''Sevindim, umarım daha çok görüşürüz.''

Vedalaşıp kendi masasına oturduğunda, biz de hesabı ödüyorduk.

Lami yine beni eve bıraktı. Eve girerken, Ceyda beni aradı.

''Selam, ne yapıyorsun güzelim?''

''Eve geldim şimdi. Sen ne yapıyorsun?''

''Bizimkiler aradı, Kunt'un evinde buluşacağız.''

''Ne güzel, iyi eğlenceler size.''

''Ah benim aptal güzelim. Seni de çağırıyorum. Konumu Kunt sana atacak.''

''Beni hiç bulaştırma Ceyda. Annem sorunu yapabilir. Zaten Kunt'la aramızı biliyorsun. Uğraşmam onunla.''

''Hadi ama Hilal. Biraz vakit geçirelim işte. Söz veriyorum, sana bulaşmayacak.''

''En fazla 1 saat duracağım. Daha fazlasını ısrar etme lütfen.''

''Tamam Hilal'im. Sen ne dersen o. Yarım saat sonra hepimiz oradayız.''

''Hazırlanıp geliyorum.''

Bazen gerçekten insanlar, beni rahat bırakmamak için çabalıyor diye düşünmüyor değilim.

Kendimi salyangozların olduğu biri ormanda kabuksuz ve dışlanan gibi hissediyorum.

Anneme dışarı çıkacağımı haber verdikten sonra hazırlanmaya başladım. Bu sefer tabii ki elbise falan giymeyecektim. Askılı siyah badi ve siyah kot pantolonun neyi vardı?

Siyah spor qyakkabılarımı giyip telefonunun arkasına bir miktar para koydum. Salık saçlarım biraz kabarmıştı ama kime ne.

Kunt'un mesajını açtığımda konumu gördüm. Şaşırtıcı bir şekilde evi alt sokağımızdaydı. Tam dibimde oturması, beni aşırı derecede sinirlendirdi. Resmen hayat benimle taşşak geçiyor.

Evine geldiğimde, bahçe kapısının ziline bastım. Kapıyı meymeletsiz Kunt açtı.

''Mızmızlanıp gelmeyeceğini düşünmüştüm.'' dedi.

''O yarım akıllı kafanı, sana zahmet benden uzak tut.'' dedim ve eve ilerledim. Eve girdiğimde kocaman salon karşıladı beni. Ceyda koltukta biriyle mesajlaşıyor, Hamza ve Mahir film konusunda tartışıyorlardı. Kunt içeri girip koltuğa resmen kendine attı.

Ceyda'nın arkasından ona sımsıkı sarıldım. Aramızda gereksiz bir samimiyet oyunu var ve ben de buna eşlik ediyorum.

''Gelirken yolu bulmakta zorlandın mı?'' diye dalga geçti Ceyda.

''Bu kadar yakın olduğumuzu keşke en başında söyleseydin.'' dediklerimde ciddiydim.

''Sürpriz yapmak istedim. Çok beğendin değil mi?''

''Çok, o kadar beğendim ki anlatılmaz yaşanır yani.''

Ceyda, bu sözlerime kahkahasıyla eşlik etti. Hamza artık pes etmiş olacak ki, Mahir'i itip koltuğa oturdu. Hamza ve Mahir'in gülüşmelerini görünce, gözümde iki çocuk canlandı.

''Öyle boş boş durmak olmaz mızmız kız. Atıştırmalıklar için bana yardım et bakalım.''

''O misafir Kunt.'' dedi Ceyda.

''Aramıza katılmasını istemiyor muydun?'' diye karşılık verdi Kunt. O mutfağa giderken, gözümü devirip onu takip ettim.

Mutfakları bizim eski evimizin tamamı gibi bir şeydi. Gerçekten bazıları, tam anlamıyla istedikleri her şeyi yapabiliyorlar.

''Şu dolapta atıştırmalık bir şeyler olması lazım. Ben içecekleri hallederim.'' demesine karşılık, raflarda duran derin kaseleri aldım ve dolapta olan cipsleri açıp koymaya başladım.

Kunt biraları ve adını bilmediğim renkli şişelerdeki içkileri çıkardı. Arada sırada göz göze geliyorduk ve bu beni geriyor.

Bacaklarımın dibinde olan çekmeceye uzanınca, eli biraz bacağıma değdi. Hormonlar sakin olun.

Eli yavaş yavaş kalçama doğru çıkınca panik oldum ve elimdeki kaseyi tezgaha öyle bir koydum ki paramparça oldu.

Kunt bu hareketimden dolayı uzaklaştı ve bir küfür mırıldanıp mutfaktan çıktı.

Merhaba, yaz sezonunda olduğumuz için hergün yeni bölüm gelicektir. Yaz bitmeden bu kitabı bitirmeyi planlıyorum.

7. bölüm yükleniyor...

6 PATTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon