Zincire Vurulmuş Kız

5 0 0
                                    



'Bu gece nöbet benim. Yani buradan çıkmana yardım edebilirim.'

Leyla zorlukla bir nefes alıp düşünmeye çalıştı. Çığlık atsa duyulur muydu? Kim duyacaktı ki? Ortak kullanılan ev birkaç sokak ötedeydi ve onun başının dertte olması -sesini duyacak olsalar bile- umurlarında olmazdı muhtemelen.

Kapıyı kilitlerken bir şeyler yapmalıydım diye hayıflandı içinden kahrolarak. Adamı bayıltması mümkün müydü acaba? Karanlık odaya göz gezdirdi hızlıca ama odada oturduğu sandalye ve duvara sabitlenmiş dolaptan başka hiçbir şey yoktu.

Delikanlı bir adım daha yaklaşırken nefesi kesildi tamamen. Tek duyabildiği boğazında bir yumruya dönüşmüş ve gümbürdeyen kalbiydi.

Adama çevirdi bakışlarını. Yanlış anlamış olamaz mıydı? Belki de adam haline acımıştı da yardım etmek istiyordu sadece.

İlk denemesinde ağzından zar zor duyulan ve inlemeye benzeyen bir ses çıkınca kafasını toparlamaya çalışıp boğazını temizledi ve:

--"Nasıl?" diye sorabildi yalnızca. Karşısındaki adamın gözleri o karanlıkta uğursuzca parıldadı. Suratına yayılan gülümseme o kadar iğrençti ki Leyla'nın şüphesi kalmadı.

--"Bu gece.." dedi genç adam iştahla. "Benim olursan gitmene izin veririm. Kapı açık kalıverir iki dakikalığına." Yaramazlık yapmayı teklif eder gibi pişkin ve rahat olması genç kızın midesini daha da bulandırdığında başını duvara çevirdi.

--"Kalsın.. Burada açlıktan ölürüm daha iyi." Net bir şekilde söylerse belki de adam defolup gider diye umuyordu içten içe.

Doğu önünde diz çöküp omzuna dokundu ve:

--"Açlıktan ölmek mi? Özgürlüğünün yanında istediğim şey ne ki? Sadece bir gece.." diyerek kızı ikna etmeye çalışır gibi konuştu.

Leyla kaşlarını çattı. Ani bir hareket yapıp adamı sinirlendirmek istemiyordu çünkü yalnızca şansını mı deniyordu yoksa hayır dese de...

Midesi kasılırken bulantı o kadar baş döndürücüydü ki bir an için konuşamadı. Hayır dediği halde ona dokunur muydu bu adam?

Sola doğru eğilip adamın elini omzundan düşürdü sert bir hareket yapmadan.

--"Bir kız için her şey demek. Şimdi defol!" dedi yüzüne bakmadan. Belki giderdi ve bu da kötü bir anı olarak hafızasının derinlerine gömülürdü. Doğu eline bakıp gözlerini şaşkınlıkla açtı.

--"Sana daha önce kimse dokunmadı mı yani? Vayy.. Şans diye buna derim işte." diye kendi kendine konuşur gibi mırıldandı. Eli bu defa bacağına doğru yaklaştığında Leyla yerinden sıçrayıp diğer duvara gitti.

--"Hemen gitmezsen bağırmaya başlarım. Sakın bana dokunma." diyerek karşısındaki adamı korkutmaya çalıştı ama nafileydi.

Adamın yüzünde bu tehdide karşılık mimik bile oynamamıştı. Hatta tam karşısına dikilip rahatça omuz silkip:

--"Yapma güzelim böyle." dedi sitem eder gibi. Sanki istediği şey çok basit bir ricaymış gibi konuşuyordu. "Hem hırçınlaşmanın anlamı yok. Bu sen istesen de istemesen de olacak." diye ekledi yanağına dokunurken. Sonunda göz kırpışı Leyla'nın kanını dondurmuştu.

Bu sen istesen de istemesen de olacak.

Ona tecavüz edeceğini açık açık söylüyordu adam. Ne yapacaktı? Ne yapabilirdi?

Savaş YarasıWhere stories live. Discover now