Ahşap ev oradaydı, yaklaştıkça duyularında hafif bir körelme hissetti. "Burada dur, yandaki sera manolya çiçekleriyle dolu. Oraya gir. Onu çağıracağım." dedi, babasına uyarak seradan içeri girdi, güzel kokular sardı etrafını. Çiçeklerin yapraklarını okşayarak gezindi bahçe içinde, güzel kokular hoşuna gidiyordu. Onu görecek olmak heyecanla kalbinin atmasına sebep oluyordu. Her an ağlayacak hissi tüm vücudunu sarmıştı. Kim Taehyung o gece ona sarılmış, sonra bırakıp gitmişti ama Jungkook yine de onu aramak için yollara düşmüştü. Kokusu, ona sıcacık hissettiren feromonları, özlemişti.

"Omega."

Kim Taehyung'un sesini duyduğunda arkasını döndü, üzerinde krem rengi bir kazak ve kahverengi bir pantolon giymiş halde kapıda dikiliyordu. Siyah saçları alnına dökülüyordu, iyi görünüyordu. "Selam, Alfa." dedi çantasını taburenin üstüne bırakarak, Taehyung bedenini kapıdan ayırarak ona yaklaştı. Jungkook sırtını tabureye yaslayarak onun yaklaşmasını beklerken nefesini tuttu. Gözlerini kısa bir anlığına açıp kapadı. "O evde kaç tane Alfa var?" diye sordu bu kez, "Bilmiyorum, gelip gidenler var. Neden bu kadar merak ediyorsun ki?" Taehyung bir elini onun saçlarına götürerek okşadı. "Buraya neden geldin Jungkook?" diye sordu, tabureye tamamen oturarak ona baktı. Kim Taehyung hemen başında dikiliyordu, ellerini pantolonunun cebine sokmuştu. "O gün ben uyurken çekip gittin, neden?" diyerek sorusuna, soruyla karşılık verdi Jungkook, bilmek istiyordu.

Bir yüksek tabure daha çekerek yanına oturdu Jungkook'un, "Gitmem gerekiyordu. Bir şey olduğu çok belliydi. Ağlıyordun, titriyordun. Açık bir şekilde gitmem gerektiğini gördüm." dedi Taehyung, haklıydı, annesi geldiği için çok fazla panik yapmıştı. Onu alıp götürmemesi için çabalamış ama Kim Taehyung, kendi ayaklarıyla bırakmıştı onu. "Annen seni almaya gelmişti, götürmesini istemedim." Taehyung ile kısa bir an göz göze geldiler. "Gitmemem için mi ağlıyordun?" diye sordu Alfa şaşkınlıkla, onu başını sallayarak onaylamış olsa da ne diyeceğini bilemedi bir an. Dışarıdan bakıldığında aptalca bir davranıştı, sadece iki gün görmüştü Alfa'yı ve feromonlarını gardenyalar yüzünden tam alamamıştı bile. Onun nasıl hissettiğini anlayamıyordu. Sessizlik bürümüştü ikisini de.

"Aklım karışıyor. Feromonlarını hissetmek tuhaf, sen Alfa olduğun için mi yoksa sen olduğun için mi bu kadar etkiledi beni?"

Jungkook onu bulmak istemesindeki amacını söyledi ona, içini yiyiyordu bu durum. "Sen hangisi olduğunu düşünüyorsun?" diye sordu Taehyung, bilemiyordu, kendine kalırsa bu Taehyung yüzündendi ama çevresindeki insanların sözlerine baktığında aklı karışıyordu. "Bilmiyorum, ben Omega'yım. Babam benim feromonlarımın güçlü olması için verdikleri ilacın etkisiyle Beta feromonları güçsüz kalıyor. Sen feromonunu aldığım ilk Alfa'sın. Bu yüzden ne diyeceğimi bilmiyorum." Taehyung elini uzatarak onun kucağında duran elini tuttu. Başparmağı Jungkook'un bileğinde dolandı. "Seni anlıyorum, bir daha göremeyeceğimi düşünüyordum ama buradasın." dedi, Jungkook ona bakarak gülümsedi. "Nerede yaşadığını görebilir miyim?" Jungkook'un sorusu Alfa'nın bakışlarının üzerinde gezinmesine sebep oldu. Bileğini tutar halde tabureden kalktı ve onu da kaldırdı.

Ahşap eve girdiler, Jungkook gözlerini büyük salonda gezdirdi. Birkaç kız-erkek karışık Alfa ona bakışlarını çevirdi. "Senin kokunu ya da feromonlarını alamıyorlar, sakin ol." dedi Taehyung, biri yeni Alfa olup olmadığını sordu. Jungkook bu kadar Alfa'nın içinde ne hissedeceğini bilmiyordu. Kokularını ya da feromonları almıyor olsa bile onların Alfa olduğunu bilmek bile gerilmesine sebep oluyordu. "Namjoon hyung, bizimle gelir misin?" diye sordu birine, köşedeki bir sandalyede kitap okuyan beden ayaklandı, Jungkook esmer bedenin arkalarından gelişlerine aldırmadan Alfa'nın arkasından merdivenleri çıktı. Kim Taehyung'un ne yapmaya çabaladığını anlamıyordu.

Üst kat uzun bir koridor ve odalardan oluşuyordu. Ahşap kapılar birbirinin aynıydı. Jungkook bir an başının döndüğünü hissetti, girdikleri odada bir yatak, giysi dolabı, çalışma masası dışında hiçbir şey yoktu. Yere kadar uzanan camdan içeri güneş ışıkları giriyordu. Odaya giren Namjoon kapıyı kapadı. "Neler oluyor?" diye sordu, Jungkook yutkunmaya çabalayarak gözlerini iki Alfa arasında gezdirdi. "Hyung, senden feromon salgılamanı istiyorum." dedi Taehyung, büyük olan Alfa ona şaşkın bir şekilde bakarken ne diyeceğini bilemiyor gibi duruyordu. "Bu evde sadece senden isteyebilirim bunu. Lütfen, yatağın ucuna otur ve istediğimi yap." Namjoon itiraz ederek feromon salgılasa bile yayılmayacağını söyledi, Taehyung'un gösterdiği yatağın ucuna oturdu. "Taehyung, ne yapıyorsun?" diye sordu Jungkook, Alfa onu Namjoon'un yanına çekiştirdi.

"Öğrenmek istemiyor muydun? Sana fırsat sunuyorum."

Jungkook için o andan itibaren her şey karmaşadan ibaretti, burnuna gelen hafif feromon kokusu kaşınmasına sebep oldu. Yatağın kenarına, Namjoon'un hemen yanına oturdu. Feromonları sertti, kokusu ormandaki vahşi yaşamı andırıyordu. Gardenyalar engellediği için odaklanamıyor olsa da güçlüydü, gözlerini kapattı ve feromonlara odaklandı. Etrafını sarıyor, ona bir kalkan oluyordu sanki. Sıcaktı, güvende hissettiriyordu, onun yanında olduğu anda tüm dünya geride kalmıştı. İç geçirdi, feromonlar nefes almasına engel olacak kadar güçle gelmiyordu ama gözlerinin dolmasına sebep oldu. Odaklandıkça daha fazla sarmalıyordu onu, daha sıcak hissettiriyordu. Terlemişti. Kalkmak, pencereyi açmak, taze havayı solumak istiyordu. Ellerini dizlerine koydu, parmakları kot pantolonunun üzerinden tenine batıyordu.

Gözlerini araladı, Kim Taehyung bedenini duvara yaslamış halde ona bakıyordu. Ayağa kalktı, sendeledi. Dengesini sağladıktan sonra kapıdan hızla çıktı. Ahşap merdivenler ayaklarını basmasıyla gıcırdıyordu. Evin içindeki tüm Alfalar ona bakarken kendini dışarı attı, manolya serasina girerek çantasını aldı. Arkasını döndüğünde babasıyla göz göze geldi. "Ne oldu?" diye sordu babası, ellerini tutarak sakinleştirmeye çabaladı ama Omega oğlu, iyi görünmüyordu. "Jungkook, ne oldu? Orada biri bir şey mi yaptı?" Başını iki yana sallayarak reddetti, hiçkimse bir şey yapmamıştı ona. Jungkook sarsılmış hissediyordu. "Baba." dedi sakince, babası onun ellerini sıkarken devam etmesi için bekledi.

"Ben ondan gerçekten hoşlanıyorum sanırım."

-

merhabalar,
nasılsınız?
mir.

yıldızları yakalamak' taekookजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें