51.Bölüm: YANGINA DÜŞMÜŞ ATEŞ PARÇASI

Start from the beginning
                                    

"Gerekirse," dedim soğuk sesimle, cesetlerin arasından hangarın çıkışına doğru yürürken Pusat peşimden geliyordu.

"Ateş, bu kadar fevri davranarak onu bulamazsın. Biraz sakinleşmen lazım."

Durdum, sürekli sakin olmamı söyleyen Pusat'a döndüm. "İki gün, siktiğimin iki günüdür onu bulamıyorum!"

"Aşkın bu, bir şekilde kurtulur." dediğinde dudaklarım iki yana doğru kıvrıldı ama bu bir gülümseme değildi. Bu bir katilin kurbanına olan son gülüşü kadar soğuktu.

"Bak, seni de inandırmış. O insan Pusat, o bir süper kahraman değil." Aşkın rolünü o kadar başarılı oynuyordu ki bir ölümsüz olduğuna herkesi inandırabiliyordu. Sanki o insan değil de bir robottu, canı acımaz, bu işin de altından kalkar, ona bir şey olmaz...

O sadece insandı. Fazla güçlü ve hırslı bir insandı ama bu onu duygusuz da, yenilmez de yapmazdı. Buna o kadar inanıyordu ki beni bile uzun bir süre buna inandırmıştı. Onun sadece insan olduğunu fark etmem, vurulmasıyla olmuştu. Kollarımda ölüme çok yakınken yenilmez değildi. İnsandı.

Ona bu muameleyi ben de çok yapmıştım. Onu kendimle birlikte çatışmalara sokarken, onu kaybedeceğimi hiç düşünmemiştim. Ben yorulmam dediğinde ona inanmıştım. Canımı yaktığında canını yakmıştım.

Arkamı dönüp, kapının önünde bekleyen araçlara kısa bir bakış attım. Ben sürücü koltuğuna geçerken Pusat da ben gitmeden, koşarak yetişmiş ve yanıma oturmuştu.

"Şahin'in yapmadığına nasıl bu kadar eminsin? Düşman dost bırakmayıp herkesin her şeyini kurcaladın! Bir Şahin'e bakmadın."

"O yapamaz." dedim sadece.

"Neden? En büyük zararı sana bu Şahin iti vermedi mi?" Arabanın hızını arttırdım. "Aranmadık ülke bırakmadık Ateş."

Peşinde Meksikalı bir kartel vardı o kartelin bu kadar çok şey bilmesine imkân yoktu. Ya gerçeği bilenler bu kartelle ortaktı ya da olay çok farklıydı.

Aşkın, rıhtıma gideceğini söylemişti kaybolduğu gün. Rıhtıma giderken ki amacı cinayet işlemekti. Peki o gün neden cinayet işlemeyip benimle evlenmeye karar vermişti?

Ani bir fren yaptım, Pusat küfür ederek öne doğru savrulduğunda kafasını cama çarpmaktan son anda kurtuldu. Hızla yolumu değiştirdim.

"Nereye gidiyoruz?" dedi ancak cevap alamadı. "Ateş, biliyorum korkuyorsun. Ben de korkuyorum. Aşkın'ın yeri bende çok farklı, o benim dostum. Neler hissettiğini tahmin bile edemiyorum ama bu şekilde bir yere varamayız. Sen düşünmüyorsun! Senin en büyük özelliğin zekân değil mi? O kadar şoktasın ki iki gündür düşünmüyorsun!"

Sessiz kaldığımda bağırdı yine. "Konuş bari amına koyayım!"

Rıhtıma vardığımda arabadan hızla indim, ihtiyarı sadece bir kere görmüştüm. Ve o bunak kesinlikle bir şeyler biliyordu. Ondan nefret ediyordum. Aşkın'ı bu hale o getirmişti. Diğerlerine yaptığı gibi, başını okşayıp onu okutabilirdi. Naz'a, Bahar'a baktığı gibi bakabilirdi ama yapmamıştı. Aşkın'ı bu bataklıktan çıkarabilirdi. Ancak o herif küçük bir kızı bataklığın tam ortasına atmıştı, üstelik bu bataklık çamurdan değil ateştendi.

Cüneyt Keskin teknesinde oturmuş, denizi seyrediyordu. Zaten yaptığı başka bir bok yoktu. Botlarım yeri sertçe ezerken geldiğimi anlamıştı ama kafasını bile çevirmedi.

"Onu bulamıyorum." dediğimde de istifini bozmadı. "Sana diyorum lanet herif."

"Sözlerine dikkat et çocuk." dediğinde ilk defa kafasını çevirdi. Gözlerime çok bakmıyordu, çok baktığında gözlerinde oluşan nefret hissini bastıramıyordu. Çünkü gözlerim aynı dedemin gözlerine benziyordu.

ATEŞPARE (+18)Where stories live. Discover now