74. Bölüm: Etten Duvarların Kalpsiz Tuğlaları

En başından başla
                                    

Kartal Uygar:

Kartal Uygar:

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

...

"Elif?" Hazer'in sesi donuktu. Selim'in bakışları arkasına döndüğünde "Anladım" dedi ve önüne döndü.

"Ne oluyor şimdi?" diye Kartal'ın kulağına fısıldadığımda "Ne bileyim kızım ben?" dedi ve dudağını büzdü.

"Seni gebertirim! Geri zekalı!" Elif , Hazer'in üzerine doğru yürümeye başladığında kaşlarım çatıldı. "Hey , hey!" deyip Hazer'in önüne geçtiğimde "Ne yapıyorsun kendine gel?!" diye bağırdım.

"Onu..." dedi ve sinirden seğiren gözleri beni buldu. "Öldüreceğim!"

Tam bir şey diyecektim ki Hazer benim omuzlarımdan tutup beni kenara çekti. "Hallediyorum ikiz" önüme geçtiğinde "Sen bir gelsene benimle" dedi ve kızı kolundan tutarak evden çıkardı. Beraber arabaya bindiklerinde araba bir süre sonra gözden kayboldu.

Beraber oyun oynamaya devam ettik. Ben eğlenmedim. Aklım Hazar'daydı. Onunla böyle olmak beni kahrediyordu ama benimle böyle konuşmamalıydı. Hazar'ın lafları, yumruklarından daha sertti ve belki de kalbime bir yumruk atsa canım bu kadar acımayacaktı.

En sonunda hepsi evden gittiğinde Kartal, kapıdan kafasını uzatıp dudaklarıma küçük bir öpücük kondurmuş "Seviyorum seni, kendine dikkat et" diyerek gitmişti.

Etrafı gelişigüzel toplayıp odama çıkacakken gözlerim bahçedeki rengarenk çiçeklere kaydı. Yavaş adımlarla evin camlarla kaplı kış bahçesine girdiğimde vücudum yumuşak minderle buluştu.

"Lâl" Hazar'ın sesi kulaklarıma ulaştığı an bakışlarımı çiçeklere , Hazar'a dönüp bakmamak üzere çevirdim.

Yavaşça yanıma oturduğunda "Buraya gelip sikik sikik beni affet naraları atmayacağım..." dedi. Ona dönüp bakmadım. Lâl neyse de Çiçek çok kırılmıştı.

Lâl tüm dünyaya kırgındı zaten.

"Çünkü hiçbir özür kalbinde açtığım yarayı kapatmaya yetmez."

Cevap vermedim.

İstediği gibi yaptım. Sustum.

"Kalbini kırdım biliyorum..."

"Biliyor musun? Kalplerde kemik yoktur" duraksadığında gözlerimi mavi renk ortancalarda gezdirdim. "Kemikler kırıldığında kaynar, Hazar"

Başını eğdiğinde devam ettim:  "Benim bir tane kalbim var. Kırıldığında yenisi gelmiyor. Ama yine de hepsi size , hepsi sizin ama bu son yaptığın..."

"Lâl..."

"Gerçi niye şaşırıyorsam?" deyip güldüm.  "Daha önce de 'Lâl gibi mi?' demiştin. Hatırlıyor musun? Çünkü ben hiç unutmadım."

Hazar'ın gözleri dolmaya başladığında "Hissettiklerinde haklısın, bunu telafi etmek için seninle çok kez konuşmaya çalıştım. Senin bana 'Sus' demene rağmen" dedim ve başımı geriye attım. Yukarıya bakıyordum.

LALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin