(Neden yaşamaktan bu kadar utanıyoruz?)
Why are we so ashamed to be alive?

(Zincirleri kır ve özgürlük bizim olsun)
Break the chains and the freedom's ours to take

(daha zor)
Going harder

(Biz sayılardan daha fazlasıyız)
We are more than numbers

(Onların gölgesinde durmak)
Standing in their shade

(daha yüksek sesle)
Going louder

(Hepimiz tek rengiz)
We are all one color

***

Arkalardaki bir sıraya geçip kulaklıklarımı çıkardım. Bir elime yaslanıp pencereden dışarı bakmaya başladığımda çoktan çoğu sıra dolmuştu ve nedense kimse yanıma oturmuyordu. Buna hiç kafayı takmadım ve dışarıyı seyretmeye devam ettim.

"Evet sınıf, sessiz olalım lütfen." Sınıfa bir kadın girdiğinde herkes sessizleşti. Kadına baktığımda yanında dışarda kalabalığın arasında gördüğüm kızı gördüm. Ellerini önünde birleştirmiş cesaretle sınıfa bakıyordu. Tek tek gözlerini herkeste gezdirdikten sonra benim gözlerimin içine baktı ve başını eğip gülümsedi. Az önceki yardım etmememi umursamıyor gibi hali vardı ve o okyanus mavisi gözleri cam gibi parlıyordu.

"Merhabalar ben Jessica. 13 yaşındayım. Okula bir yıl erken başladığım için sizden küçük olabilirim. Eminim çok iyi anlaşacağız." Gülümseyerek ilk sınıfa baktı sonra kadına.

"İstediğin yere geçebilirsin." Dedi kadın kıza bakarak.

Kız öne doğru adım atıp etrafa göz gezdirdi. Benim yanım hariç nereye oturuyorsa otursun, yeter ki beni rahatsız etmesin. Yine de o kadar tatlı duruyordu ki, istememek mümkün değildi.

Her bir sıraya göz attı ve aniden yanıma oturdu. Herkes şaşırsa da bir şey demediler. Kız bana gülümseyerek bakınca içimde istemsiz şeyler kıpırdandı. Kafamı çevirdim ve önüme baktım. Ders işlerken doğru dürüst konsantre olamıyordum. Aklım hep şu sorudaydı.

Acaba kızın kanı nasıldı..?

***

(Onların yolunda durmak)
Standing in their way

(arkana bakma)
Don't look behind your back

(Dünya kararırken ışığı kovala)
Chase the light when the world is getting darker

(Aşkın tek taraf olduğu bir hayalim var)
I have a dream where love's the only side

(Öyleyse elimi tut, gölgelerin ordusuna katıl)
So take my hand, join the army of the shadows

(daha zor)
Going harder

(Biz sayılardan daha fazlasıyız)
We are more than numbers

(Onların gölgesinde durmak)
Standing in their shade

(daha yüksek sesle)
Going louder

(Hepimiz tek rengiz)
We are all one color

(Onların yolunda durmak)
Standing in their way

(gölgelerin ordusuna katıl)
Join the army of the shadows

***

Anahtarımla dolabın kapısını açtım ve çantamı içine koyduğum sırada yanımdan yine o kız geçerek müdürün odasına girdi. Gözlerimi kısarak kafamdaki soru işaretlerini sildim ve dolabımın içine bakıyormuş gibi yaparak odadaki konuşmalara kulak misafiri oldum. -Yani sadece ben duyabiliyordum.-

Jessica'nın Annesi; "Benim güzel kızım, yapma böyle. Çok paranoyaksın."

Jessica; "Annecim... Lütfen inan-"

Jessica'nın Annesi; "Jessica! Sana kaç kere demem gerekiyor okulumuzda vampir yok, anlıyor musun!?"

Jessica; "Ama an-"

Jessica'nın Annesi; "konu burada kapanmıştır. Git öğrenci konseydeki işlerini tamamla."

"Tamam anne..." Jessica iç çekerek odadan çıktı ve merdivenlerden inene kadar arkasından baktım.

Yani... Jessica benim vampir olduğumdan şüphelenmiş miydi?

***

(gölgelerin ordusuna katıl)
Join the army of the shadows

(gölgelerin ordusuna katıl)
Join the army of the shadows

(gölgeler)
Shadows

(gölgeler)
Shadows

(gölgelerin ordusuna katıl)
Join the army of the shadows

(gölgelerin ordusuna katıl)
Join the army of the shadows

(daha zor)
Going harder

(Biz sayılardan daha fazlasıyız)
We are more than numbers

(Onların gölgesinde durmak)
Standing in their shade

(daha yüksek sesle)
Going louder

(Hepimiz tek rengiz)
We are all one color

(Onların yolunda durmak)
Standing in their way

TRE | Yarı Texting - BİTTİ!Where stories live. Discover now