♧Kıskançlık...♧

En başından başla
                                    

Ciddiyetimi koruyamadım gülmeye başladım.

"Kısaca kıs-ka-nı-yor-sun.."

Önümden çekilip kapıya gitti. Tam çıkacakken;

"Saat 4 de alacağım seni o p*ç adamı seçme hakkını kaybettin..."

Arkasını dönüp gitti. Fırsat bu fırsat biraz beni kıskanmasından ne gibi bir şey olabilirdi ki. Biraz kıskandırmam lazımdı...

Bende asistan kız gibi heyecanlıydım. O benim ile çalışacağı için heyecanlıymış. Kendisini tutamayıp dedi. Çok cana yakın birisiydi ve gerçekten ilk dakikadan işine odaklanıyordu. Daha ilk günü olmasına rağmen ortak noktalarının çoktu. Önceki 4 yıllık çalışması da gerçekten iyiydi.

Ben ise ilk resmi işim için heyecanlıydım...

Mert'in benim adıma reddettiği projelere de baktım. Pek de içime sinmedi. Birazda Mert'den korktum. Yalan yok. Kıskandırayım derken adamların ölümüne yol açamam. Çünkü bunu bir kelimesi ile yaptırır.

Bunları yarın daha detaylı inceleyecektim. Nasıl olduysa zaman geçmiş. Saat 4'e yaklaşıyordu. Mert'i biraz gıcıklandıracaktım. Nedensiz onu sinir etmek, uğraşmak istiyordum. Galiba bana pek bir şey diyemediği içindi.

Odaya birden birisi girdi. İstemsizce birazcık bağırdım. Ödüm koptu ama. Mert gelmiş.

"Ayy Mert sen miydin, ödüm koptu. Şu kapıları yavaş açmayı ben sana öğretemedim."

Gülerek masamın yanına geldi.

"Özür dilerim güzelim."

Elimden tutup beni kaldırdı. Kendine çekip beni öpmeye başladı.

"Patronluk sana çok yakışmış küçük hanım, hemen adapte olmuşsun."

"Cidden yakışmış mı?"

Kafasını boynumun arasına koydu. Kafasını salladı.

"Gidelim mi?"

"Eve mi gideceğiz?"

"Hayır. Bir anlaşma için yemeğim var seninle beraber gideceğiz."

"Yemek mi? Kiminle?"

"Bilemezsin. Hemen çıkalım."

"Bari üstümü değiştireyim. Eve uğrayalım."

Kafasını salladı. Kim olduğunu da bilmiyorum. Merak ettim.

Eve gelip hemen üstümü değiştirdim. Normal bir elbise giydim. Hava çok sıcaktı. Geri arayaba binip lokantaya gittik.

Burada anlayamadığım bir şey vardı. Bu mekanda kapattırılmış. Mert'in adamları gibi tonlarca yabancı koruma var. Yemek yiyeceğimiz kişi ise bir kadındı.

Kendimi bozuntuya vermeden Mert'in koluna girdim ve masaya yürümeye başladık. Masaya gelince kadın elindeki kadehi masaya bırakıp ayağa kalktı. Elini uzattı.

"Merhaba Mert."

Mert onun yüzüne bile bakmadı. Benim sandalyemi çekti, oturdum. Mert onun elini tutmadan masaya oturdu. Anladığım kadarı ile cümleleri çevirebiliyordum.

"Görüşmeyeli hiç değişmemişsin."

Mert sert bakışı ve sesi ile;

"Sende bayağı yalaka olmuşsun."

Kadın orada ne diyeceğini bilemedi. O da yerine oturdu. Kadın benimle konuşmaya başladı.

"Merhaba Eftelya, Mert benim kim olduğumu söylememiştir adım Maria. Sonunda tanışabildik."

Mafya'nın AşkıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin