Elin Adamı ~19~

708 27 0
                                    

Şalımın düğümünü de bağladıktan sonra kollarımı iki yanımda bıraktım ve sesli bir nefes verdim. Gözlerim gece nöbetinden dolayı uyku isteği taşıyan bir vaziyetteydi fakat alışkın olduğum bir durum olduğu için beni eskisi gibi zorlamıyordu. Beni yoran düşüncelerimdi, düşüncelerimin içindeki oydu.

Çantamı aldım ve soyunma odasından çıktım. Hastane çıkışında danışma bölümünden bir hemşirenin seslenmesiyle omzumdan arkamı döndüm. "Gülçehre Değirmenci, değil mi? Yanlış bilmiyorum." Oraya doğru yürüdüm ve başımı salladım. "Evet?"

Elindeki minik zarfı gösterdi. "Bu zarfı dün burada olan stajyer doktor verdi. Sana ulaştırmamı istedi." Başımı ağır ağır salladım. "Teşekkürler."deyip zarfı aldım. Bana gülümseyerek karşılık verdi. "Rica ederim, iyi günler."

Zarfı açıp içindeki renkli not kağıdını aldım.

Dün söylediklerini düşündüm. Açıkçası bir cevap bulamadım. Tek bildiğim bir mesajla başladı her şey ve öylece devam etti. Böyle kabullensek olmaz mı? Buna bir şans versen...

Burnumu çektim ve pufladım. "Herifin de romantikliği tutmuş. Bir mesaj yazsan n'olacak sanki?" Kaşlarımı çattım ve çantamın içini kontrol ettim. Telefonumu bulduğumda kapalı bir ekranla karşılaştım. Dün gece nöbet sırasında telefonumu şarja koymayı unutmuştum, o da bu yüzden böyle bir yöntem uygulamış olacaktı. Göz devirdim. "Bunu mazeret olarak kullanmış, tipe bak." İç sesim, ne yapsa laf konduruyorsun be Gülçehre, dese de omuz silktim ve yoluma devam ettim. Bana ne, napim.

Azıcık keyfim yerine gelmişti. Hadi yine iyiyim.

Eve geçtiğimde kısa bir duş alıp yatağıma geçmiştim. Derin bir uykuya dalıp kendimi bir süreliğine rüyalarıma saklamıştım. Birkaç saatlik uykudan sonra gözlerimi açtığımda yataktan istemeye istemeye kalktım ve mutfağa, annemin yanına geçtim. Akşam yemeği için musakka yaptığını gördüğümde hemen ona yardım etmek için işe koyuldum.

Annem yemeği ocağa koyduğunda elimdeki bıçağı sebzelerden arta kalan kabuklara batırarak oyalandım. Annem sesli bir nefes vererek hemen köşeye oturup yorgun bakışlarını üstüme çevirdi.

"O gece abinle aranızdaki tartışmadan sonra abinin keyfi yerinde olmadı." Dedi bozuk bir sesle. "Şart mıydı o konuyu açmanız kızım, kardeş kardeşe düşman olmaya değer miydi?"

Kaşlarımı kaldırarak anneme baktım ve bıçağı masaya koydum. "O tartışmayı ben açmadım, abim açtı anne. O açmadığı sürece de konuyu törpülemeye kalkmazdım bile. Gelip bana hesap sorman kalbimi kırıyor. Duyguları feda edilen bendim ama yine de sustum. Şimdi söyle bana, sırf iki aile arasında gerilim olmasın diye kızını feda etmeye değer miydi?"

"Sanki seni ne olduğu belirsiz insanlara vermişiz gibi dillendiriyorsun kızım, çocuğun soyu belli, sopu belli." Elini elimin üzerine yumuşakça üst üste vurdu. "Eğer kaderiniz bir olsaydı, sen o çocukla evlenseydin gözüm ardında kalmayacaktı, aklım sende kalmayacaktı. Ben Neriman'dan da, oğlundan da razıyım Gülçehre'm. Birgün başkasıyla evlensen, hep aklım kalacak. Beni anla kızım, ana yüreği bu." Deyip kalktı ve yamacımdan uzaklaştı.

Odama geçip masama kuruldum ve kolumu masaya koyarak başımı koluma bıraktım. "Senin yüreğinin istediğini benim yüreğim istiyor mudur anacım?" Deyip iç çektim. "Kaderimin gösterdiği yol belli değil, yüreğim desen ses çıkarmaz. Arada sanki ona karşı..." Başımı kaldırdım ve pufladım. "Deme öyle Gülçehre, kalbin daha önce sana yol verdi de n'oldu? Yarı yolda kestiler yolunu, harap bıraktılar."

🌺

Elin Adamı: Notu okuduktan sonra bana yazarsın sandım.

Elin Adamı: Ama iki gün oldu, tek mesaj bile almadım senden.

ELİN ADAMI (Yarı texting)Where stories live. Discover now