iki

179 33 137
                                    


Eve gelince Chaeryeong'a mektupları için yardım ettim şimdiyse annem ve yengemin cephedeki askerler için hazırladığı kıyafet, uzun süre dayan yiyecekleri emmioğlum Felix ile tren istasyonuna götürüyoruz.

"Felix noldu iyi misin abicim?"

-İyiyim de Changbin de cepheye gidiyor. Ya ona bi-

"Aa ağzını hayra aç be! Bak babam savaşın başından beri orda hiçbir şeycik olmadı. Ayrıca babam son mektubun da üstünlüğün biz de olduğunu yazmış. Hem tek Changbin mi gidiyor? Hyunjin ve Chan da gidiyor hatta Seungmin de gidiyor.

-Sen nerden biliyorsun ki arkadaş mısınız? Hayır yanlış anlama öyle çok şey bir tip değil yani benle bile iki kelam ediyor o da ben bir şey dersem.

"Yok arkadaş değiliz bugün sokakta koşuyordu bir kağıdın peşinden, ben de tuttum kağıdı verdim meğerse cehpeye gidiyormuş onun kağıdıymış öyle öğrendim."

-Hee tamam. Geldik şunları bırakalım ama tren gidene kadar beklesek olur mu?

"Niye?"

-Changb- yani arkadaşlarımıza veda etmeyecek miyiz?

"Haklısın hem ben babama yazdığım mektubumu tamamlamadım onu bitireyim."

-Amcama selamlarımızı ilet babam özellikle yazmanı istedi.

"Tamamdır gel hadi"

Elimizdekileri teslim ettikten sonra Felix Changbin'i görüp yanına gitti ne ara bu kadar yakınlaştılar bilmiyorum yani tamam beraber inek sürmeye gidiyoruz falan ama bu kadar iyi anlaştıklarını bilmiyorumdum. Neyse az kaldı mektubumu tamamlayayım bari.

...Baba merak etme emanetlerine çok iyi bakıyorum. Seni çok özledim baba. Annem de çok özledi her gece gizli gizli ağlıyor ama ben biliyorum. Chaeryeong seni çok seviyor çok özledi baba. Baba biliyor musun Jinyoung amcaya gazatede yardım ediyorum yazıları temize çekiyor, gazeteleri dağıtıyor hatta bazen ben bile ufak şeyler yazıyorum Jinyoung amca böyle devam edersem beni tamamen yanına alabileceğini söyledi. Baba cepheye arkadaşlarım geliyor Chan, Changbin, Hyunjin ve Seungmin hani bakkalın çırağı. Muhtemelen zaten bu mektubu o verecek sana baba biliyorsun onun babası yok, ona çok üzülüyorum sen annemi kardeşimi bana emanet ettin ama o kendisi savaşacak. Duyduğuma göre amcasının -bakkal olan- bacağı sakat olduğu için onun yerine Seungmin gitmek istemiş annesi ve kardeşine de amcası göz kulak olacakmış. Baba ona babalık yapar mısın sanki o benmişim gibi he? Seni çok seviyorum baba.

-Her daim babasının küçük askeri Lee Minho


Kağıdı katlayıp zarfın içine koydum. Neden bir anda Seungmin ile ilgili yazdım bilmiyorum ama içimde iyi hisler var galiba buna ihtiyacı olduğunu düşündüm.

Ayağa kalkıp bizimkilerin yanına gittim. Felix dokunsan ağlayacak gibi duruyor, hadi ama yapma beni de ağlatacaksın.

"Sağdıçlar kendinize dikkat edin hep sizinle dualarımız, gözünüz arkada kalmasın analarınız bacılarınız bize emanet. He bir de mektup yollamayı unutursanız hakkımı helal etmem ona göre!"

Son söylediğimden sonra hepsinin asık suratına buruk bir gülümseme yayıldı.

'Jeongin ve Jisung nerde?'
-Bilmiyoruz Hyunjin bugün hiç görmedik.
~Onlara da selam söyleyin haklarını helal etsinler.
"Söyleriz Chan"

Askerler yavaş yavaş trene binmeye başlarken bizde sarılıp veda ettik birbirimize. Ve beklediğim üzere Felix ağlamaya başlamıştı işte yufka yüreklim yaa.

'Ştt tamam ağlama Lix, hem sürekli mektup yollayacağım size. Ayrıca sence ben Seo Changbin kolay kolay yıkılacak biri miyim?

Bunu söylerken kolları arasındaki Lix'i omuzlarından biraz iktirip kol kaslarını göstermişti. Onunda içinin parçalandığı ortadaydı ama güçlü kalmaya çalışıyordu her zaman olduğu gibi...

En son Lix'ten sıra gelince Changbin ile ben de sarıldım ve kulağıma 'Lix'e dikkat et üzmesin kendini sana güveniyorum Min, dedi. Sırtını pat patlayıp "Emin olabilirsin Bin" dedim. Ve trene binen üçlüye el salladık.

El sallarken aklıma mektubum geldi. Seungmin'i bulmam lazım hem veda edip hem de mektubu ona vermem gerek. İnsan yığınını yara yara Seungmin'i arıyordum. Umarım trene binmemiştir. Oh işte orda binmeden yakaladım.

"Seungmin sonunda... Buldum... Seni..."

"Dur soluklan Minho sakin ol tren daha kalkmadı. Mektubu getirdin galiba"

"Hayır yani aslında evet hem sana veda etmek istedim hem de mektubum için geldim"

"Vay veda demek teşekkür ederim gerçekten çok mutlu etti beni"

"Ne demek ama veda demeyelim sonuçta kazanıp geri döndüğünüz zaman beraber olacağız"

"Umarım Minho umarım..."

"Seungmin bu mektubu babama verir misin? Lee Eunwoo biliyorsundur zaten"

"Biliyorum Lee amca ile çok muhabbetimiz olurdu bakkala geldiğinde"

Çalan tren sireni vaktin geldiğini söylüyordu. Gözlerimi Seungmin'e çevirdiğimde sarılmak için kararsız kaldığı açıktı onu daha fazla arada bırakmak yerine kollarımı ince bedene sardım. Benden beklemiyor olacak ki birkaç saniye öylece durdu ardından beni kollarının arasına aldı. Tamam şuan biraz garip hissediyorum sağdıçlarla sarılırken böyle değildi. Yaklaşık yarım dakikalık bir sarılmanın ardından ayrılıp cebimdeki mektubu Seungmin'e verdim.

"Hoşça kal Lee Minho, kendine iyi bak"
"Görüşmek dileğiyle Kim Seungmin, kendini kolla"

Son kez el sallayıp trene binen bedene el salladım. Ve tren son kez siren çalıp ağır ağır hareket etmeye başladı. Ne zaman yanıma geldiğini fark etmediğim Felix ile istasyon boyu koşup trendeki cama yapışmış arkadaşlarımıza el salladık. Koşmayı bıraktığımızda camda Seungmin'i gördüm. Sıcacık gülümseyip el sallıyordu. En içten gülümsemelerimden biriyle ona el salladım. Ve işte tren tünele girdi.

Ölmemeye çalışın minik askerler.



-
Hiç içime sinmedi. Bölüm yazmak çok zormuş bu ne arkadaşlar.

Ayrica changlix yaptım ama hyunsung mu hyunin mi olmalı karar veremedim en çok hangisi istenirse diğer ship o olacak.

sizi çok seviyorum kendinize iyi bakın ♡

war love ; 2minWhere stories live. Discover now