zhongli çıkmak için toparlanan arkadaşıyla konuşup gülen kıza ve yanında bıkkın tavrıyla dikilen tartaglia'ya döndü. kızdan haz etmiyordu işte, neden yine de yanında tutmak için kendini yırtıyordu? sıkıntıyla ofladı ve bir şey belli etmeden yanlarına gitti. "zhongli." onlara yer tutan oğlana elini uzattığında oğlan beklemeden elini tutup sıktı.

"tanışıyoruz aslında. aslında aynı sınıftayız, son derse girmedim sadece. kadın çok bayıyor." zhongli oğlanın gerçekten bayılmış olduğunu fark edebiliyordu çünkü baygın gözlerle bakıyordu. hâline istemsizce güldü.

"neden gidiyorsun? bizimle de oynasaydın." ganyu daha önce onunla birkaç cümle eden ve yediği şekerden uzatan bu çocuğu hatırlıyordu. bu yüzden saklandığı zhongli'nin arkasından çıkıp konuştu.

"şu siktiğimin dönem ödevi için buluşacakmışız. neredeyse tüm gruplar bitirmiş. kız başımın etini yiyor." zhongli oğlan her an gözüne daha da perişan görünüyorken bu sefer sesli güldü. "hiç komik değil. hayatım kaydı, şaftım kaydı bu okulda. iyi değilim." cümleleri sadece daha fazla gülmesine sebep olmuştu. elini özür diler gibi havaya kaldırdığında ganyu da hafif hafif kıkırdıyordu. bu çocuk gerçekten çok sempatikti.

"aslına benim elimde hazır metinler var, eşim beni terk edip başka gruba geçince elimde patladılar." zhongli boğazını temizleyerek ciddileşti. belki de gruplarına katılabilirdi? gerçekten çok önemli olmasa uğraşmazdı aslında ama mecburdu. "kıza söylesene, kabul ederse akşam grup kurarız."

"harika," oğlan anında ışıldayan yüzüyle omzuna vurdu. "en zor kısmı oydu zaten. kabul etmese bile kızı postalayıp seninle o ödevi yapacağım. hahaha.." işi kolay yoldan halledecek olmanın verdiği gazla kötü kötü gülerken herkesin garipseyerek ona baktığını fark edince sustu. "gideyim ben."

tartaglia'nın elini bir türlü bırakmayan kız kafasını sallayarak "bence de," dediğinde sandalyenin üstünde duran eşyalarını aldı. oğlanın zhongli'ye attığı son bir kaçamak bakışın ardından çıkmasıyla ganyu ne yapması gerektiğini hatırladı ve kıza dönerek "benimle bir tur oynar mısın?" dedi en masum yüzüyle.

"oynarım tabii." kız gülüşünün ardından dişlerini sıkıyordu. bunun zhongli'nin işi olduğunu bilerek oğlana ters ters baktı. kollarını göğsünde bağlamış dikilen zhongli onun yapmacık gülüşüne aynı şekilde cevap verip görüşürüz der gibi elini sallamıştı. "biz de masa tenisi mi oynasak bu sırada?"

tartaglia ortamda neler döndüğünü anlamıştı ve gülmemek için dudaklarını dişliyordu. oysa daha biraz önce zhongli'yi yarı yolda bıraktığı düşüncesi yüzünden keyfi kaçmıştı. oğlan şimdi başka biriyle oturup.. ah, devamını düşünmeyecekti. aynılarını yaşamazlardı sonuçta. sessizce eğdiği kafasını salladı.

zhongli yürürken dönüp kızlardan iyice uzaklaştıklarını teyit ettikten sonra "ganyu bilardo bilmiyor," dedi keyifle. "onların bir turu bayaaa uzun sürer gibi." tartaglia da dayanamayıp güldüğünde zhongli iyice rahatlamıştı artık. demek yanılmamıştı, kız gerçekten tartaglia'yı bunaltıyordu.

"bilirsin, arkadaşların olmasına edecek bir lafım yok, olamaz da. ama kız biraz.. tuhaf." yüzünü buruşturarak eğilip iki raket aldı. tartaglia'nın buna verecek bir cevabı yoktu. sürekli çok iyi görünme çabasında olduğundan daha önce kimsenin arkasından konuşmamıştı. "her saniye sana yapışmak istiyor ve sen aranıza mesafe koyamıyorsun. oysa rahatsız olduğunu görebiliyorum." devamını getirmek istedi ama bu kadarına hakkı yoktu, yapmayacaktı. ayrıca seni arkadaş olarak düşünmediği de çok açık.

"iyi biri aslında." tartaglia oğlanın ona uzattığı raketi alırken mırıldanmıştı. kısa zamanda onu bu kadar iyi anlayabilmesine şaşırıyordu ama yine de kızın çevresinden uzaklaşmasını istiyor değildi. "sen yokken sürekli bana yardımcı oldu."

"iyi öyleyse." bunları duyduktan sonra elinden bir şey gelmezdi. anlaşılan kenara çekilip neler olacağını izlemekten başka çaresi yoktu. raketini sabırsızca elinde salladı ve ortamdaki modu düşürmemek için çabaladı. "ben seni tokatladıktan sonra yanlarına gideriz."

"hohhooo.." tartaglia gözlerini sonuna kadar açtı ve kafasını hakarete uğramış gibi geriye çekti. "şu an seni tokatlamam için kışkırtıyorsun beni."

"hohhoo.." diye onu taklit ederek kafasını geriye çekti zhongli. "sen de şu an kışkırtıyorsun beni. bu.. garip hareketle?"

tartaglia kafasını kahkahası eşliğinde geriye attığında zhongli aptal aptal sırıtarak onu izliyordu. araları düzeliyordu ha? aklına ganyu'nun zorlanıyor olabileceği düşüncesi geldiğinde çaktırmadan dönüp onlara baktı.

ganyu ıstakayı düzgün tutmaya çalışarak masaya eğilmişti, kız da duruşunu düzeltmek için arkasında dikiliyordu. iyi anlaşıyor gibilerdi, kızın sürekli sıkıntıyla dönüp onlara bakması dışında. göz göze geldiklerinde ifadesiz yüzüne rağmen tek gözünü parmağıyla aşağı çekerek dilini çıkardı.

tartaglia'ya karışmayacak olması kızdan hoşlanacağı anlamına gelmiyordu. kız orta parmağıyla karşılık verince dilini yanaklarında gezdirerek sinirle güldü ve kafasını gülmeyi yavaş yavaş kesen tartaglia'ya çevirdi. demek boşluğu doldurmak için ona ihtiyacı vardı, en azından şarkı sözleri böyleydi.

stammer | zhongchiWhere stories live. Discover now