57- Vazgeçmek

20.9K 762 226
                                    

Merhaba petitocu sapıklarım. Öncelikle TEOGLU sapıkatörlerime başarılar diyorum. Aynı zamanda TEOGLU tanıdıklarınız varsa onlara da başarılar. 2 sene sonra ben de TEOGLU olacağım ve biliyorum TEOG'a girmeyen kimse o duyguyu anlayamaz, ben dahil. Dualarım sizinle. Size moral olsun diye yazdım :*

Medyada her zamanki gibi çok sevdiğim bir şarkı ve bölümle alakalı güzel bir gifimiz var.

Facebook grubunu canlandıralım biraz :*

Bu arada yorumlarınıza elimden geldiğince cevap veriyorum. Spoi vermem gereken yorumlar oluyor onlara cevap veremiyorum ama bilin ki hepinizin yorumundan haberim var, çekinmeyin.

Ya ilham perilerim intihar etti galiba. Vallahi öldüler yavrucaklar sjsj. Yine de sizin için uğraşıyorum sapıklarım. Finali hikayemize yakışır yapmaya çalışacağım :Dd

İyi okumalar.

-

"Özür dilerim..."

Son kez titreyerek özür diledim abimden. Ben abi korkusundan falan aşkımdan vazgeçmemiştim ki... Bizimkisi zaten bitmişti.

"Aylin, güzelim..."

Başımı kollarının arasına aldı, saçımı kokladı. "Ben sana âşık olamazsın demiyorum, ben senin pişman olmanı istemiyorum. Ki pişman oldun zaten, baksana! Sınavın bu kadar yakınken, seni üzecek kişiler için sen de başkalarını üzme. Ben sana güveniyorum, güvenimi boşa çıkarma tamam mı?"

Titrekçe bir nefes verdim. Her ne kadar âşık olsam da -şu an değil- onların güvenini boşa çıkarmıştım işte. Doğru söylüyordu. O, bu kadar mı değiştiriyordu bir kızı?

"Ta... Tamam."

Güven vermek istercesine gülümsedi abim, "Tam bir sümüklüsün. Sil şu gözyaşlarını."

Abimin 360 derece dönmesine ses çıkarmayarak onayladım onu. Sümüğümü silecek yer bulamayınca da içime çektim. Sanki yapmadığım şeydi...

"Salak kız. Al peçete, kullanırsın."

Donuk donuk aldım elindeki peçeteyi. Biri bana bakarken burnumu temizleyemezdim ama abim 'biri' değildi sonuçta. Abim abimdi işte. Bildiğimiz abi... Aynı kandan olan.

Yavaş yavaş sildim burnumu. "Sildim."

Sümüklü peçeteyi uzattım ona. Her ne kadar almayacağını bilsem de... Olsundu. Gerekirse yere atardım.

"Alacak mısın?"

Sesim çok kısık çıkmıştı.

"Sence?"

"Offff!"

Homurdanarak peçeteyi kapının yanındaki çöp kutusuna doğru attım. Hayatım boyunca isabet ettirememiştim şu kağıtları, peçeteleri çöp kutusuna. Şu anda da böyle olmuştu işte.

"O peçeteyi ben mi alacağım?" dedi abim.

"Sanırım evet."

Göz devirdi şimdi de, "Polislere her şeyi anlatacak mısın?"

Ne, ne, ne!? Polis mi demişti o? Polisin benimle ne alakası vardı ki!

"Polis mi!? Ne polisi?"

"Yemin ediyorum sana, karıştık biz. Ya geri zekâlı kız kardeşim benim, lan sen kaçırıldın lan! Bıçaklandın sonra, hatırladın mı canım benim?"

"Polisle... Konuşmasam olmaz mı?"

"Niye ki?"

Selena'daki o gıcık kız gibi yanaklarımı şişirip kollarımı göğsümde birleştirdim. İstemiyordum işte, is-te-mi-yor-dum! Ya annemlere söyleselerdi? O zaman ne yapardım ben? Ah, bundan ne kadar da korkuyordum böyle!

Sapık!.Where stories live. Discover now