14. Bölüm - "Düşler Sokağı"

324 346 53
                                    

Herkese merhaba 👋

İyi bayramlar diliyorum hepinize 🍭🥳

Beklentinizi karşılayan bölüm olur umarım.

Keyifli okumalar. 🖤

 🖤

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🌙

Kafamın içinde kurulu her şehirde sokağa çıkma yasağı ilan edilmişti ve soğuk nevale yaramaz çocuk gibi kapının önüne çıkmayı yeğliyor, gelen siren sesiyle topukları kıçına vura vura yüzüne çarpan her gerçekten kaçmak istiyor gibiydi.

Aksi de olabilirdi. Zira o, tercih ettiği yalnızlığın pençesine öyle takılmıştı ki korkmaktan korkmuyor, beni de pençesine geçirerek kalabalıklaşmak istiyordu. Gözü her zaman açık olan adamın yaptıklarıma tamamen kör kalması, belki de kalabalıklaşmaya meydan okuyan en büyük darbeydi ve kalbinin hükümetine karşı koyan her hissin hedefi bendim.

İşin tuhaf yanı şu ki benimde kendi hedefim bendim.

Çünkü hatırlamadığım bu hayatı kendime yakıştıramıyordum. Bende sorun yoktu bence ben gayet güzeldim ama hayat o kadar çirkindi ki birbirimize yakışmıyorduk ve bu kurulu denklemde hedefinden şaşan hislerim beni bana düşman kılıyordu.

Çayından bir yudum alıp geriye yaslandı. Elimi çeneme yaslayıp biraz öne doğru eğildim. "Şöyle bakmayı kes," dedi. Emir değildi, ya da sitem de değildi. Nasıl baktığımı bilmiyordum ama bakmamı istemiyorsa ben ona daha da bakardım. Ve baktım da...

"Nasıl bakıyorum Kozan?" diye sordum mırıldanır gibi. "Sanki anlattıklarını duyduğum an kıçıma topuklarımı vurarak kaçacakmışım gibi," dediğinde ince, güçlü bir kahkaha attım. O neden güldüğümü sorgular gibi bakıyordu bense anlık zihnimin içine girip girmemiş olmasını düşledim. Dudaklarımı birbirine bastırarak başımı iki yana bir şey yok der gibi salladım.

Ayaklarıma çarpan su, güneşle buluştukça ısınmaya başlıyordu ve içine hapsettiği ısı bana beni, hatırlatır gibi dokunuyordu. Tabi onun dokunuşları haricinde bir de soğuk nevalenin bakışlarının ılımlığı vardı. "Sen böyle baktıkça gözlerinden öpesim geliyor," dedi. Diğer elimi de çeneme yaslayıp öpmek istediği gözlerimi arafı kucaklayan gözlerine emanet ettim.

"Öpsene Kozan," dedim. İçtendi deyişim. Öpsündü. Varlığıyla bana sesleri duyuran adamın dudakları belki gözlerimdeki perdeyi de aralardı ve bana geçmişi verebilirdi.

"Öpmem, ayrılık getirir derler. Gidersin," dedi gitmeye meyilli yanlarıma dokunur gibi ve her koşulda ona gideceğimi söyleyen sözlerimi bana yeniden hatırlatır gibi. "Beraber değiliz ki ayrılalım," dedim hayret eder gibi. Bu yalancı mı yoksa gerçek mi olduğunu bilmediğim şaşkınlık onun yüzünde samimiyete büründü. Dudağının kenarı kıvrıldığında öpmesini istediğim gözlerim bu sefer öpmeyi istediğim dudaklarına kaydı.

SINIR ÜÇ.8 CM (YENİDEN YAZILIYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin