19.Bölüm

25.7K 1.2K 15
                                    

Yorumları esirgemeyiz değil mi? (:

İyi okumalar...


"Her zaman söyledim ben de hata yapabilirim 

Sadece insanım ve iyi ki de öyleyim Her denediğimde düşebilirim O yüzden görmezden gelme Olduğum gibi kabul et beni, kusurlarım veHatta bazen günahlarımla Ve indir o kaideden beni Oraya ait değilim"



İnsanlar hata yaparlar değil mi? Bu sadece bazı kesim için değil tüm insanlar için geçerli. Güvensizliklerdir bazen hatanın nedeni... Bazen de mecburiyetler... Her ne olursa olsan o veya bu şekilde hata yaparız. Peki, ben niye bunu hep farkında olmadan yapıyorum?

Korcan'la birlikte o evden çıkalı on gün oldu ve on gündür Kunter hiçbir şekilde benimle konuşmadı. Ne aramalarıma cevap verdi ne de mesajlarıma geri döndü. Korcan her ne kadar doğru olanı yaptığımı söylese de ve tabi o ev beni her ne kadar gerse de bu şekilde oradan çıkmış olmak içime sinmemişti ama emirde büyük yerdendi. Kunter'i beklemeyi düşünmüştüm önce. O gelecek, onunla konuşacağım ve ondan sonra gideceğim diye kararlaştırmıştım. Fakat o geç gelince gitmek zorunda kaldım. Aslında daha çok Korcan gitmemiz gerektiğinde ısrar etti. Taner Amcam ve Hülya Teyzemde nerede kaldığınız diye arayınca başka çarem kalmamıştı. Kunter'le birlikteliğimiz daha çok yeniydi ve bende ilişkilerde ne yapılacağını pek bilmeyen biriydim. İlişkilerden hep uzak durmuştum. Birkaç basit flört sayılmazdı. Zaten o da adı üstünde basitti.

En son on dakika önce elime aldığım telefonumu tekrar alarak, bir kez daha Kunter'i aramaya karar verdim. Her defasında açılacak ümidiyle sarıldığım telefonda yine o nefretlik ses duyuldu. 'Aradığınız kişiye şuan ulaşılamıyor!' Ulaşılamadığını bende biliyordum. Telefonun görevi beni ulaştırmak olmalıydı. Ya da şu her haltı icat eden Japonlar buna da bir çare bulsaydı. Hayır yani teknolojide çığır açarlar ama bana faydaları yok. Hazır elleri değmişken şu ışınlanma olayı da bir sonuca bağlansa da Kunter her nerdeyse orda bitiversem. Bugün alçımı çıkarttırmak için doktora gideceğim ve onun yanımda olmasını o kadar çok istiyorum ki... Ama ona haber bile veremiyorum erkenden o lanet şeyden kurtulduğum için. Ahh tabi yaaa! Ben onun şirketinde çalışmıyor muyum? Erkenden giderim. Ha iki gün önce ha iki gün sonra ne fark eder? Ayrıca onun kişisel asistanı ya da sekreteri - aslında c hepsi seçeneği demeliyim. Hayır, hayır. Sevgili olduğumuz gerçeği de var. Tabi benden ayrılmadıysa...

Karar vermiş olmanın rahatlığıyla yataktan kalkıp dolabın önünde dikildim. Ne giyeceğimi düşündüğüm bir on beş dakikanın ardından sarı diz üstü elbisemi giymekte karar kılmıştım. Üzerime ceketimi geçirdim. Saçlarım kendinden dalgalı olduğu için şekil vermeye gerek duymadım. Hafif bir makyaj ve işte hazırdım.

"Korcan biraz daha hızlı süremez misin? Hayır, yani ben bile bu halimle senden daha hızlı kullanırdım" diye çemkirdim.

Aslında Korcan'ın çokta bir suçu yoktu. Adam ne yapsındı? Trafikte arabaların üzerinden uçacak hali yoktu ki? Yok, yok ben şu Japonlarla bir toplantı yapmalıyım. İnsanlık adına önemli projelerim var benim. Bu gidişle anca bir şey icat ederim zaten ben. Hayal âleminde tabi!

"Senin dilin fazla mı uzadı lale?"

Somurttum. "Bana lale demeyi keser misin? Adım sana çiçek ismini filan mı çağrıştırıyor? Bilmeni isterim ki anlamı bu değil. Saf, temiz anlamına geliyor ve tamamen beni anlatıyor. Safın tekiyim ben çünkü. Yakında enseme vurup ağzımdan lokmayı da alırlar. Geleceğim parlak değil mi? Ne mutlu bana. Tebriklerini mesajla yolla lütfen. Şimdi hiç çekemem."

S A R EHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin