12' İnanç sisteminin içten darbe alması

Start from the beginning
                                    

"Kendimi bir adaya kapatmak istiyorum, kimse giremesin, ben de çıkamayayım."

Jungkook içinden gelenleri söyledi, Kim Taehyung'u ormanda bulalı bir ay olmuştu belki ama çok yıpranmış hissediyordu. "Beni de alır mısın adana?" diye sordu Taehyung, o da Jungkook gibi başını koltuğa yaslamıştı. "Benimle bir adada kilitli kalmak istediğine emin misin?" Jungkook'un sorusu gülmesine sebep oldu. Kim Taehyung ona yaklaştırdı yüzünü, Jungkook'un koyu renk gözlerine baktı dikkatli bir şekilde. "Jungkook, seninle her yerde kilitli kalabilirim ben." Taehyung'un sözleri gülümsemesine sebep oldu, iki gündür yüreğine binen ağırlık onun varlığıyla biraz olsun azaltmıştı yükünü. Onunla kaçmak isterdi. Kimsenin onları bulamayacağı, insanların varlığını unuttuğu bir yere. Tuhaf geliyordu ona bu durum, alışık değildi sarmalandığı hislere.

Telefonu cebinde çalarken onun varlığını bile unutmuştu Jungkook, elini atarak onu cebinden aldı. Jimin arıyordu. "Tanrı'm, neredesin sen?" diye sordu Jimin, "Yanlış insanı aradın sanırım, ben Tanrı değilim." dedi Jungkook, arkadaşının küfürü gülmesine sebep oldu. "Komik bir durum mu var, aptal? Gecenin o saatinde evden neden gidiyorsun haber vermeden?" Arkadaşının siniri gülmek istemesine sebep olsa da yapmadı, iyi olduğunu, büyükbabasının evinde olduğunu söyledi ona. "Yanına gelmemi ister misin?" diye sordu Jimin bu kez, Taehyung'un yanında olduğunu söyledi. "Siktir, enstitüden mi kaçmış?" Jimin'in tepkisi yeniden gülmesine sebep olurken Kim Taehyung onu izliyordu. Gri gözlerindeki parlaklık çok güzeldi. "Bilmiyorum, seni sonra arayacağım. Konuşmamız gerekenler var." Jimin onun aramasını bekleyeceğini dile getirdikten sonra kapattı telefonu, masanın üzerine koydu.

Ona bakmaya devam ediyordu Taehyung, gözleri bir an olsun gözlerinden ayrılmıyordu ve ne yapacağını bilemez hissetmesine sebep oluyordu. "Jungkook." dedi Taehyung, dudaklarında tatlı bir tebessüm vardı şimdi. Jungkook onun devam etmesini sessiz bir şekilde bekledi. Sözlerine devam etmedi Taehyung, yüzünü onun yüzüne yaklaştırdı. Jungkook kalbinin göğüs kafesinden fırlayacağını sandı. Çok hızlı atıyor, nefes almasına engel oluyordu. Onu bu kadar yakından görmeye hazır değildi. Taehyung'un sıcak dudakları, soğuk dudaklarına kapanırken gözleri de eşlik etti onlara. Hareket etmiyor, bekliyordu. Jungkook ne yapacağını bilemedi bir an, Taehyung'un dudakları hareketlenerek alt dudağını öptü usulca. Sıcak nefesi, tatlı kokusu, gardenyaları aşan feromonları güzeldi, ona yaklaşmak istemesine sebep oluyordu. Taehyung geri çekildi, yüzünün yakınında olduğunu hissediyordu gözlerini açmasa da. "Çok güzelsin." diye fısıldadı Taehyung, bu kez dudaklarını, Jungkook'un hemen alt dudağının altına değdirdi.

"Güzelliğin baş döndürücü, kim olduğumu unutmama sebep oluyorsun."

Gözlerini aralayarak hemen yakınında duran yüze baktı, onun hisleri de kendisinin hislerine mi benziyordu? Jungkook elini uzattı, Kim Taehyung'un kalp atışlarını hissetmek istiyordu. Onun sol göğsüne koydu avuç içini, kalbinin hızlı atışlarını hissetti teninde. "Hızlı mı?" diye sordu Taehyung, başını sallayarak onayladı, konuşacak kadar güçlü hissetmiyordu kendini. "Seni her gördüğüm an böyle atıyor, Jungkook. O gece seni burada bıraktım çünkü o gece gitmesem, bir daha gidemezdim senden." Onun neden gittiğini merak etmişti hep, şimdi dile getiriyordu ona. Onun kalbini ve kendini açtığı ilk seferdi bu. "Gitmeni hiç istemedim." dedi Jungkook, biraz daha yayıldı oturduğu yerde. Taehyung'un kalbi hâlâ çok hızlı atıyordu elinin altında.

"Biliyorum, o gece ağlayarak gelene kadar benim için küçük, güzel bir kurtarıcıdan ibarettin. Seni ağlarken görmek benim için o nokta oldu, beni sana bağladı. Seninle kalmak istedim, yemin ederim, bir kez daha gitme deseydin bana, asla gidemezdim senden."

Uyumamış olsaydı ve ona gitme deseydi, Kim Taehyung'u gerçekten yanında tutabilir miydi, merak ediyordu. "Şimdi ne olacak?" diye sordu Jungkook, onlara ne olacaktı? İçinde bulundukları bu karmaşadan kurtulmalarının ve mutlu olmalarının bir yolu var mıydı? Kim Taehyung onu sevecek, yanında olacak mıydı? Sorular çok fazlaydı. "Bilmiyorum, seni koruyacağıma, sana zarar gelmesine izin vermeyeceğime söz veriyorum Jungkook ama inan bana, neler olacağını ben de kestiremiyorum artık." Jungkook sessiz kaldı, iç geçirerek yayıldı biraz daha. Taehyung göğsüne duran eli, elinin arasına aldı. Dudaklarına götürerek avuç içini öptü. "Sabaha karşı gitmem gerek. O zamana kadar ne yapmak istersin?" diye sordu Taehyung, yorgun hissediyordu. En son ne zaman uyumuştu?

"Uyuyalım ama bu kez, beni uyurken terk etme."

Jungkook'un odasındaki tek kişilik yatağa geçtiler beraber, Taehyung ilk uzanan kişi oldu yatağa. Jungkook tüm perdeleri sıkı bir şekilde kapatarak odaya tek bir ışığın girmemesini sağladı. Ayakta zor duruyordu. İki güne yakın bir zamandır uyuyamamıştı hiç. Yatağa girdi, Taehyung bir kolunu onun beline dolayarak kendine çekti. Sırtı, onun göğsüne değerken yakınlıkları başını döndürüyordu. Gözlerini kapatarak onun sıcaklığına sığındı. Feromonları belli belirsizdi. "Seni sakinleştirmek isterdim ama gardenyalar her şeyi engelliyor, üzgünüm." dedi Taehyung, onun bir suçu yoktu. "Şu an yanımda olabiliyorsan, bu gardenyalar sayesinde. Sadece..." Jungkook duraksadı, bunu söylemek konusunda tereddüt içinde oldu bir an. "Kokunu ve feromonlarını bir kez olsun hiçbir engel olmadan almak isterdim. Saf bir şekilde." Taehyung saçlarını öptü. "Bir gün alacaksın, söz veriyorum. Sen kaldırabilecek kadar güçlüsün." Jungkook onun kolları arasında dönerek yüzlerinin birbirlerine bakmasını sağladı.

"Bir başkası alsa kokunu, feromonlarını... Kaldıramaz mı?"

Taehyung onun alnını öptü bu kez, "Bilmiyorum ama senin kadar dayanıklı olmayacaklarını da biliyorum Jungkook. Bu durum da bizi birbirimiz için mükemmel yapıyor." dedi, Jungkook onun sözleri karşısında gülümsemekten başka bir şey yapamıyordu. Çok güzeldi, onunla böyle olmak çok özeldi. Ona yaklaşarak biraz daha sığındı. Başını onun boynuna gömdü. Feromonları biraz daha netti o zaman. Kokusu sarmalıyordu onu. "İyi uykular, küçük Omega. Sana söz veriyorum, uyandığında beni yanında bulacaksın." dedi Taehyung, bir kez daha saçlarını öptü onun. Jungkook yorgunluğuna daha fazla direnemedi, gözleri kapandı uyku karşısında. Yanıldı Kim Taehyung, uyandığında Jimin yanındaydı ve ağlıyordu çaresiz bir şekilde.

Kim Taehyung, götürülmüştü.

-

selamlar,
uzun zaman oldu nasılsınız?

yıldızları yakalamak' taekookWhere stories live. Discover now