6 || "Yüzleşme"

999 37 44
                                    

5. bölümün devamı niteliğinde olan bu bölümde, dizide de yer alması gerektiğini düşündüğüm abi-kardeş yüzleşmesine yer verdim. İçime sinmeyen bazı yanları oldu, olmadı değil ama daha fazla bekletmek istemedim. Sürçü lisan ettiysem şimdiden afolla. Keyifli okumalar :)

Veysel Cemile'yle ilaçlar hakkında konuştuktan sonra gecenin bir yarısı annesinden telefon alır. Gün boyu Kenan'a ulaşamayınca Döndü telaşlanmıştır ve Veysel'e haber vermiştir.

"Yüzleşme"

''Sen okuttun da biz mi okumadık baba.''

''Sen bana nasıl bir yol çizdiysen ben o yolun adamı oldum.''

''Davulun tokmağından kaçarken merdivenlerden düştüm.''

''Ustası işlemediği bir günahın suçunu boynuna yüklemiş, Veysel 'babam gelir derdimi anlatırım' demiş ama düşündüğü gibi olmamış. Muammer babam da ona inanmamış.''

Zihnindeki seslere eşlik eden yağmurun gürültüsü Kenan'ın adeta beynine işliyor, orada küçük ama derin yaralar açıyordu. Veysel'in sesi bir an olsun kulaklarından gitmemişti, Cemile'nin anlattıkları bir an olsun beyninden silinmemişti. Aksine bunlara ilaveten, şu ana kadar fark edemediği ne varsa hepsini yeni yeni anlamaya başlamıştı. Veysel'in her daim kendini ispat etmeye çalışmasını, babasının karşısında her daim boynunu bükmesini, babasına olan bakışlarındaki o hayal kırıklığını, kızgınlığını, kırgınlığını, sevgisine olan açlığını henüz yeni fark etmişti. Ve kim bilir daha nicesini göremediğinin verdiği pişmanlık, geride kalmışlık ve o geç kalmışlık hissi kalbini sıkıştıracak cinsten bedenini ele geçirmişti. Alnını ovuşturdu, gözleri yan koltukta ışığı yanan telefonuna kaydı. Bugün gelen kaçıncı aramaydı, kaçını görebilmişti, kaçını açmak üzere eline almış ve sonra bir anlık vazgeçmişti, kaçında öfkesini boşaltmak için bir hışımla camdan aşağı atmak istemişti, sayamadı. Babasından gelen her arama onu olduğundan daha çok öfkelendiriyordu. Her aramada bir anlık kararla telefonu açıp içinden geleni söylemek istiyor ama sonra vazgeçiyordu. Arabanın ön camına şiddetle çarpan yağmur damlalarını izlemeye devam etti. Sarı sokak lambasını birkaç saniyeliğine kapatan gölgeyi fark ettiği an yanındaki kapı bir hışımla açıldı.

''Yav birader nerdesin sen?'' Veysel yağmurdan korunmak için hızla kendini içeri atıp kapıyı kapattı. Nefes nefese kalmıştı. Alnına düşen ıslak saçlarını arkaya atıp mavi gözlerini abisine dikti.

''Derdin ne oğlum senin?'' Yanındaki telefonu alıp havada sallayarak ''Ne işe yarıyor bu, biliyon mu sen,'' diye bağırmaya başladı. Sesi titriyordu, korkudan eli ayağı birbirine dolanmış gibi bir hali vardı. ''Anam sabahtan beri ulaşamamış sana, kadının aklı çıktı bir şey oldu diye.'' Derin derin nefes alıp vermeye devam ederken Kenan'la göz göze geldi. Kenan bir süre sessizce kardeşinin yüzüne baktı. Kaşının üzerindeki ize dikkat kesildi, gözlerindeki korkuyla karışık mahçubiyeti gördü bir anlığına. Bacağında günlerce kanayan yara izini anımsadı, kollarında yere yığılıp ağlayan kardeşini sakinleştirmeye çalışırkenki çaresizliğini anımsadı. Veysel, Kenan'ın donuk bakışlarına karşılık kaşlarını çattı. Abisinin yüzünün aldığı her bir şekli gözleyerek neler olduğunu anlamaya çalışıyordu. Uzun süredir konuşmadığından Kenan'ın sesi kısık ve pürüzlü çıktı.

''Nasıl dayandın?'' Derin bir sessizlik oldu. Yağmur sesi zamanla azalmaya başlamıştı fakat damlaları camda yoğun bir buğu bırakmaya devam ediyordu. Veysel elindeki telefonu yavaşça yanındaki boşluğa bırakıp başını eğdi. Sonra kaldırıp cama çarpan yağmur damlalarına dikti gözlerini. Kenan'ın sessizliğinin sebebini biliyordu, neden buraya geldiğinin farkındaydı. Söze nasıl başlayacağını bilemedi.

Gönül Dağı || İçimizde Kalanlar (One Shot)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin