52.Bölüm: ÜÇÜNCÜ İHTİMAL

Mulai dari awal
                                    

"Neler oluyor Ateş? Ne zamandır bu haldeyim? Ayrıca senin bu halin de ne?"

"Şimdi konuşmayalım, hafızanı zorlaman ağrılarını çoğaltabilir."

"Dayanılmayacak bir ağrı değil Ateş."

"Aslında dayanılmayacak bir ağrı, beyin ameliyatı geçirdin Aşkın. İki haftadır bilinçsizsin." Yüzüne uzun uzun bakarak söylediklerini kafamda tarttım. Hafızamın ortasında bir boşluk vardı.

"Ne? Sikeyim ne yaptılar bana? Bunun başıma geleceği belliydi zaten, o kadar zeki bir beynim var ki çalmaya çalıştılar!" Hızlı hızlı konuşmam Ateş'i güldürürken, az önceki gergin ifadesi biraz da olsa azalmıştı.

"Bu durumda bile kendi egona malzeme çıkarmayı nasıl başarıyorsun bilmiyorum ama özlemişim." Ateş hep hislerini belli eden bir adamdı bana karşı, hiç gizleyememişti. Ancak şu an gözlerime bakarken bir şeyleri perdelemeye çalışıyordu, yine de benden saklayamıyordu.

"Beni mi egomu mu?"

"Seni ve her şeyini." derken elimi tuttu, baş parmağı hafif hafif elimin üstünü okşarken sarı gözlerini gözlerimden ayırmıyordu. Aramızda kısa bir sessizlik oluştu, konuşmak istemiyor da gözlerimi izlemek istiyor gibi bakıyordu.

"Anlat Ateş." dediğimde nefesini zorlukla verdi.

"Önce sen bana hatırladıklarını anlatır mısın?"

"Her şey çok buğulu, en son enseme bir şeyler yaptıklarını hatırlıyorum. Bunu yapan o seri katildi ama yüzünü hatırlayamıyorum."

"Oradan nasıl kurtulduğunu hatırlamıyor musun?" Gözlerimi yumdum, gözümün önünde bazı sahneler beliriyordu ama o kadar bulanıktı ki bir şey çıkartamıyordum. "Tamam, kendini zorlama."

"Anlat Ateş."

"Beyinciğine bir çip yerleştirmişlerdi, bunu yapan kişiler daha önce saldırganların kafasına çip yerleştirip, beynini patlatanla aynı kişiler. Seni bulduğumda, kendin kurtulmuştun ama tuhaftın. Giovanni'nin arazisini araştırmama izin vermedin, sen gibi değildin. Gözlerinin ışığı sönmüştü. Meksika sınırları içinde durmak bile istemedin ve eve döndük. Tuhaflığını sezsem de ne olduğunu anlayamıyordum. Ablana, Bahar'a bile duygusuzdun. Ancak evimizdeki ilk gece beyninde çip olduğunu anladım." Anlattıkları o kadar tuhaftı ki, hatırladığım hiçbir kısmı yoktu.

Ürperirken gözlerimi kırpıştırdım, bu kadar çok şey yaşanmış mıydı sahiden?

Teknoloji bu yüzden korkunçtu. Sınırları, ucu bucağı yoktu. Bir insanın aklının alabileceğinden, hayal gücünden çok daha fazlasıydı. Teknoloji mucizevi bir şeydi, yanlış ellere ulaşmadığında. Teknoloji evrendeki en tehlikeli şeydi ve bunu anladığımızda çok geç olacaktı.

"Nasıl anladın Ateş?" dediğimde ifadesi hiç bozulmadı.

"Dediğim gibi tuhaf davranıyordun, banyoya girdiğinde kapıyı kilitledin! Sen hiç öyle bir şey yapar mısın?" dediğinde yüzümde yorgun bir gülüş oluştu. "Sonra ensene dokunduğumda anladım."

"Kimseye zarar verdim mi?"

"Hayır, kimseye zarar vermedin." Oturmayan yerler vardı.

"Peki nasıl çıkardınız o şeyi?"

"Seni bayıltmak zorunda kaldık, Aşkın o şeyi senin beyninden çıkarmak abimin beynini bilgisayara aktarmaktan daha zordu. Çünkü biri tarafından yönetiliyordu ve çıkarmaya çalıştığımız an beynini havaya uçurabilirlerdi." Bu da Ateş'in neden bu halde olduğunu anlatıyordu.

ATEŞPARE (+18)Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang