Karşılaşma

Começar do início
                                    

O sırada kendi kendime mırıldandım. "Çok iyi kalpli, yakışıklı ve tatlı birisi... Alya ne diyorsun sen kendine gel!"
Aradan iki dakika geçti ve Sanrı geldi.
"Al bakalım. Hayatımda ilk defa ped aldım ve son defa."
"Teşekkür ederim Sanrı çok teşekkür ederim. İyi ki varsın."
"Rica ederim, sende iyi ki varsın." Şok oldum. Evet şok oldum. Bunu ne anlamda söylemişti? 'Sende iyi ki varsın' ben ona bir konuda yardım etmedim ki neden bana böyle dedi?...Of Alya sen iyice delirdin çocuk ağız alışkanlığıyla söylemiş olamaz mı sanki? Abartma.
Sanrı "Ben seni eve bırakayım. Sen hazırlanırken kapıda bekleyeyim ve seni işe bırakayım olur mu?" Dedi.
"Teşekkür ederim Sanrı çok naziksin ama sen zaten bana oldukça yardımcı oldun. Daha fazla zahmet etmene gerek yok."
"Ne zahmeti Alya benim için sorun değil."
"Peki, tamam ısrar etmeyeceğim."
Ona evimin adresini verdim ve yola çıktık. Ve yol boyunca hiç konuşmadık.

Evin önüne geldiğimizde, Sanrı arabada bekleyeceğini söyledi fakat ben kabul etmeyip eve davet ettim.
"Sen istersen salona geç ben hemen hazırlanıp geliyorum."
"Tamam." İlk banyoya geçtim iç çamaşırımı değiştirdim ve ped taktım. Odama geçtim, üstümdeki kıyafetleri değiştirmek için dolabı açtım bol pantolonumu ve siyah bol tişörtümü çıkardım, üstüme giydim. Makyaj masamın önüne geçtiğim sırada kapım tıklandı.
"Alya müsaitsen girebilir miyim?"
"Müsaitim Sanrı girebilirsin." Kapıyı açtı ve içeri girdi.
"Bir şey mi oldu Sanrı?"
"Hayır bir şey olmadı. Sadece salonda çok sıkıldım. Kitaplarını incelemek istedim kitap raflığın varmı?"
"Evet var." Dedim ve ona odamın sağ köşesindeki kitap raflığını gösterdim.
"Demek Wıllıam Shakespeare'in kitaplarını seviyorsun."
"Evet bayılırım."
"Bende çok seviyorum." O benim kitap raflığımı incelerken, ben hafif bir makyaj yapıyordum.

Makyaj fırçasına az miktarda allık bulaştırıp yanaklarıma uyguladım, iki gözüme kısa bir eyeliner çektim, rimel sürdüm, dudağıma lipgloss sürdüm ve makyajımı bitirdim.
"Sanrı ben hazırım çıkabiliriz." Sanrı gözlerini kitap raflığından bana çevirdi ve şaşırdı. Neye şaşırdığını anlamadığım için aynada dönüp kendime baktım fakat hâlâ neye şaşırdığını anlamamıştım.
"Peki, çıkalım o zaman." Evden çıktığımızda kapıyı kilitledim ve anahtarı çantama koydum. Aşağı indiğimde Sanrı arabayı çalıştırmış beni bekliyordu. Ben kapıyı kilitlerken, o aşağıya inip arabayı çalıştırmış olmalıydı.
"Geldim." deyip, ön koltuğa geçtim.
"Alya iş yerini bana tarif edermisin?"
"Tabii.************" iş yerini tarif ettikten sonra bana ne işinde çalıştığımı sordu.
"Voleybolcu olmak istiyorum. Bu yüzden, yaz ayları hem kendimi, hem başkalarını çalıştırmak için eğiticiyim. Yani voleybol öğretmeni gibi."
"Anladım fakat voleybol eğitmeni olarak üstüne pantolon ve tişörtmü giydin?" Aklıma 1 saat önceki diyaloğumuz geldi 'Karışmak istemem ama, terlikle mi işe gidiyorsun?' Demişti bana.
"Hayır. Kıyafetler, toplar, parkurlar hepsi orada. Ve bende kıyafetimi böyle giyiniyorum, oraya gidince formamı alıp soyunma odasında üstümü değiştiriyorum."
"Anladım."

İş yerine gelmiştik. Aslında her ne kadar 'voleybol salonu' olsada ben iş yeri diyordum çünkü öyle alışmıştım.
"Bu gün yaptığın şeyler için çok teşekkür ederim Sanrı iyi ki tanıştık."
"Asıl ben teşekkür ederim Alya iyi ki tanıştık. Ve sorun olmazsa sana bir şey soracağım."
"Tabii, sor."
"Bende seninle geleyim mi? Voleybolum çok iyidir, yardımcı olurum hem."
"Sanrı çok emin değilim çünkü öğrenciler seni sever mi bilmiyorum. Ki zaten normalde, ben, öğrenciler ve temizlikçiler harici kişiler girmesi yasak.
"Tamam, anladım. Sana kolay gelsin o zaman, işten sonra buluşuruz."

Sanrı'nın üzüldüğünü görmüştüm. Üzülmüştü ve o üzüldüğü için ben de üzülmüştüm.
"Sanrı, aslında...sende gelebilirsin. Nasıl olsa buranın sahibi benim ve kuralları ben koyuyorum. Öğrencilerin de seni seveceğini düşünüyorum. Zaten orada en küçük yaş ortalaması 13, en büyük yaş ortalaması 17. Öğrenciler 12 kişiler, yedekte 4 kişi var. Toplam 16 kişiyiz."
"Gerçekten gelebilirmiyim?" Diye sordu, heyecanla çocuk gibi.
Ona gülerek cevap verdim." Evet gelebilirsin..."
"Tamam. Arabayı müsait bir yere park edip hemen geliyorum."
"Tamam, bende sana o sırada dirseklik, dizlik, forma ve bol, uzun bir şort ayarlayayım."

Ateşin KülleriOnde histórias criam vida. Descubra agora