Peter tam zil çaldığı sırada sınıftan ilk çıkanlardandı. Koşarak yanımıza geldiğinde yanımızdaki boş sandelyeye oturdu. Nefes nefeseyken elindeki bütün notları masaya dökmüştü.

"Arkanızdan ben çıkacaktım. Ama birimizin ders notlarını alması gerektiğini düşündüm." Ned ve ben hafifçe kafa salladığımızda kafamı tekrar masaya devirdim. Bu sırada yanımızdan geçen Jackson bakışlarıyla beni öldürmek üzere marifetlerini sergiliyordu.

"Sevgilinin sana böyle bakması sence de garip değil mi Amaris?" Peter, bakışlarını ona yönelttiğinde dalga geçer gibi gülümsedim.

"Terk ettim ya, kuduruyordur." Dedim sadece. Kaşlarımı çattı.

"Daha dün çıkmaya başladınız?" Bir yanlışlık olduğunu düşünmüş gibi konuştu.

"Harry Potter okumamış , üstüne izlememiş de arkadaş hararetli bir tartışma yaşadık." Ne kadar komik gözükse de izlediğim şeye laf atan, özellikle de favorime laf atan biri olursa kapı dışarı edebilirdim. Bu konuda çok hassastım. Peter bir süre sessizce düşünerek yüzüme baktı. Ne olduğunu ima edercesine yüzüme baktığında sustum.

"May ile bugün yapmamız gerekenler var. Size yarın görüşürüz." Masanın üstündeki bizim için aldığı notlar hariç eşyaları toplayıp yanımızdan ayrıldığında ikimiz de sessiz kaldık.

"Şaka maka bitti şu alçı meselesi, sonunda!" Şu an kolumu açanın bir cerrah olmasısa ayrı bir ironiydi.

Ned kle birlikte Stark kulesinde biraz zaman geçirmiş, istediği herkesle onu tanıştırmıştım.Gün sonunda Stephen gelmiş, iki haftadır kolumda olan alçıyı çıkarmaya gelmişti.

"Beni düşürdüğün hallere bak, evlat. Ben bir carrahım, şu an acil servis elamanligi yaptırıyorsun." İkimiz de dalga geçer gibi güldüğümüz sırada kolumdaki son bandaj da çıkınca derin bir nefes aldım.

Hafif oynatmaya çalışırken eksiyen yüzünü fark eden Stephen hareket ettirdiğim kolumu tutup durdurdu.

"Daha yeni çıktı alçı, biraz zorlanabilirsin ama bir haftaya toparlanırsın." Anladım manasında kafa sallayip geriye doğru çekildim. Bu sırada Stephen yalnız kalmanın verdiği rahatlıkla eğilip konuşmaya başladı.

"Şu tümörle ilgili durum, hâlâ çözemedim. Ayrıca rüyan, onun halüsinasyon olduğuna neredeyse eminim." Son dediği cümle beni tatmin etmemiş gibi konuştum.

"Çok gerçekti, bana elini uzattı. Sesini net duyamadım ama benimle işinin gitmediğini söyledi. Elini tutacakken düştüm ama bir varlık hissettim Stephen. Hiç bu kadar emin olamazdım." Kendimi savunurcasına konuşunca Stephen gülümsedi.

"Mucizelere seninle inanmaya başladım sanırım." Gülümsemesine karşılık verdim. Aramızda yaşanan kısa sessizliğin ardından kapı açıldı. Pepper yanındaki ilgisini çekmiyormuş gibi bana hitap ederek konuştu.

"Aşağıda seni bekliyorlar, canım."

Pepper büyük ihtimal kendini bana affettirmek için dünden beri bizde kalıyordu. Sabahtan beri benim için yapmadığı şey kalmamıştı ancak bu bir şeyi değiştiriyordu. Ona kendimi eskisi kadar yakın bulmasam da affetmistim.

"Tamam, geliyoruz." Dedim Stephen'inde yanımda olduğunu bastırırcasına. Pepper kafasını sallayıp odadan çıktı.

"Bana pek misafir gözüyle baktıkları söylenemez. Hem gitmem gerek. Christine ile randevumuz var." Son dediğiyle gülümseyerek başımı salladım. İma ettiğim şeyi anlamış gibi k da gülümsedi. O dışarı çıkarken bende yemeğe indim.

luz de la luna || marvelWhere stories live. Discover now