2.

614 17 3
                                    

Medya Barlas

Hava yağmurlu olmasına rağmen Savaş'ın cenazesi kalabalıktı. Simsiyah giyinmiş insanlar bana baş sağlığı dilerken bilinçsizce kafamı sallayarak cevap veriyordum. Kızıl saçlarım yağmurdan ıslandığı için alnıma yağışmıştı.

Üzerimde saçma bir durgunluk vardı. Savaş, her zaman, benim için dünyadaki en güçlü adam olmuştu. Ölmesi tüm dünyanın bana yaptığı bir şaka falan olmalıydı.

Ne yapacağımı bilmiyordum. İçimden ağlamak geliyordu ama ağlayamıyordum, belkide hala şoktaydım bilemiyorum.

Omzumda hissetiğim elle kafamı kaldırıp yanımda dikilen dövmeli ve piercingli adama baktım. Saçlarının uçları griye boyatılmıştı, normalde gözlerinin altına kalemde çekerdi ama bu gün uğraşmamıştı.

Kuzey abi önümüzdeki yeni yapılmış mezara bakıp "Bu herif öldüğü için çok mutluyum." Dedi.

Hafifçe gülümsedim. Bildiğim kadarıyla Savaş ve Kuzey birbirlerini çok uzun zamandır tanıyorlardı ancak Kuzey, Savaş'ın tekliflerine rağmen Sokak Köpeklerine katılmamıştı, hatta hiç bir çete dövmesi yaptırmadan, bir belirsiz olarak yaşamıştı.

Belirsizler karanlık dünyada çöp muamelesi gören zavallı insanlardı. Hiç bir çeteye yada mafyaya katılacak becerileri olmadıkları için genç yaşta ölüp gidiyorlardı.

Kuzey, istediği çeteye yada mafyaya katılabilirdi ama bu şansını kullanmıyordu. Nedeninden emin değildim, belki benim gibi bir gün özgür olmayı hedefliyordu.

Kafamı onun omzuna yaslayıp "Eh... en azından artık o soğuk ve iğrenç şakalarını yapamayacak." Dedi.

Kuzey kafasını salladı "Gerçekten... birde kendini komik sanıyordu, tam bir ucubeydi. Ölmesi çok iyi oldu." Dedi.

Burnumu çektim "Onu hiç özlemeyeceğim." Dedim, kafamı kaldırıp hala üstümüzü ıslatan gri bulutlara baktım "Yinede bu gün yağmur yağdığı için mutluyum... yani babamın cenazesinde."

****

Havluyla saçlarımı kurutarak alt salona doğru ilerledim. Pencereye çarpan yağmurun sesi sessiz salonda yankılanıyordu.

Kuzey abinin evinin kendine has hoş bir kokusu vardı. Her şeyi düzenli ve uyumluydu, her şeyden öncede rahattı. Evinin alt katını dövmeci dükkanı yapmıştı. Müşterileri sadece karanlık dünyadan değildi, ayrıca kendisi çete dövmeleri yapan sayılı kişilerdendi.

Çete dövmeleri için özel bir mürekkep gerekiyordu. Yeşil ışık altında dövmenin gerçekmi yoksa sahtemi olduğunu anlayabilirdiniz.

Kuzey, elinde iki kahve kupasıyla koltuğa otururken "Ağlamak istiyorsan ben buradayım." Dedi.

Gülümseyip kafamı iki yana salladım "Hayır... az önce banyoda o işi hallettim." Dedim.

"Ha... o seslerin sebebi buydu demek. Mastürbasyon yaptığını düşünmüştüm."

Havluyu elime alıp Kuzey'in yanına otururken bir kahkaha attım, bana uzattığı kupayı elime alıp acı kahveden bir yudum aldım.

"Savaş'ın nasıl öldürüldüğü hakkında bir bilgi aldın mı?"

Kuzey'in, bir belirsiz olmasına rağmen rahat yaşamasının sebeplerinden biride, her yerde gözü kulağı olduğu için, herkesin kirli çamaşırlarından haberdardı. Bir şey öğrenmek için her zaman ona gidilirdi.

Kuzey elindeki bardağa bakarken "Zaten tahmin ediyor olmalısın." Dedi.

Kaşlarımı çattım "Mafya?"

"Kesinlikle."

Mafya çetelerle zaten anlaşamazdı ama Sokak Köpekleriyle aralarında özel bir nefret bağı var gibiydi.

Yinede aralarında anlaşıp ciddi savaşların içine girmekten kaçınıyorlardı, yani bu güne kadar. Savaş'ı öldürmek açıkça anlaşmayı bozduklarının göstergesiydi.

"Mafyanın lideri öldü."

Kafamı kaldırıp şaşkınlıkla Kuzey'e baktım "Afedersin ne?"

"Yani daha doğrusu beyin ölümü gerçekleşti. Bu yüzden mafyanın yerine onun oğullarından biri geçti."

"Oğullarından mı? Bildiğim kadarıyla iki sene önceki felakette mafyanın bütün çocukları ölmüştü."

"Bu mafyanın öz oğlu değil. Son eşinin oğlu olduğunu söylüyorlar."

Kafamı salladım "Peki şu... ölüm emri yiyen çocuk?" Dedim.

"Şu Kayıp Çocukların başındaki çocuk mu? Mafyanın en küçük oğlunu daha önce bizzat gören olmamış bu yüzden, o çocuğun gerçekten mafyanın oğlu olup olmadığı hakkında kesin bir sonuç yok-"

"Ama oğlu değil mi?"

"Kesinlikle öyle. Herneyse ölüm emri yemiş biri için fazla rahat hareket ediyor öyle değil mi? Belkide üvey abisi ile iyi geçiniyordur."

Kaşlarım çatıldı. O gece Barlas'ın takındığı rahat tavır aklıma geldi. Sandece serserinin teki olduğu için böyle davrandığını düşünmüştüm. Ama belkide bunun olacağını biliyordu. Hatta bunu abisiyle planlamıştı...

Elimdeki kupayı sıkıp "O gece onunla karşılaşmıştım. Bizim bölgemizde bu kadar rahat davranmasının nedeni bu olmalı. Savaş'ın öleceğini biliyordu." Dedim.

"Bunun için kesin bir kanıtımız yok, onu hemen suçlayamazsın. Ama yinede tedbirli olmakta fayda var."

Kupayı masaya bırakıp ellerimle yüzümü kapattım "Ah... onun çok seksi olduğunu düşündüğüme inanamıyorum." Dedim.

Kuzey tek kaşını kaldırdı "Ondan etkilendin mi?" Dedi.

"İlk gördüğümde sadece yakışıklı olduğunu düşünmüştüm ama onunda bana karşı bir şeyleri olduğunu fark edince aklıma tuhaf şeyler getirmeden edemedim!"

Kuzey güldü "Tamam kötü çocuğa aşık olmak bir klasiktir ama dikkat etsen iyi olur." Dedi.

"Ona aşık değil. Hoşlanmak ve aşık olmak arasında çok fark var." Dedim ayağa kalkıp "Hatta şimdi gidip Kayıp çocukların mekanında ona hesap sorucam."

"Vaay. Onunla görüşmek için bahane arıyor gibisin."

"Onunla görüşmek isteseydim görüşmek istediğimi söylerdim, bahaneler korkaklar ve üzgün kötü adamlar içindir."

"Peki ama gitmeden önce kahveni bitir."

"Sade kahveden nefret ederim."

"Bende mızmız orospu çocuklarından. Şimdi kahveni iç."

Koltuğa geri oturup surat asarak kahvemi içmeye devam ettim.

ÇETE [gay]Where stories live. Discover now