Güzel...

629 66 68
                                    

-Farah-

Banyodan çıkıp vakit kaybetmeden giysi dolabının önüne geçtim. Bir dakika...

Arkamı döndüm sakince. Yatağımız düzgündü. Alp...

Ben sorumsuz oldum. Börek yapacağım daha ben. Acele etmem gerek.

Gözüme çarpan kahve tonları dizime gelen salaş elbisemi alıp yatağın üzerine bıraktım. Karpuzlu pijamamı çıkartıp üzerime elbiseyi geçirdim hemen. Pijamamı katlarken aklıma gelenle kıkırdadım.

Sabah namazından sonra karpuzlu pijamamla yanıma gelip giymem için ısrar etmişti. Gülmekten bir hâl olmuştu. Sürekli tatlı olduğumu söyleyip duruyordu. Gözlerim kapanırken son hatırladığım buydu.

Omuzlarıma kadar gelen saçlarımı biraz dağıtıp kulaklarımın arkasına getirdim. Oldu sanırım.

Koşar adım odamızdan çıktım. Merdivenlerden ikişer ikişer inmeye başladım.

"Alp! Böreklerimizi yapmaya geldim kocacığım!"

Mutfağa geldiğimde mükemmel bir masayla karşılaştım. Çaydanlık ocakta duruyordu. Ama benim kocam yok.

Mutfağın dışarıya açılan kapısını aralayıp başımı uzattım. Bahçedeydi. Dikkatle ona baktığımda ayaklarında gezinen yavru kediler fark ettim. Ve anne kedi vardı. Yaa yerim ama.

"Sen benim yavruma benziyorsun." dedi gülerek. Eline aldığı beyaz yavru kediyle gülümsedim. Çok tatlıydı ve etrafına uykulu uykulu bakıyordu. Ama yaa...

Yavru kediyi başından öpüp sarıldı. Canım kocam benim...

İçeriye geçtim. Hızlı olması için hazır yufkadan börek yapacaktım. Başka zaman kendim açarım artık. Börekleri hazırladıktan sonra bir tabağa alıp masadaki boş yere yerleştirdim. Çaylarımızı da doldurduğumda kahvaltı hazırdı.

Mutfağın kapısından dışarı çıktım. Bahçenin etrafı çevrili olduğu için kimse görmezdi beni. Gözlerimi etrafta gezdirdiğimde yine aynı yerinde olduğunu gördüm. Elinde siyah yavru kedi vardı. Ayy Allah'ım, bizim kedilerimiz mi oldu şimdi? Çok tatlılar.

Yanına doğru ilerlerken beyaz yavru kedinin bana gelmesiyle adımlarım yavaşladı. Eğilip hemen elime aldım. Tatlı sesler çıkarmaya başlamıştı bile. Yaa ama yerim yerim.

"Kocacığım böreklerimiz hazır, bardaklarımızı da doldurdum."

Yavru kedinin başından öpüp başımı kaldırdım. Gözlerini kırpmadan bana bakıyordu. Gülümsedim.

"Tamam yavrum, geliyorum."

İfadesi değişmemişti. Yanaklarım hafiften yanarken elimdeki beyaz yavru kedinin başını okşayıp yere bıraktım. Yerde kedi mamaları vardı. Canım sırığım benim!

Siyah yavru kediyi yere bırakıp doğruluğunda göz göze geldik. Çok güzel bakıyordu bana. Saçımı düzeltir gibi yapıp gülümsedim. Güldü.

Elimden tutup yürüdüğünde onu takip ettim. Mutfağa geçtiğimizde bir müddet masaya bakıp bana döndü. Çocuk gibi gülümsüyordu. Yerim seni ama.

"Hamarat karım benim."

Güldüm.

"Pek hamarat değilim Alp ya. O börekleri ben açmadım mesela. Ama söz nasip olursa yapacağım sana." dedim mahcup hâlde. Ben ona kahvaltı yapma hayalleri kurmuştum oysaki. Beni kendine çekip başımdan öptü. Sırıtıyordu.

"Olsun yavrum. Yaparsın yine."

Yerimde yükselip yanağından öpmek için uzanırken kollarını sıklaştırıp gülerek yanağını uzattı bana. Sulu sulu öpüp kıkırdadım. Gülüyordu.

Perde Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin