50.Bölüm: GEÇMİŞİN KANLI SAHNELERİ

En başından başla
                                    

"Demek ünlü seri katilimiz, duygusuz robotumuz aşık oldu öyle mi?" derken fazlasıyla eğleniyordu.

"Ateş, söylediğime pişman etme amına koyayım. Şımarma! Hem bizim hayatımızda bir tane robot var, o da abin." Güldü, gülerken kafası arkaya doğru düştü gözleri kısıldı ve gamzesi belirginleşti.

"Benden uzak kalınca kıymetimi anlayacağını biliyordum." dedi şımarmaya devam ederken. Ağzımı oynatarak taklidimi yaptığımda çenemi tuttu, kendine çekti ve hemen ardından da ısırdı.

"Ben sana boşuna K9 demiyorum ki."

"Başka yerlerini de ısırırsam istediğini diyebilirsin." dedi kısılan sesiyle. Yükselmesi beni fazlasıyla keyiflendirirken alt dudağımı ısırdım.

"İstediğin her yeri," dedim ben de sesimi kısarken. Ensemden tutarak beni göğsüne çekti, bana sıkıca sarıldı. Başım, boynuna yaslanırken siyah gömleğinin kumaşına makyajımın bulaştığına emindim.

Gözlerim kendiliğinden kapanırken, nefes sesini dinledim. Göğsü belli bir ritimde şişip iniyor, eli yavaşça saçlarımı okşuyordu. "Vahşi kızım benim."

Benim saçlarıma babam dokunmuştu, vurmak için. Benim saçlarıma kaptan dokunmuştu, eğitmek için. Benim saçlarıma erkekler dokunmuştu, sevişmek için ama kimse sevmek için dokunmamıştı. Buna hiç de ihtiyacım olmamıştı, merhameti hiç aramamışım ama şimdi anlıyordum hiç tatmadığın bir duygunun eksikliğini hissedemezdin.

Bir tek ablam sevmişti, o da o elleriyle kendi sonunu yazmıştı.

"O kadar kırık, o kadar yalnızsın ki. Güçlü görüntünün ardında o kadar acılısın ki, o acıların hepsini saracağım." Sürekli aynı şeyi söylüyordu, benim bile göremediğim yaralarımı görüyordu.

"Bana bir şeyler için söz verme." dediğimde derin bir nefes aldı. Saçlarımı okşamaya devam etti.

"Vereceğim ve hepsini tutacağım. Ailen olacağım."

Kolları arasında o kadar rahattım ki, günler sonra onun teninde saatlerce uyumak istiyordum. Kokusu şimdiden mayıştırmıştı beni. Yumuşak dudakları alnıma dokundu, orda uzunca kaldı.

"Evimize gidelim mi?" diye sordu, uykumun geldiğini fark ettiğinde.

"Aşağıda bizimkilerle biraz duralım, sonra gideriz."

"Nasıl istersen." dedi ama ikimiz de kalkmak için hareketlenemedik. Göğsündeki elim, gömleğinin üstünden tenini yavaş yavaş okşuyordu.

Hep benim sevgiye ihtiyacım olduğunu söylüyordu ama onu sevdiğimi söylediğim ilk andan beri ayakları yere basmıyordu. O benim aksine bir aileyle büyümüş, sevginin nasıl bir şey olduğunu küçük yaşta hissetmişti. Ancak bir gün gelmişti, ailesini tek tek kaybetmişti. Ona en ağır gelen şey de annesini kaybetmekti. Nasıl öldüğünü bilmiyordum ama Ateş bu konuyu hiç açmıyor, hatta konuşmanın o yöne kaymasına da izin vermiyordu.

"Bana evlenme teklifi ettiğini duyunca Pusat kafayı yiyecek." dediğimde Ateş, odada o güzel sesini yankılatacak kadar yüksek şekilde güldü.

"Aklın fikrin Pusat'ı çıldırtmakta."

"Çok güzel çıldırıyor, kıskanç Shrek." Eğilip yanağıma uzun bir öpücük bıraktı.

"Neler yaptın ben yokken?"

"Bol bol cinayet işledim, aşırı güzel işkenceler uyguladım. Sen ne yaptın?"

ATEŞPARE (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin