MiMi "İyi Kızlar Ölür"

26. MiMi "İyi Kızlar Ölür" ☠️

   "Senin bana anlattıkların kadardı hayatın, ben ise anlatamadıklarım kadarım..."

    Elimdeki sandviçe bakarken aklımdan geçen onlarca şeyi defetmeye çalıştım. Başaramadığım her halimden belliydi ama çabalıyordum kendimce. Bazen saatlerce bazen günlerce. Kafamdaki fikirler yüzünden zehirleniyormuş gibiydim belki de. Kendi kendimi  öldürüyordum.

   "Ne düşünüyorsun?" diyen Asır ile kafamı kaldırıp yüzüne baktım. Abi, demek istemiyorum ama benden çokça büyüktü. Bir de askerdi değil mi? Laflarıma dikkat etmeliydim sanki. Eskisi gibi sataşamazdım.

  "Her şeyin nasıl bu kadar karmaşık olduğunu." dediğimde gülerek iç çekti. 

   "Şu an pek de karışık değil aslında." dediğinde kaşlarımı çatarak yüzüne baktım.

  "Ölüyordum, ölüyorduk. Sinop'ta mahsur kaldık ve Ruslar tarafından dayak yedik." diyerek sinirle konuştuğumda elini omzuma koydu.

  "Senin için zor olmalı." dedi ve dalga geçen bakışlarını yine yüzümde gezdirdi. Demek ki günlük hayatında pek de rol yapmıyordu. O böyle gıcık biriydi.

  "Beni sinir etmek için böyle  yapıyorsun." dediğimde daha da güldü.

  "Bir keresinden bir kız tarafından tokatlandım. Onu bir casus sanmıştım ama o benim üstümmüş. Sokağın köşesine çekip dövdü." diyerek ormanın uçsuz bucaksız yoluna baktığında dilimi dudaklarımın üzerinde gezdirdim. 

  "Bu kız, şimdi ne yapıyor?" dediğimde kafasını hafifçe salladı.

  "Bizi dinliyordur. Değil mi kaptan?" diyerek elini yakasındaki ufak çıkıntıya vurdu ve gülerek bana baktı. Telaşla yakasına baktım. Bizi mi dinliyor? Yakasındaki siyah şeye baktığımı fark ederek gülerek yüzünü başka tarafa çevirdi.

  "Dalga geçme!" dedim öfkeyle.

  "Şu anda bizi dinleyemezler. Yerimiz tespit edilir." dediğinde gözlerimi devirip yüzümü çevirdim. Gerçekten gıcık bir insandı.

  "Çete lideri." dedi birden bire. 

  "Ne?"  dedim kaşlarımı çatarak. Az önce suratsız adamın dediği de buydu.

  "Çete lideri oldu. Zamanında çok yalnızmış. İletişim kuramadığı için arkadaşlık da kuramamış. Dışlandığını ya da kendisinin kusurlu olduğunu sanmış ama tanısan..." dedi tek dudağı yukarı doğru kıvrılarak "...dünyanın en sayko insanı." dedikten sonra gözlerini kapatıp başını sağa sola salladı. "Deli ama akıllı, cesur ama korkak...mükemmel bir şey." 

  Gözlerindeki o garip ifade dikkatimi çektiğinde kaşlarımı çattım. 

  "Ondan hoşlanıyorsun." dediğimde güçlü ve seri adımları bir anda yavaşladı.

  "Hayır hayır, o iş bitti gitti." dedi hızla bana dönerek. "Bir laf vardır bilirsin; bir kızı bin kişi ister, bir kişi alır." diyerek elindeki silahını döndürdü. "Onu da bir kişi aldı." 

  Sandviçe bakıp derin bir iç çektim. Demek ki onu seven çokça kişi olmuştu.

  "Çok mu güzeldi?" dedim yanağımı içten içe ısırarak. Ben de güzel olmak isterdim. Çok da çirkin değildim ama güzel de değildim.

   "Olayı çok yanlış anlıyorsun. Bunu yaşına bağlıyorum evlat. " dedi sinirle. "Erkekler için güzellik kadınlar için pasta ile eş değer." diyerek kafasını salladı. "Pasta güzeldir, hoştur, tatlıdır falan ama Allah'ın her günü pasta yersen ölürsün." dedi kaşlarını kaldırarak. "Çünkü içindeki her şey tatlıdır. Meyveler, çikolatalar, soslar, pasta süsleri hepsi tatlı ama senin diğerlerine de ihtiyacın vardır. Bazen acı yemekler bazen sevmediğin yemekler yemek zorundasındır. Sevmediğin ya da beğenmediğin şeylere de ihtiyacın vardır çünkü." dediğinde başımı hafifçe geriye atıp gözlerine baktım.