungkook ve Jimin iniyordu o kadar.

Fark etmeden bakışlarımın Kim Taehyung'un üstünde çok kaldığını faek ettim. Bunu fark etmemi sağlayan şey onun gözleri olmuştu.

Düşüncelerimden çıkabildiğim zaman direkt olarak ona bakıyordum. Bunu fark ettiği zaman önce beni sonra masayı ve tekrar beni süzdü.

Hâlâ baktığımı fark ettiğimde kafamı kızlara çevirdim ve muhabbetlerine dahil oldum.

"Biraz bar kısmında takılıp geleceğim."

in parisTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang