Hongjoong bu gün erken uyanmış, hazırlanmış, arkadaşlarına sürpriz yapmak için onların gelişini pencereden izlemeye başlamıştı. uzaktan geldiklerini görünce hızlıca çantasını alıp merdivenlerden indi. arkadaşları onu görünce umduğu gibi şaşırmışlardı "aaaa, Hongjoong? sen bizi ağaç etmedende uyanabiliyomuşsun". hongjoong wooyoung'un ensesine vurdu "hee, öyle oluyormuş". wooyoung ensesini tutup hongjoong'u şikayet etmek üzere yunho'ya yaklaştı. hongjoong bunu fark edince wooyoung'un ensesine bir tane daha yapıştırdı. wooyoung elini koymuş olmasına rağmen acımıştı. onlar kavga ederken jongho saatine bakmış okula yine geç kalacaklarını görünce hiç ses etmeden yürümeye başlamıştı. hongjoong ve wooyoung'un kavgasını sessizce izleyen yunho bunu görünce hemen jongho'ya yetişip neden beklemediğini sordu. jongho yürümeye devam etti "bunları beklersek okula yarın ulaşırız... şimdi bizi fark eder koşarlar yanımıza". jongho arkadan gelen koşma sesleriyle durup arkasına baktı ve gülümseyip yunho'ya döndü "bunları böyle ayıracaksın işte...". yunho gülümseyerek koşan hongjoong ve wooyoung'a baktı "senin beyin çalışıyor ha!". hongjoong ve wooyoung sonunda yunho ve jongho'nun yanına varınca hepsi birlikte okula gitmişlerdi.
^^^
hongjoong sınıfa girer girmez mingi'nin sırasına bakmış orda olduğunu görünce gülümsemişti. hızlıca yanına gitti "günaydın!". mingi gözlerini okuduğu kitaptan kaldırıp hongjoong'a baktı. bir süre ona sessizce baktıktan sonra yine kitabına döndü "günaydın". hongjoong beklediği gibi bir tepki almayınca gülümsemesi yavaşça kaybolurken birden gözü minginin boynuna indi. kolye takmıştı ama görünmesini istemiyormuş gibi formasının içine saklamıştı. hongjoong çok merak etmişti "kolyene bakabilir miyim?". mingi okuduğu kitaba bakmaya devam ederken cevap vermişti "hayır". hongjoong surat asıp mingi'ye baktı. bir süre öyle baktıktan sonra mingi'nin kararını değiştiremiyeceğini anladı bu yüzden kendisi bakmaya karar verdi. elini yavaşça minginin boynuna götürdü. mingi bunu fark edince ona bakıp elini tuttu. hongjoong elini kurtarmaya çalıştı "tamam özür dilerim, sadece merak ettim". mingi hongjoong'un elini bıraktı ve kitabına döndü. hongjoong geri çekilsede o kolyeyi merak etmişti. evet, kendisinin aldığı kolye olup olmadığını merak ediyordu...
^^^
tüm bunları uzaktan izleyen yunho huzursuz görünüyordu. onunla konuşmaya çalışan jongho ise onu dinlemediği için sinirlenmişti. jongho baktığı yere bakıp geri yunho'ya döndü "yunho?". yunho kafasını jongho'ya çevirmeden 'efendim' anlamında mırıldandı. "bir sorun mu var? geldiğimizden beri mingi'ye bakıp duruyorsun". yunho, jongho'ya döndü "hayır, ona bakmıyorum". jongho göz göre göre ona yalan söylediğini görünce kalkıp wooyoung'un yanına gitti. aslında yunho yalan söylemiyordu... mingi'ye bakmıyordu o.
^^^
hongjoong sırasına geçip oflayarak oturduğunda öğretmenleri sınıfa girmiş ders başlamıştı. hongjoong bir süre dersi dinlemeye çalışsada dayanamayıp kafasını sıraya koyup mingiye baktı. mükemmel görünüyordu, okul formasının içinde bile... hongjoong mingiyi izlerken mingide dersi tüm dikkatiyle dinlemeye devam ediyordu. yunhonun gözleri tahtaya yazı yazan öğretmenden, hongjoonga kaymıştı. hongjoong gülümsüyordu, yunho baktığı yere çevirdi kafasını. mingi izlendiğini fark edip arka arkaya oturan ikiliye bakınca ikiside başka yerlere bakmıştı. mingi tekrar dersi dinlemeye dönünce ikiside tekrar ona bakmaya başlamıştı.
^^^
ders bittiğinde mingi defterini kapatıp kulaklıklarını çıkardı. hongjoong zil çalar çalmaz yanında bitmişti minginin. mingi hongjoongun varlığını görmezden gelip kulaklığını taktı ve telefonundan bir şarkı seçip açtı. hongjoong bir süre onu fark etmesini bekledi fakat mingi tepki vermeyince hızlı bir hamleyle kulaklığı alıp kendisi taktı. mingi bozuntuya vermeden şarkıyı dinlemeye devam etti. şarkı hongjoongun hoşuna gitmişti. hongjoong kafasını iki tarafa doğru sallayarak şarkıyı dinlerken aklına kolye gelmişti. kafasını sallamayı bırakıp minginin boyuna baktı. kolyenin sadece zinciri görünüyordu. hongjoong mingiye hissettirmeden elini boynuna doğru götürdü yine. mingi şarkıya odaklandığı için hongjoong kolyenin zincirini tutabilmişti. hongjoong düşünmeye başladı kolyenin ön kısmını tutarsa mingi fark ederdi, arkaya doğru çekerse çocuk boğulurdu. o düşünürken mingi elini kolyenin arka kısmına götürdü. bunu gören hongjoong telaşla elini çekti. mingi hongjoongun kolyeyi tuttuğunu fark etmiş, kolyeyi açıp gömleğinin içine düşmesini sağlamıştı. hongjoong artık kolyeye bakamıyacağını anlamıştı. mingi kulaklığını hongjoongtan alıp geri kulağına taktı ve kitabını çıkarıp okumaya başladı. hongjoong minginin kulaklıklarını çıkardı. mingi şaşkınlıkla ona baktı "napyorsun?". "neden kolyene bakmama izin vermiyorsun?". mingi gömleğinin içine bakıp geri hongjoonga döndü "alabilirsen bak". mingi kulaklıklarını takıp kitabını okumaya devam etti. hongjoong yüzünü buruşturup mingiye bakmaya devam etti. hongjoongun aklına gelen ani fikirle gülümsemişti. tabiki elini gömleğine sokamazdı o yüzden elini çekinerek gömleğinin son düğmesine götürdü. mingi yaklaşan eli fark edip hemen tutmuştu elini hongjoongun. hongjoong mingiye baktığında mingide ona şaşkınlıkla bakıyordu "ne yaptığını sanıyorsun sen?". hongjoong mingiyi açıklama yaparak oyalarken hareket ettirebildiği parmaklarını kullanarak minginin gömleğinin son düğmesini açabilmişti. düğme açılır açılmaz kolye yere düşmüştü. hongjoong gülümsediğinde mingi açık olan düğmesine bakıp hemen düğmesini kapattı. mingi gömleğiyle uğraşırken hongjoong yere düşen kolyeyi almıştı. tahmin ettiği gibi kendisinin aldığı kolyeyi takmıştı. mingi utansada hongjoonga boş boş bakıyordu. hongjoong gülümseyerek mingiye baktı "neden saklıyordun ki?". mingi cevap vermemişti, eğer ona gösterseydi onun için değerli biri olduğunu düşünmesini istemiyordu. hongjoong cevap bekliyordu fakat mingiden çıt çıkmayınca kolyeyi tekrar mingiye takıp arkadaşlarının yanına gitti. mingi kolyeyi tekrar gömleğine sokup kitabını okumaya devam etti.
