6

17 1 0
                                    

Her şeyin başlangıcı 6 idi. 6 Ekim'de , doğum gününden bir gün sonra, sevgili olmuştuk ve ondan sonra her ayın 6'si bizim günümüzdü. Ay dönümlerimizi hiç unutmazdık.
Garip bir şekilde her şeyin sonu da 6 oldu. 6. ayımızda bitti her şey. 6. aya girdiğimiz gün aklına girdi ayrılık.
Bugün 7 Haziran. Dün 8. ayımız olacaktı.
Sen bana bugün veda etmek için aradın. Korktuğum gibi, o şehre taşınıyormuşsun. Anahtarı sendeymiş evin. Her şey hazırmış. "Okulu burada kazansam bile artık çok geç, benim evim artık orada." dedin. Benim evim sensin. Ben ne yapacağım?
Yarın sabah seninle vedalaşmak için 1.5 ay sonra ilk kez buluşacağız. Ben hâlâ çok seviyorum. Sense pek sevmiyorsun. Eski bir dost olarak değer veriyorsun sadece.
Sensizlik çok yalnızdı. Şimdi tamamen senden yoksunum. Bu çok zor olacak sevdiğim.
Telefonu kapatırken bana yanlışlıkla"hayatım" dediğinde anladım ne kadar zor olacağını.
Gerçekten gidiyorsun. Hem de benden çok uzağa. Yeni bir eve. Benden uzağa. Evimi benden söküp götürüyorsun.
O mektupta çok büyük anlamından bahsettiğim kuru gülü sordum sana. Attın mı merak ettim. Gül sana ulaşmamış. Öyle dedin. Bu bir işaret miydi?
Ben o kuru gülü evimizin anahtarı diye sana emanet etmiştim. O kuru gül sana bu yüzden mi ulaşmadı? Yıkıldı mı evimiz? Bitti mi hikayemiz?
Bu çok haksız bir son oldu. "Sana aşığım." diyemedik ki daha birbirimize. Saçlarımın mavisi çirkin bir yeşile aktı. Bu halimi göreceksin. Kulaklarımın delik olduğunu göreceksin. Hesabımda paylaştığım çiçek fotoğraflarına bakıp "Böyle minik şeylere mutlu olabiliyor olmana sevindim." diyorsun. Ben o fotoğrafını çektiğim her çiçeği ya senden aldığımı hayal ettim, ya da saçlarına taktığımı.
Sen yokken 8 kilo verdim. Kullandığım ilaç midemi mahvetti. E zaten modum direkt mideme vurur benim, biliyorsun.
Acaba bu kadar şey arasında neleri fark edeceksin?
Yarın olduğunda yanında kaç saniye ağlamadan duracağım kim bilir. Sen beni gördüğünde hislerinin geri gelmesinden korkuyorsun ya? Ben gelmeyeceğini bilmeme rağmen bunu yüzünde görmekten korkuyorum. Gelmeyecek bir tanem. Sen bitirdin beni. Benim evimi de aldın gidiyorsun.
Çok mutlu ol, tamam mı hayatım? Her şeye rağmen çok seviyorum seni. Mutlu olma ihtimalini sesinde duydum bugün. Seni burada tutma gücümü aldı götürdü o ses tonu. Ama bu sensiz kalacağım gerçeğini değiştirmiyor. Değiştirmeyecek. Seninle yapmamız gereken hiçbir şey gerçekleşmeyecek bir tanem. Beraber hediye ettiğin mikrofonla kayıtlar almayacağız. Beni kollarında uyutmayacaksın bir daha. Teninin kokusunu bir daha içime çekemeyecegim.
Telefonumun ekran fotoğrafı hâlâ gözlerin. Değiştiremedim, affet beni. Yarın fark edersin, eminim.
Keşke verdiğin sözleri tutsaydın. Çok ihtiyacım vardı.
Her zamanki gibi çok karışık yazdım her şeyi. Özür dilerim. Sana çok ihtiyacım var sadece. Artık kötü olduğumda "Lütfen gel sana ihtiyacım var." diyebileceğim birisi kalmadı. Ama benim sana hâlâ ihtiyacım var. Bu sefer 6 olmasa da olur. Bu sefer de başka sayıyla başlayalım, olmaz mı? Çok mu imkansız?

Kendisine gönderdiğim mektubu sonrasında silerek veya o görmüyor diye burada yayınlama isteğim var. Ne yapmalıyım sizce? İster misiniz okumayı?

Sevdiğime Mektuplar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin