Twenty-five

376 26 7
                                    

Merhaba!

Bugün bölümün başında önemli bir duyuru yapacağım

Öncelikle final bölümünü yazdığım için bölümleri her gün atmaya çalışacağım

❗İkinci olarak ise bazı shipperlar bölümlerde karakterlere hoş olmayan yorumlarda bulunuyor

Kimseyi yargılamaya hakkım yok ama karakterler görünüşleri hariç benim verdiğim kişilik özellikleriyle varoldukları için onlara yapılan hakaretlerin kendime yapıldığını düşünüyorum

Bu konuda anlayışlı olursanız sevinirim❗

Ayrıca başlamışken bir soru sorayım: Karneleriniz nasıl geldi? Kötü geldiyse sorun yok, hayatınızın sonu değil, hem klasik olarak seneye düzeltirsiniz

Herneyse, çok konuştum 🐈

İyi okumalarr 💕💕

•••

Choilerin evinde klasik bir sabah geçiyordu. Annelerinin 'ailecek' kahvaltı etme takıntısı yüzünden her sabah 7'de uyanmak zorundaydı Julia ve Yeonjun.

Lia masayı hazırlamakta annesine yardım ederken bir yandan Yeonjun'u uyandırmaya çalışıyordu. Tabi saat 3'e kadar oyun oynadığı için uyanmayı reddediyordu.

Babası kahvaltı işini devraldığında masayı hazırlama işini de annesi üstlendi, bu durumda Lia üst kata çıkarak abisini zor yoldan uyandırmaya karar verdi.

Kapıyı çalmadan girdiği anda burnuna dolan çerez, içecek ve cips kokusu kendini belli etti. Lia tek eliyle burnunu tutarak odaya girdi. "İğrenç kokuyor, umarım ceset yoktur..."

Kapalı perdeleri sonuna kadar araladığında Yeonjun battaniyesinin ardına saklanmayı tercih etti. "Çık odamdan." diye sızlanırken kız kardeşi bunu umursamadan camı açtı.

Burnuna omlet kokusu gelen Yeonjun her ne kadar aç olsa da uyku kokan yatağı daha cazipti. Bu yüzden yastığına sıkı sıkıya sarıldı.

Odanın içindeki adim sesleri gittikçe yaklaşıyordu. "Bunu yapma..." diye mırıldandı Yeonjun. Fakat Lia oldukça acımasız davranarak battaniyenin tek tarafından tuttu ve tüm gücüyle çekerek abisinin üzerinden düşmesine sebep oldu. Ardından şirince gülümsedi. "Zafer benimdir!"

Odadan çıkarken Yeonjun'un artık uykusu açılmıştı. Hızlıca rutin işlerini lavaboda halledip aşağı indi, sabahın 7 buçuğunda kahvaltı yapmak onlar için oldukça normaldi.

Mutfağa giren Yeonjun berbat görünüyordu, aslında berbattan kastım komikti. Üstünde annesinin doğum günü hediyesi olarak aldığı ayıcıklı pijama, altında ise mickey mouse kafası şeklinde terlikleri vardı. Uzayan saçını bir toka yardımıyla rastgele toplamıştı. Gözleri yarı açık ve ayakta uyuyor gibi bir ifadesi vardı.

"Tatlım, sana ne olmuş?" diyen annesinin üzerine Lia'nın dudakları arasından bir kıkırtı duyuldu. "Sabahın 7'sinde kalkıp kahvaltı yapmak kolay değil, her sabah." Son kelimelerinin üstüne basarak konuşmuştu. Annesi dudaklarını büzdü. "Ama sadece sabahın bu saatinde evde olabiliyoruz." Lia annesinin sırtını sıvazladı.

Annesi ve babası da birer doktordu. Sabah erkenden gider ve gece geç saatte gelirlerdi. Bu yüzden çocuklarına ayıracak pek zamanları olmazdı. İkisi de 20'li yaşlarında oldukları için pek umursamaz olsa da ebeveyinleri bu duruma üzülürdü. Bu yüzden her sabah 7'de kahvaltı yapmak onlar için bir sorumluluk halini almıştı.

•••

Hwangların evi, Choilerin aksine daha huzurlu ve sessizdi.

Hala anneleri ve babaları gelmemiş 3 genç için hayatlarının en iyi dönemlerindendi. Şu sıralar ciddi anlamda istediklerini yapıyorlardı. İster gecenin bir saatinde eve geliyor ister tüm gün yataktan çıkmıyorlardı. Ve bu onlar için muhteşem bir şeydi.

Onlar için sabahın ilk saatleri -ki bu 11 civarı- günün en güzel saatlerindendi. Ne ses var, ne de rahatsız edici bir şey. Öyle ki birbirleri ile aynı odayı paylaşmaktan, birbirlerinin varlığından bile rahatsız olan iki erkek kardeş bile sabahın ilk saatlerinde kavga etmeyi es geçiyordu.

Fakat bu durum uzun sürmüyordu. Çünkü kim ilk önce yatağından ayrılırsa diğerlerini rahatsız etmek için ekstra uğraş gösteriyordu. Ve bugünün şanssızları Soobin ve Yeji'ydi, çünkü ilk kalkan Hyunjin'di.

Yeji sosyal medya hesaplarını kontrol ederken yan odadaki Soobin sinirli bir şekilde bağırdı. Yeji bunun ne demek olduğunu bildiği için siper almak için odanın kapısını kilitleyecekti ki daha o kalkmadan Hyunjin kapalı kapılarını aralayarak çıktı ve Yeji'ye güzel bir gülümseme sundu. "Günaydın kardeşim."

Hwang Hyunjin, kız kardeşi ile yastık savaşı yaptıktan sonra alt kata indi. En azından merdivenlerin takırtısı duyulmuştu.

Yeji komidinin üzerindeki tokası ile saçını basitçe topladı ve pembe tüylü terliklerini ayağına geçirdi. Sandalyenin üzerindeki sabahlığını da alıp banyoya yöneldi ki yan odadan kardeşinin kıkırtısını duydu.

"Tamam, saat 5 gibi buluşuruz." Vay canına, bu birkaç hafta önce reddedilen kardeşi miydi? Acaba yeni biriyle konuşmaya mı başlamıştı, peki ya Yeonjun ne olacaktı?

Yeji kendi odasından çıkarak kardeşlerinin son derece dağınık odasına girdi. Yerdeki kıyafetlere basmamaya özen göstererek hala yatağından çıkmamış Soobin'in önünde durdu. Onu azarlayacakmış gibi gözüküyordu.

Çoktan telefonu kapatan Soobin Yeji'ye sorarcasına döndüğünde Yeji kafası ile telefonu işaret etti. "Kimdi o?" Soobin sırıttı ve dudaklarını araladı "Ne zamandan beri sana hesap veriyorum?"

Yeji kardeşinin kafasına acıtacak derecede vurdu. Soobin inleyip kafasını tuttuğunda mesajı anlamış oldu. "Tamam, Lia ile buluşacağız." Dedi. Yeji şaşırmıştı aslında. Çünkü şu sıralar Lia ve Soobin çok yakındı. Fakat erkek kardeşinin eşcinsel olduğunu göz önünde bulundurursak arkadaşçaydı, değil mi?

"Peki, iyi eğlenceler." diyip odadan çıktığında arkasındaki kardeşi oldukça şaşkındı. O bile 19 yıldır hayatında olan Yeji'nin ruh değişimlerini hala tuhaf buluyordu.

Telefonunu pijamasının cebinden çıkarıp açtığında onlarca mesaj haricinde gözüne takılan sadece bir kişininki olmuştu.

•••

Yeonjun:
Yeji
Acilen buluşmamız gerek

•••

•••

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


lover for him || 𝘺𝘦𝘰𝘯𝘫𝘪✓ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin