"yeter bu kadar, geriye kalanları ben yapayım."

"yeterli bu kadar zaten, hadi içeri geçelim." çocuk taehyung'a bakmış ve ikisi teker teker sepetleri evin içinde ki odunlar için ayrılan küçük odaya götürmüşlerdi.
jungkook doğrulup beli ile boynunu kütletmiş ve esmere bakmıştı. taehyung ise çocuğun değişen yüz ifadelerini izlemiş ve tebessüm etmişti. jungkook kahvaltı konusunu açacakken çalan kapıyla dudaklarını kapatmış ve başını kapıya çevirmişti. gözleri tekrar esmeri bulduğunda kasları hafif çatılmıştı.

"arkadaşların bu kadar erken gelebilirler mi?" taehyung başını iki yana sallarken jungkook başını sallamış ve kapıya ilerlemişti. kimin geldiğini bilmiyordu, zaten çocuğun evine çok gelen olmazdı.
taehyung ise çocuğun iki metre arkasındayken açılan kapıda bir hafif yaşlı bir adam gözükmüştü. jungkook'u gördüğü anda gözleri kırışacak şekilde gülmüştü.

"jungkook oğlum, nasılsın? gelmiyorsun yanıma uzun zamandır."
çocuk gülmüş ve esmerin kulaklarını kutsarken taehyung kaşları çatık ikisine bakıyordu.

"ah, biraz işlerim vardı şu sıralar. bana süt mü getirdin hm?"

"tabiki getirdim, sütü çok seversin sen. bende şehre iniyordum, bir uğrayıp bırakayım dedim."

"çok teşekkür ederim amcacım." adamın uzattığı şişeyi alan çocuk yanına bırakmış ve adamın gözleri esmere dikilirken jungkook boğazını temizlemiş, vedalaşarak kapatmıştı kapıyı.
süt şişesini sallayıp kıkırdadı jungkook.

"krep yapabiliriz!" çocuğun gülümsemesi taehyung'a bulaşırken beraber mutfak kısmına geçmişlerdi.
ısrarla sandalyeye oturtulmuş taehyung yanağını eline yaslamış ve beyaz tenli çocuğu izlemeye başlamıştı. kollarına kadar sıyırdığı üstünden belli olan beyaz teni parlarken taehyung'un izniyle jazz albümünü açmış ve hafif hafif mırıldanıyordu.

"bugün gitmeden son kez pansumanını yapayım, geçe kalmasın. uzun sürer belki işlerin."

"hep sen yapmayacak mısın?"

"efendim?" anlamadığı için arkasını dönen jungkook kaşlarını kaldırmıştı. taehyung başını iki yana sallamış ve gülmüştü. sıralı güzel dişleri gözler önüne serilince jungkook'un dikkati dudaklarına inmişti, kendi isteği dışında.

"yapalım diyorum." jungkook bakışlarını gözlerine çıkarmış ve başını sallamıştı.

"yaparız tabiki."

°

"senle ilgilenenler ne der bilmiyorum ama duşa girerken yine beline bir şey sar ve ani hareketlerine dikkat et. odun kırmak için ısrarcı olma." jungkook gülerken esmer bedenin üzerinde ki yarayı kapatmış ve bandajlamıştı. eldivenleri çıkarırken taehyung'la göz teması kurmuştu.

"teşekkür ederim jungkook." aşağıdan gelen gün içinde ki ikinci zil sesiyle ikili tekrar birbirlerine baktı.

"bu seferki kim?" jungkook 'bilmiyorum' anlamında omuz silkti ve eline dezenfektan sıkıp arkasında ki taehyung ile aşağı indi.

"arkadaşların olabilir mi?",

taehyung içinden  'umarım değillerdir.' diye geçirirken tekrar çalan zile karşılık beyaz çocuk uzanmış ve kapıyı açmıştı. karşısında beş tane adam dikilirken taehyung içinden bir siktir çekmiş ve jungkook'un omzuna dokunmuştu.
omzu eliyle kavrayıp bırakırken beyaz çocuk hafifçe geri çekilmişti.

"ayaktasın lan. yataktan kalkamadığını düşünüyordum." içlerinden sarı saçlı olan konuşup karşılarında duran taehyung'a sarılmıştı. jungkook kapıyı tamamen açarken hepsine göz gezdirip taehyung'a bakmıştı.

"hadi al eşyalarını gidelim." siyah saçlı beyaz tenli olan adam jungkook'a bakarak konuştuğunda jungkook gerilmişti.

"taehyung..." başını güzel çocuğa çeviren esmer adam tebessüm etmişti. "eşyalarını getireyim, bekle istersen." adamın onaylamasıyla çocuk onaylamış ve hızlıca arkasını dönerek yukarı çıkmıştı. taehyung'un telefonunu cüzdanını ve silahını alırken elinde gerçek bir silah tutmanın farkındalığıyla silkelendi ve aşağı indi. kalıplı, esmer adama uzattı elindekileri, adam ise aldığı eşyalarını sarı saçlı çocuğa uzatmış ve tamamen jeon'a dönmüştü.

"tekrar gelmek istiyorum, gelebilirim değil mi?"
şaşıran çocuk başını sallamış ve gülümsemişti.
"tabiki taehyung, istediğin zaman gelebilirsin." esmer bedenin hafif atılmasıyla sarılan bedenler birbirlerinin boş kalbini doldurmuştu.

"kendine çok dikkat et." taehyung'un baş sallayıp onaylaması ile zar zor ayrılmış ve el sallayarak kapıyı kapatan çocuğa bakmıştı. arkadaşlarının yanında ilerlerken tekrar arkasını dönüp eve baktı.

sık sık geleceği yerdi burası.
şu saatten sonra güzel oğlanını görmeden yapamazdı.

Unknown Case'tkWhere stories live. Discover now