XXXV

19.2K 1.1K 1.2K
                                    

🎉🎉 Sınır koymuyorum ama lütfen her satır arasına bol bol yorum bırakın, beni inanılmaz mutlu ediyor yorumlarınızı okumak. Ve lütfen küçük yıldıza bir parmak atıp dolduralım.

📢Bölüm içerisinde +18 var

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

📢Bölüm içerisinde +18 var.  Keyifli okumalar dilerim.


XXXV


Aramızda zorlukla oluşan bağ sanki artık daha güçlüydü. Çocukluk arkadaşı, hatta belki aşkı olduğumuzu öğrendiğimizden beri. Gerçekliği hâlâ kesin olmasa bile durum böyle bir hale evrilmişti. Uzun süredir birlikteydik. Birlikte savaşmış, birlikte mücadele etmiştik ve çok geç de olsa aynı tarafta olduğumuzu idrak etmiştik. Belki de tüm bu zorluklardı bizi birbirimize kenetleyen.

Başlarda onu katıksız kötü olarak görüyordum. Körmüşüm, o zamanlar bile ona zarar vermeme rağmen yardımıma koştuğunu görememişim. Bazen geceleri başımı yastığa koyduğumda, beni nasıl affettiğini düşünürüm. O hiç umursamıyor olsa da vicdanım beni huzursuz ederdi. Sanırım korkuyordum, ona güvenmiyordum, kendimi korumak zorundaydım gibi bahanelerin arkasına sığınamam. Sebepleri ne olursa olsun onu silahla yaraladım, zarar verdim. 

Batan bir güneşin altında beraberdik ve ikimizin de birbirimizden başka kimsesi yoktu. Şu anki halimize bakınca ne kadar kimsesiz olduğumuz aşikardı. Ben böyle yaşamaya mecburdum ama Gökhan kendini bilerek yalnızlığa ve kimsesizliğe mahkûm etmişti. Kelimelere dökünce basit görünüyordu. Yalnızca bir çocuk için geleceğini karaya bulamıştı ama aslında bu, onun ne denli derin bir insan olduğunu gösteriyordu. Gökhan Tunalı göründüğünden, gösterdiğinden daha fazlaydı. Kelime oyunları ve yaptıklarıyla kalbini görünmez kılıyordu. Ama hiçbir sihirbaz sihrini sürekli kalamazdı. Hiçbir sihirbaz değer verdiği insanların gözlerini sihirle kör etmezdi: Ben onun kalbini görmüştüm.

Uzun kirpikleri usulca açıldığında karanlıkta simsiyah görünen koyu mavi gözleri gözlerimi buldu, sonra yüzünü yüzüme usulca yaklaştırıp beni öptü. Önce elmacık kemiğimi, oradan aşağıya inip dudağımın kenarını ve en son durak olarak dudaklarımı öptü. Kapanan gözlerimle birlikte derin bir iç çektim, kalbim birden hızla atmaya başladı ve bu yabancı, alışamadığım heyecan karşısında afalladım.

Duygular en çok davranışlarda gerçekçidir. En hakiki hisler bize hissettirilenlerdir; sözcüklere bulanmış samimiyetsiz sözler değil. Gözler bir yalana ev sahipliği yapamaz. Kelimeler çoğu zaman gerçekliği yansıtmaz. Bir insanın dokunuşu, öpüşü buz gibi de üşütebilir, yıllardır aradığınız huzuru da bulduğunuzu hissettirebilir. Aynı eylem, farklı iki uç duygu. Oysa öpmek, dokunmak sessiz bir şeydir fakat bir insanın kalbini görmenize sebep olabilir.

Papatyalar Karanlıkta Büyür Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin