1

2K 33 9
                                    

Korkunç bir geceyi daha atlatıyordu Wakasa. Shinichiro'nun ölümünün 2. yıl dönümüydü. S.S MOTORS'a ufak bir ziyarete gitmişti. Elinde Shin'in kıyafetleri, yavaş yavaş üzerinden kaybolan kokusunu içine çekiyordu, gözlerinden yaşlar süzülüyor, nefes alamıyor gibi hissediyordu. Gözyaşlarını sildi. Karşısındaki koltuğa doğru ilerledi. Burada Shinichiro ile sabaha kadar sevişip sonrasında sarılarak uyurlardı. Anılar beynini kazıyordu. Elindeki tişörtü üzerine geçirdi. Yüksek bir baş ağrısı vardı, şakaklarını okşayarak koltuğa uzanıp kıvrıldı. Yorulmuştu, hem de çok. Neredeyse öldüğü günden beri doğru düzgün uyuyamıyordu. Gece rüyalarında Shinichiro'yu görmek için uyumaya çalışıyordu, onu bile beceremiyordu.

Gözleri yavaş yavaş kapanmaya başladı. Sanki Shin yanındaymış da saçlarını her zaman yaptığı gibi nazikçe okşayarak onu uyutuyormuş gibi hissediyordu. Şimdi olsaydı çok kızardı. Onun için bu kadar yas tuttuğu için onu azarlardı. Biliyordu, bilmek daha çok canını yakıyordu. Şimdi burada olsaydı, kızsaydı, azarlasaydı ama burada olsaydı diye düşündü.

Beyaz bir oda, bembeyaz. Hiçbir şey yok, karşısındaki kapı hariç. Etrafına bakındı, boşluk hissi veriyordu. Saçma bir rüya olduğunu düşündü. Uyanmak istiyordu, burası hiç huzurlu hissettirmemişti. Yavaşça kapıya ilerledi. Korkuyordu, yine saçma sapan kabuslardan biriyse diye..

Kapıyı açtı ve içeri girdi, nereyi olduğunu bile bilmeden. Birden yüksek bir yerden düşermiş gibi uyandı. Başındaki ağrı kaybolmuştu, güneş ışığı vuruyordu dükkana. Daha temiz, daha parlak ve güzel gözüküyordu her yer. Kafası karışmış ayılmaya çalışıyordu. Belki de o uyurken Benkei ve Takeomi gelmişti. Esneyerek doğruldu, saçlarına götürdü elini. Şaşkınlıkla gözleri büyüdü. Omuzlarına düşen sarı saçları kısacıktı, eskisi gibi. Ne olduğunu anlayamamıştı bile. "Oi Waka, ne ara uyandın? Shinichiro'nun sesiydi bu.

Wakasa şaşkın ama bir o kadar da korku dolu bakışlarla arkasını döndü. Kapıda dikilmiş elindeki kola şişesiyle duran Shinichiro'yu gördü. Orada duruyordu resmen, yine halüsinasyonlar mı görüyordu? Gözlerini sıkı sıkı açıp kapadı. Gözleri doluyordu. Ayağa fırladı ve kollarını Shinichiro'ya sardı. Shinichiro da ne olduğunu anlamamıştı. Kollarını ona geri sardı. "Ne oldu?" Korkmuştu. Sevgilisi kollarında birden bire ağlamaya başlamıştı. "Wakasa?" Wakasa konuşamıyordu bile. Sadece sıkıca sarılıyordu ona, sanki her an ellerinden kayıp gidecekmiş gibi. Birden ortadan kaybolacak yine, gördüğü en gerçekci şeydi bu. Bir rüya olması imkansız gibiydi. Bir mucize olmalıydı.

"Buradasın." Geri çekilerek ellerini Shinichiro'nun yanaklarına koydu. "Shin." Derin bir nefes verdi. "Tarih ne?" Sorduğu sorunun saçmalığı yüzünden Shinichiro hafifçe kıkırdadı, elindeki şişeyi yandaki rafa koydu. "13 Ağustos." Wakasa gülümsemesi yüzünden daha çok ağlayarak başını omzuna yasladı. "Onu biliyoruz aptal... Hangi yıl?" Shinichiro kollarını beline sararak onu kendine çekti. "Dalga mı geçiyorsun benimle?" Eğilerek yanağını öptü. "Komik değilsin, endişelenmiştim."
Wakasa gözlerini kapattı. Ümitlenmek istemiyordu, hemen bu saçma rüyadan uyanmak, alışmaya çalıştığı hayata dönmek istiyordu. "2003." Shinichiro yanıtladı.

Saçmalık, tamamen saçmalıktı. Zamanda geriye mi gitmişti? Bu nasıl mümkün olabilirdi ki? Yoksa bunca zaman yaşadığını düşündüğü şeylerin hepsi uzun bir kabus muydu? Bu daha da imkansızdı. O acıyı o kadar gerçek, o kadar derin hissetmişti ki zamanda yolculuk düşüncesi bile daha mantıklı geliyordu. Yavaşça geri çekildi. Shinichiro, Wakasa'nın ıslak yanaklarına elini koydu ve gözyaşlarını sildi.
"Sorun ne hâlâ anlayabilmiş değili-" Sözü yarım kaldı, Wakasa parmak uçlarına kalkarak dudaklarını Shinichiro'nun dudaklarına bastırdı. Özlemişti, hem de çok. Shinichiro dudaklarına karşılık verdi. Bi süre öylece kaldılar. Wakasa yeniden ondan ayrıldı. Kalbi deli gibi atıyordu. Onu görmeyeli uzun zaman olmuştu.

Elini yavaşça Shinichiro'nun kalbinin üzerine koydu. Atıyordu, hızlıca hem de. İnanmıyormuş gibi kulağını yasladı. "Yaşıyorsun." Gülerek bir kere daha dudaklarını öptü. "Cidden yaşıyorsun!" Shinichiro da onunla kahkaha attı. "Ne kadar da garip değil mi?!" Hiçbir şey anlamıyordu ama ona uyum sağlıyordu, bu her zaman böyle olmuştu. Yüzündeki gülümsemeyi gördüğü an ona eşlik ediyordu Shinichiro. Onun mutlu olması, bir gülümsemesi bile yetiyordu kalbindeki sancıları yitirmeye.

"Aç mısın?" Shinichiro, Wakasa'nın saçlarını karıştırdı. "Hayır." Yeniden Shin'in kollarına atladı. "Sadece sana sıkı sıkı sarılmak istiyorum şu anda." Shinichiro bir kez daha güldü, sırtını sıvazladı. "Bir şeyler olmuş sana, ben yapsam 'bu ne böyle vıcık vıcık' derdin." Wakasa yanağını boynuna sürttü. Shin haklıydı, ne zaman durup dururken ona sırnaşsa soğuk davranıyordu. İsteyerek değildi, asla değildi. Şimdi zamanı geriye alabilse kesinlikle daha fazlasını yapardı ona. Ama bir dakika.. Zaten almamış mıydı?

Bugün o gündü. Keisuke ve Kazutora'nın Shinichiro'yu kendi dükkanında öldürdüğü lanet gün. 13 Ağustos 2003.

yeniden | wakashinWhere stories live. Discover now