Sırlar Sır Olarak Kalmalı

76 18 8
                                    

✳️

Kral Douglas, bir güzeller güzeli Phonie'ye bir de telaşlanan halka baktı. Ne olduğunu kavrayamamıştı. Yukarıdan düşen taşların yarattığı gürültüyü duyunca, başını yukarıya kaldırdı. Sesin geldiği noktaya baktığı anda üzerine gelen büyük avizeyi gördü. Bakışları tekrardan Phonie'ye dönerken korku ve endişe tüm bedenini sardı. O sırada da Phonie'nin endişe yüklü sesini duymaya çalışıyordu. Ancak genç kızın sesini uğuldayan kulaklarına ulaşan kalp atışları bastırmıştı. Bu kısa an, saatler gibi gelmişti. Tekrardan nefes almaya başladığında da sesler kulağına hücum etmişti.

Saniyeler zamana yayılırken Phonie şok içinde kalan kralı ittirmesiyle avizenin yere düşüp toz haline gelmesi bir oldu. Gözler korku ve şaşkınlığa bürünmüştü. Kimse böyle bir şey beklemiyordu. Kral ve oradaki tüm büyücülerde dahil.

Güzeller güzeli Phonie, merakla kurtardığı krala döndü.

"Kralım, neden sihrinizi kullanmadınız?" Normalde bir kral bu avizeyi küçük bir hareketle yok edebilirdi ama genç kral sadece olduğu yerde kalmıştı. Phonie, bunun nedenini anlamaya çalışırken kalabalığın uğultusu daha çok arttı. Müzik kesildi. Dans zaten tamamen durmuştu. Ortada sadece şok içinde kalan kral ve sorduğu sorunun cevabını bekleyen Phonie kalmıştı.

"B-be-ben..." dedi kral. Titreyen parmaklarını durdurmak için ellerini birbirine kenetledi. "Ben sadece panik yaptım." Gözleri yalan ışığı ile parladı. Bunu sadece goblinler görebilirdi. Çünkü yalan diyarı goblinlere aitti.

Tabii ki herkesin gözü krala dönükken goblinlerin gözü de krala dönüktü. Kraldan parlayan yalan ışığını görmeleri kaçınılmaz oldu. Bunu fırsat bilen bir goblin ortaya atıldı.

"Kralım, gözünüz parlıyor. Bize yalan söylüyor olabilir misiniz?"

Genç kral yutkunarak kalabalığa baktı. Sırlar sır olarak kalmalıydı. Peki o zaman bu sır neden sır olarak kalmıyordu?

"Ben yalan söylemiyorum..."

Yüce büyücüler endişe adımlarıyla kralın yanına yaklaşmaktayken Kral Douglas elini kaldırdı. O elini kaldırınca diğerleri olduğu yerde durdu. Douglas ayağa kalkarken halkın fısıltıları daha çok arttı. Herkes kraldan bir cevap bekliyordu.

"O zaman bize bir sihir yapın kralım." dedi perilerden biri. Douglas duyduğu peri sesi ile gözleri irileşti ve birkaç adım tahtta doğru sendeledi. Bunu yıllarca saklamıştı ama şimdi, şimdi sırrı açığa çıkacaktı. O zaman halk ne düşünecekti? Sihri olmayan bir kral ne kadar ayakta kalabilirdi? Halk ona isyan edecekti. Taht sahipsiz kalacaktı. O zaman babasının emanetini nasıl koruyacaktı? Böyle olmamalıydı. Olamazdı.

"B-ben..." Bir kraldı ama kekelemekten başka işe yaramıyordu.

"Kralım gücünüzü gösterin." dedi yüce büyücülerden biri. Başka bir yüce büyücü atıldı.

"Kralım şu sefil periler kendilerine bakmadan sizi küçümsüyor. Onlara ders vermelisiniz." Bir başka büyücü başka şeyler fısıldadı. Öbürküler başka şeyler söyledi. Ancak son noktayı Phonie koydu. Kralın gözlerinin içine bir Tanrıça edasıyla baktı.

"Kralım, siz iyi misiniz?" Douglas büyük bir çaresizlikle genç kızın gözlerine karşılık verdi ve başını olumsuz anlamda sallayarak hüsranını gösterdi. Phonie birkaç adım atıp krala yaklaşmak istedi ama Douglas o adım atar atmaz kendini daha çok kalabalıktan uzaklaştırdı. İşte o anda bazı şeyler anlaşıldı. Kral tüm sihir halkından kaçıyordu.

"Kralım, neden kaçıyorsunuz? Burada sizden bir cevap bekliyoruz." dedi Phonie ısrarla. Başka bir yüce büyücü bir şeyin daha farkına vardı.

"Kral bunca zaman bize hiç sihirli güçlerini göstermedi. Hep sakladı. O zaman anlayışla karşıladık ama şimdi... Hem bizden kaçıyor hem de güçlerini göstermiyor."

"Bize gücünüzü gösterin!" Halk uyumla tezahüratlara başlarken kral büyük bir baskının altında ezildiğini hissetti. Adım adım yaklaşan halk kralı yutacak bir kâbusa dönüşmüştü. Neden bu kadar ısrar vardı ki? Neden bu kadar cevap bulma arzusu vardı? Halk böyleydi. İstediklerini verdiğin an süt dökmüş kediye dönüyorlardı, ama istediklerini vermediğin an seni yutacak bir kâbusa dönüşüyorlardı. Yaptıkları baskılarsa bedenle birlikte ruhu da derin bir ezikliğin içine hapsediyordu.

Kral üzerine gelen korkunç suratlardan sıyrılmaya çalışırken en sonunda baskının ağırlığına dayamadı. Acı dolu sesiyle haykırdı.

"Yapamam!" Halk bu kelimeyi duyunca sustu. Krala bakan bakışların her birinde hayal kırıklığı dolup taştı. "Yapamam," diye devam etti Kral. "çünkü gücüm yok! Denedim ama yok! İçimdeki sihir doğduğum andan beri yok! Benden uzak durun!" diye haykırdı. Ancak halk hem yalanından hem de güçsüz bir kralın üzerinde barındırdığı o eziklikten faydalanarak krala saldırmaya başladılar. Sözlü ağır laflarla birlikte sihirler konuştu. Periler, yüce büyücüler, orada bulunan herkes birbirine girdi ve büyük bir kaos hiç bitmeyecek bir şekilde başladı.

✳️

Kayıp Güç: Kardeş Efsanesi (Tamamlandı)Where stories live. Discover now