Sırlar

30 3 1
                                    


Şu son 1 yıl cidden çok ağır geçti. Hayat beni o kadar yordu ki hangi yükü kaldıracağımı şaşırdım. Bi bakımdan alışıyorsun aslında ama bünye bu, her zaman bir şeylere ayak uyduramıyor, dinlenmeye de ihtiyaç duyuyor insan. Bu yüzden kamp gezisine katılıp biraz kafa dağıtmayı düşündüm, belkide iyi gelirdi. Sonuçta son senemdi ve arkadaşlarımla son kez vakit geçirmek en doğal hakkımdı. Sanki arkadaşım varmış gibi..  Ama en azından James ve Edwin ile güzel vakit geçirebilirdim.

Servis okulun önünden kalkacaktı ve bende maalesef ki yürüyeceğim için hızlıca hazırlanmaya başladım. Ne giysem diye düşünürken sadece bir kamp olacağını iç sesime hatırlattım ve siyah bir t- shirt ve eşofman  giydim, rahatlık benim için her zaman ön plandaydı. Tam saçımıda taramış ve çantamıda hazırlamıştım ki birden kapı çaldı, gelen Edwindi.

+Günaydın izci kız!

Tam izci kızmı ? diyecekken kafama bir izci şapkası takıverdi, kendinde de bir tane vardı.

-Nerden çıkarıyorsun bunları Edwin, dedim ve gülmeye başladım.

+Doğaya gidiyoruz herhalde, azcık moda girmeyelim mi?, dedi ve sırıttı

-Cidden kafan iyi galiba , güldüm.

+Onu boşverde bu halin ne? azcık uyumlu takıl gel sana bir kombin yapalım, dedi ve içeri fırlayıp doğru odama girdi. Dolabımdan beyaz ve üstünde kahverengi bir desenin olduğu t- shirt ve onun tonlarında pantolon gibi görünen eşofmanımı çıkardı.

+Bence harika oldu baksana şapka ilede uydu, çıkayımda giyin gel ,dedi ve bende başımla onaylayarak üstümü giyinip çıktım. Sierra' da cidden güzel kombin yapardı..

odadan çıktığımda hızlıca arabaya bindik ve okula doğru gitmeye başladık.

-Siz neden sürekli beni alıp duruyorsunuz? ne o birde sıra mı koydunuz bugün James gelmedi, dedim ve sırıtmaya başladım.

+Evet bugün sıra bende olduğu için geldim, alışman lazım bence bu duruma çünkü  sen yanımızda kaldıkça bu her zaman böyle olacak, dedi ve güldü.

Cidden iyi arkadaşlar bulmuştum.

Okula geldiğimizde öğrencilerin okulun önünde toplandığını gördük, herkez servisin kalkmasını bekliyordu. Tam arabadan inmiştik ki arkadan James yanımıza geldi.

-Sen yanlış anladın galiba, modellik yapmayacaksın sadece kampa gideceğiz bu ne güzellik?,

dedi ve utanıp yüzümü kapatarak sırıtmaya başladım.

-Edwin saolsun bir şeyler yaptı işte.

 Edwin beni döndürüp, benim eserim!, dedi ve üçüzümde sırıtmaya başladık.

Sonunda servis kapıları açıldı ve herkez bindiğinde yola çıktık. Yanımda James arkamda ise tek başına Edwin oturuyordu, ben yolu izleyerek kulaklığımla müzik dinliyordum ve james' de beni.. cidden iyi bir insandı o, hayatta bazen kötü şeyler yaşanırken o kötü olan şeyleri güzel anılarla kapatabilecek insanlar çıkabiliyordu karşımıza. Ve bu konuda şanslıydım. 

Sonunda geldiğimiz de doğanın bu kadar güzel olduğunu önceden fark etmediğimi düşündüm. Ağaçlar, yeşillikler, arkadan gelen kuş sesleri, güneşin bizi aydınlatması.. cidden mükemmeldi. Bazıları çoktan fotoğraf çekinmeye başlamıştı ve bazıları da benim gibi etrafı izliyordu. Hocalar eşyaları yerleştirmekle uğraşıyordu , James ve Edwin ise bizim çadırlarımızı ve diğer eşyalarımızı almakla meşguldü. Keşke kameramı buraya getirsem diye iç çektim.. Eskiden hobi olarak sokak fotoğrafçılığı yapıyordum ve cidden bazenleri mükemmel yapıyordum bu işi, ama aklıma gelmemişti kamerayı getirmek, bu yüzden bende kendi telefonum ile bir kaç resim almak istedim. Bir taşa oturdum ve bu muhteşem manzaranın bir kaç karesini aldım. O sırada yanıma bir kız geldi ve yanıma oturdu.

+ 'Galiba sende  bu manzarayı izlemek yerine fotoğraf çekip bu anı ölümsüz kılabileceğini düşünenlerdensin', dedi.

-'Hayır aslına bakarsan bende izlemeyi severim ama bu tür işlere bir ilgim olduğu için hobi olarak fotoğrafçılık yapmıştım, galiba bir anda o zamanlarım aklıma geldi', dedim ve gülmeye başladım.

oda bana bakıp sırıtmaya başladı.

+Anladım, bu fotoğraflarını bi ara bana da atarsın herhalde dedi ve telefonunu çıkartıp bana uzattı. bende:

 -'olur tabi ki', diyerek numaramı ona kaydedip adımı yazdım.

+'Memmun oldum Alyssa, gerçi zaten artık herkez seni tanıyor', dedi ve bi anda tekrardan hüzünlendim.

+Özür dilerim sana bu olayları hatırlatmak istememiştim sadece biliyorsun işte.. bu arada ben Kylie.

-Bende memnun oldum Kylie sorun değil.

+Eğer bir ihtiyacın olursa buralardayım, bulamazsan mesaj atarsın, dedi ve güldü.

-Tamam teşekkür ederim, dedim ve bende gülümsedim.

ve sonra kamp alanına doğru gidip uzaklaştı.

 Sierra'dan sonra bir kız ile bu kadar samimi olmak sanki ona ihanet ediyormuşum gibi hissettirdi.. ama oda olsa iyi ve mutlu olmamı ister diye düşünüp kendimi böyle teselli ettim. 

Bende yanlarına döndüm ve diğerlerine yardım etmeye başladım.

Gün sonunda bitmek üzereyken herkes ateşin etrafında toplanmış oturuyor, bir yandan marshmallow' larını yerken diğer yandan hikayelerini anlatıyorlardı. Tıpkı Hollywood filmlerinde ki gibi güzel bir ortam vardı. Ortam biraz daha sakinleştiğinde bugün Dolunay'ın olacağını hatırladım ve yanlarından uzaklaşarak sabah fotoğraf çekmeye gittiğim yere tekrar gidip oturdum. Çoğu şey bana Sierra'yı hatırlatıyordu.. A ya baktığım zamanda sanki onunla konuşuyormuş gibi hissederdim.. onsuzluk cidden içimi parçalasa 'da elimden asla bir şey gelmiyordu. Tekrar o şarkıyı dinlemeye başladım.

Talking to the moon
Trying to get to you
In hopes you're on the other side talking to me too
Or am I a fool who sits alone talking to the moon?

Şarkının bu kısmını her zaman çok sevmişimdir.. insan üzgün olduğunda müziği  değil, sözlerini dinler derlerdi her zaman.. çok haklılar..  sözlerde de söylendiği gibi, belki de ay ile konuşmaya çalışan bir aptalımdır?..

Ben şarkıyı öylece dinlemeye devam ederken arkadan James ve Edwin bana kısa bir bakış attılar, biliyorlardı böyle zamanlarda yalnız olmak isteyeceğimi.. Ardından yanıma hiç beklemediğim biri geldi. Bugün tanıştığım kız, Kylie.

Yanıma oturdu ve
+'Sellam Alyssa, nasılsın?' dediğinde birbirimizin yüzüne bakmıyorduk bile.

-İyi olmaya çalışıyorum, sen nasılsın?

+Bende iyi gibiyim. Kendimi biraz kötü hissediyorum ama sana bunu söyledikten sonra rahatlayacağım sanırım.

-Ne söyleyeceksin ki?

+şey.. bir şey sormadan beni dinlemeni istiyorum öncelikle. Ve ağır bir tepki verme lütfen olur mu?  gerçek şu ki..Sierra benim üvey kardeşim.

-ne??

Bu sırrı neden bu güne kadar sakladı anlamamıştım. Sierra'nın ölümünden önce anlatması gerekirdi, hala aklım almıyordu, nasıl olabilirdi bu..

Sierra'ya bile bunu anlatmadığı için sinirlenmiştim ama herkesin sırları vardır öyle değil mi?


Yaşanması GerekWhere stories live. Discover now