52.Bölüm: Kartal'ın Toprak Nefreti

En başından başla
                                    

Onu çok özlemiştim.

Yüzümde bir sırtıma peydahlandığında peşimden gelen Dost'a döndüm. "Sen de özledin değil mi oğlum?"

Gözlerimi kıstım. "Biraz nazlı ama yapacak bir şey yok...Ben onun nazını da niyazını da çekerim" dedim gülümseyerek.

"Abi! Abi!" Doruk, endişeyle odaya girdiğinde kaşlarım anında çatıldı. Doruk'u en son böyle gördüğümde Yusuf'a bir şey olmuştu.

Nefes nefese yanıma geldi ve endişeyle konuşmaya çalıştı. Konuşamıyordu bile.

Omuzlarından tuttum. Onu sakinleştirmeliydim.

"Abiciğim sakin ol..." Doruk aslında sakin olması gereken benmişim gibi bakıyordu. "Abi..." dedi söyleyeceği şeyi nasıl söyleyeceğini bilemez bir ifadeyle.

"Lâl..." dedi ve sustu.

Lâl dendiğinde tüm kelimeler susmaz mıydı zaten?

Ona bir şey olmuştu.

Bir delinin bile aklını sıyırmayacağı kadar aklımı sıyırarak aşık olduğum kıza bir şey olmuştu.

"Doruk!" dedim damarlarımda kan yerine dolaşan endişenin esiri olarak.

Kalbim endişeyi pompalıyordu.

"Söyle!" gözlerimin kıpkırmızı olduğundan adımın Kartal olduğu kadar emindim. Hep böyleydi. Ne zaman öfkelensem ya da endişelensem mavi gözlerimin etrafı kıpkırmızı olurdu.

"Abi Lâl kalp krizi geçirmiş!"

Durdum.

Ben durdum.

Kelimelerim sustu.

Ben sustum.

Elimin havada salındığını hissettim. Bacaklarım beni taşıyamıyordu.

Elimi ayağımı nereye koyacağımı bilemedim önce. Ardından bacaklarımdaki tüm gücün çekildiğini.

Kendimi koltuğa attığımda vücudumdaki tüm hücrelerin , onun adını fısıldadığını işittim.

Lâl.

Sessiz , güzel bebeğim.

"Abi!" Doruk, beni böyle görmeye alışık olmadığından endişelenmiş bana bir bardak su getirmişti.

Suya ihtiyacım olduğunu sanıyordu.

İhtiyacım olan tek şey ; çok kısa bir süre içerisinde ruhuma dokunan , sessizliğini kalbi ve çiçek gözleriyle gürleten kızdı.

Panikten beynim içindeki tüm ihtimallerden sadece olumsuz olanları gözlerimin önüne getirip duruyordu.

Kalbi duruyor , kalbim duruyor. Saat gecenin bir yarısını gösteriyor , kalbim yanımda değil. Kalbim onda. Kalbim uzaklarda. Onunla beraber durdu.

Elim ayağım buz kesiyor , beynim bana ihanet ediyor ; 'Yokluğuyla nasıl baş edeceğim?" düşüncesini kalbimde sorguya alıyordu.

"D-Doruk" dedim elimdeki suyu içmeden sehpaya bırakarak. "Abi iyi misin?"

Değilim.

Tüm mantığımı toparlamaya çalıştım. Mantıklı düşünmeli , yanına gidip ona iyi gelmeliydim.

"Ediz abi.." dedi. Cümlenin devamını söyledi ama duymadım. Büyük Demir'in adı geçen her cümlede bir felaket vardı. Biliyordum.

"Kalk" dedim hızla ayağa kalkarak.

LALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin