10- İşimin Başındayım

37 2 3
                                    

Odadaki eşyalarımı Serkan toparladı. Ben de banyoya gidip kıyafetlerimi değiştirdim. Yatağımın üzerine oturdum. Doktor başımdaki kocaman sargıyı küçük bir yara bandına  çevirdi. Hira ve Barış'ın gelmesini beklemeye başladık. Çok geçmeden koridorun başından tartışma sesleri odayı doldurmaya başladı. Ses odaya doğru yaklaştı. Ardından kapı açıldı. Gelenlerin zaten seslerinden belliydi kim oldukları: Hira ve Barış...

" Ne oldu yine neyi tartışıyorsunuz. Burada daha yeni ameliyattan çıkmış biri var biraz daha dikkatli olun" dedi Serkan kaşlarını çatarak. " Hiç bir şeyi Serkan. Yine Hira hanımın halleri işte " dedi Barış kafasını Hira'ya döndürerek." O kadar lafı ediyorsun sonrada suçlu beni mi oluyor yani. Bir kez daha düşün istersen Barış bey " dedi Hira sesini yükselterek. " O-ff tamam ya ne kavgaymış. Başım ağrıyor zaten" dedim bağırarak.

" Eğer sizin yüzünden Defne'ye bir şey olursa var ya bitiririm ikinizi de anladınız mı beni " dedi Serkan." Anladık." dediler ikisi de başlarını öne eğerek. " Neyse tamam daha fazla burada durmak istemiyorum eve gidelim haydi." dedim. Serkan ve Barış bavulları aldılar. Hira benim koluma girdi. Hastanenin çıkışına doğru yürümeye başladık." Bu kadar çiçeği ne yapacaksınız ya atın gitsin "dedi Barış. Hira bunun altında kalır mı. " Sana ne ne yapacaklarsa yaparlar." dedi Hira bir andan da sarsılarak." Ben daha demin ne dedim" dedi Serkan.

Arabaya binip eve doru yola çıktık. Eve vardığımızda polisler arama yaptıkları için kapıyı açık bırakmışlardı. İçeri girdik. Ender'in beni kaçırırken  kullandığı bez parçası hala yerdeydi. Ona baka kaldım. Serkan üzüldüğümü bildiği için bezi alıp çöpe attı. Bende yatağıma gittim. Uzandım. Doktorun verdiği ilaçları içtim ve uyudum.

Böyle böyle 1 hafta geçti. Hasan müdür ve başkomiser Mevlüt beni ziyaret için sık sık geldiler. Serkan da hiç yanımdan ayrılmadı. Hem benim korumalığını yaptı Ender'in tekrar kaçıramasın diye hem de refakci olarak yanımda kaldı. Serkan ben dışarı çıkamıyorum diye ev için bir sürü alışveriş de yaptı. Emine ve Fatmanur'da işlerden vakit buldukça yanıma gelmeye çalıştılar. İyileşmek zor olsa da sonu her zamankinden daha güzel olacaktı.

Sabah kalkıp üzerimi giyindim. Serkan salondaki koltukta hâlâ uyuyordu. Sapsarı saçlarımı tarayıp kahvaltı hazırlamaya koyuldum. Kahvaltı hazır olunca Serkan' ı uyandırdım. Serkan'ın kahvaltı masasını görünce ağzı açık kalmıştı. " Ne gerek vardı. Niye yoruyorsun kendini." dedi Serkan şaşkınlık içinde bir yandan da masaya oturuyordu. " Olsun sen benim başımda uyandığımda beri bekliyorsun bir kahvaltı hazırlamıştım çok mu?" dedim gülerek." Daha merkeze gideceğiz çabuk et kahvaltını" dedim." A- aaa ne merkezi daha yeni iyileştin." dedi Serkan." Olmaz öyle ben iyiyim işimin başında olmam lazım." dedim. Serkan da çok üstelemedi o da çok istiyordu çalışmamı.

Kahvaltıyı bitirip merkeze gittik. Emniyetin içine girdik. Beni o gün yerde bulan polis ise tam karşımda bekliyordu bir kaç memur ile birlikte." Komiserim iyi misiniz geçmiş olsun tekrardan" dedi. " Sağolun arkadaşlar" dedim gülerek. Çok uzatmadan bizimkilerin yanına gittik. " Herkese günaydın " dedim kollarımı iki yana açarak." A-aaa Defne " dedi Emine bana doğru koşar adımlarla geliyordu. Ardından sarıldı." Emine rahat bırak kızı " dedi İbrahim. " Tamam" dedi Emine. Emine ile sarılmak çok iyi gelmişti bana.

" Defne istersen bir Hasan müdür' e  görün kaç gündür seni soruyor bize." dedi Fatmanur. Seda ve Beyza her zamanki gibi maslarının başındaydı. Bizim ağzımızdan çıkacak bir çift söze bakıyorlardı. Onlarda beni görünce çok sevinmişlerdi. " Seda müdürüm odasında mi ?" dedim gülerek." Evet komiserim içeride " dedi Seda kafasını olumlu bir şekilde sallayarak.  Odanın kapısını çaldım. Ve içeri girdim.

" Müdürüm" ." A-aa Defne kızım niye bu kadar erken geldin biraz daha dinlenseydin. " dedi Hasan müdür. " İşimin başındayım müdürüm Ender'i bulmam lazım " dedim." Defne, Serkan' a dikkat et. Ender'i yakalayacağım diye kendini kaybetmesin " dedi müdür." Ama müdürüm bunu benden neden istiyorsunuz." dedim merakla." O gün hastanede sana ne kadar üzüldüğünü gözümle gördüm. Hele kalbinin durduğu gece hayalet gibiydi. Sana  çok değer veriyor."  dedi Hasan müdür. "Anladım müdürüm, siz hiç merak etmeyin" dedim. Ve odadan çıktım.

 Bizimkilerin yanına gittim. Hasan müdürün böyle demesi beni biraz şasırtsa da,  haklıydı. Serkan bana değer mi veriyordu? Belki de beni seviyordu da ? Kafamdaki soruları dağıtıp ekibin yanında boş bir sandalyeye oturdum. Hasan müdürün sözleri hala kulağımda yankılanıyordu.

Çok geçmeden Mevlüt başkomiser geldi. Yanımıza oturdu." Defne geçmiş olsun. Niye erken geldin" dedi ." Olsun başkomserim iyileştim ben " dedim gülerek." Aferin aferin , o zaman Seda ve Beyza Ender ile ilgili son bildiklerimizi getirin Defneye de gösterelim." dedi başkomiser. Beyza, elinde bir sürü dosya ile geldi hepsi de sarı zarflıydı. "Komiserim burada Ender'in şehit ettiği polislerin adları ve ölüm şekilleri yazıyor. " dedi Beyza elindeki dosyayı önüme koyarken. Okumaya başladım.

Kübra, Yeşim, Ceren ve Sude. Ender'in katlettiği polislerin isimleri. Öyle dimdirek dosyaya baktığımda sadece 4 tane ölen kadının isimlerini görüyorum ama öyle değil. Aslında ölen değil öldürülen 4 kadın polis. Polislerin öldürülüş şekli aynıydı. Hepsi de benim gibi başlarına aldıkları darbe sonucu beyin kanaması geçirip ölmüşlerdi. Ama ben şanslıydım ama onlar benim kadar şanslı değillerdi... Ne olduğu belirsiz kişiler yüzünden ölmüşlerdi.

"Buldum komiserim!" dedi Seda sesini yükselterek." Ne buldun Seda " dedi Hira Seda' nın yanına giderken "Komiserim Irmak' ın  üzerine kayıtlı bir ev buldum." dedi Seda " Tamam Defne, Serkan, Fatmanur ve Onur benimle beraber gelin şu eve bir bakalım. Ne dersin Defne hem de açılmış olursun." dedi Mevlüt başkomiser. " Çok iyi olur başkomiserim " dedim mutlulukla. " Başkomiserim müdürüme haber verelim mi ? " dedi Beyza. " Siz haber verin. Beyza biz çıkıyoruz ha bu arada konumu yolla". dedi başkomiser, bir yandan da üzerine attığı ceketi ile önden önden  yürümeye başladı.

Otoparka indik. Ekip aracına bindik. Şoför koltuğunda Serkan , yanında Başkomiser Mevlüt , arka tarafta ben, Fatmanur ve İbrahim oturuyorduk. araba çok büyük olduğundan rahatlıkla oturabiliyorduk. Telefonuma baktım, Beyza konumu göndermişti." Başkomiserim Beyza konumu gönderdi." dedim bir yandan da telefonumu Serkan' a uzattım.

Bir kaç dakika sonra Irmak'ın evine ulaşmıştık.

"Eğer Irmak ve Ender buradaysa çok dikkat ediyoruz arkadaşlar anlaşıldı mı. " dedi başkomiser Mevlüt.

Acaba Ender ve Irmak burada mıydılar ?

Cinayet BüroOnde histórias criam vida. Descubra agora