forget me not, ma lobelia/ sanhwa

169 7 12
                                    

_____

tür: fluff
uyarı¡ ×
Sanhwa

_____

_____

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


_____

Seonghwa hiç bilmediği bu şehirde, bu küçük kasabada yapayalnızdı. Gelmesinin üstünden sadece birkaç gün geçmişti, aradığını hâlâ bulamıyor, istediği gibi ilerlemiyordu hiçbir şey ve bu onun canını daha çok sıkıyordu. Kiraladığı küçük odada öylesine çaresiz hissediyordu ki.

Buraya geldiği ilk günkü heyecanını hatırlıyordu. Oysa ne kadar umutluydu o gün istediğini hemen bulup buradan gideceğine. Kimseyi tanımıyordu, yalnız hissediyordu ve bu yaşlıların yaşadığı kasabanın terk edilmiş kadar sessiz oluşu canını sıkıyordu.

Seonghwa bu küçük kasabaya neden gelmişti? Önemli olan buydu şimdilik, onun bir amacı vardı. Seonghwa üniversitesinin son yılında, mezuniyeti için hazırlayacağı ödevi yüzünden bu yollara düşmüştü. Doğa fotoğrafçısı olmaya çoktan karar vermişti bile, bitirmeye çalıştığı bölüm çok sevgili profesörü sayesinde çok daha çekilir oluyordu(!)

Doğayı seviyordu, çok fazla seviyordu ve fotoğraflar çekmek, kendi perspektifinden yeniden hayat vermek onu oldukça mutlu ediyordu. Şimdiki görevinin basit olduğunu düşünmüştü, bir çiçeği çekmek ne kadar zor olabilirdi ki?

Elbette değildi, çiçeği çekmek çok kolaydı ama onu bulmak.. işte bu zordu. Neredeyse her yeri araştırmış, sonunda bazı kaynaklardan bu kasabada çiçeğin yetiştiğini öğrenmişti. Kasabayı birkaç gündür geziyor, dağlara çıkıyor, mağaralara bakıyor, dere kenarlarını, aklına gelebilecek her yeri araştırıyordu ama bir türlü bulamıyordu.

Kardinal bir çiçek türünü arıyordu, Lobelyalar.. her yerde mavi mor ve pembe lobelyalar gördüğüne emindi. Ama neden profesör özellikle kırmızı olanları istiyordu anlamıyordu. Belki de bir anlamı vardı ve bunu bulursa nerede olduğuna dair de aklına bir fikir gelebilirdi.

Kardinal kuşları geldi aklına, parlak ve kıpkırmızı olan bu kuşlar genelde dağlarda ve kayalık yerlerde yaşarlardı. Sesleri de bir hayli güzeldi, dişi kuşların eve yemek getirmesi için erkek olanlara seranad yaptığı söyleniyordu. Kardinal ismini almalarının dini bir sebebi olduğunu hatırlıyordu ama şu an tam olarak aklına gelmiyordu. Yine de Seonghwa daha önce hiç görmemişti bu büyüleyici kuşları.

Ve sonradan hatırladığı özellikse, bu kuşlar ömür boyu çift olarak yaşıyorlardı, asla ayrılmazlardı. Bu Seonghwa'nın fazla hoşuna gidiyordu, hayatının aşkını hâlâ daha bulamamış biri olarak gerçek aşka inancını hiç yitirmemişti.

Mavi olanların kötü bir anlamı olduğunu biliyordu, peki ya kırmızılar? Araştırsa bile hiçbir şey çıkmıyordu, nereden bulabilirdi ki? Bu karmaşanın içinde kafayı yiyecekti.

regnbue | ateezWhere stories live. Discover now