Bölüm-4/Zafere Uzanan Adımlar

47 13 1
                                    

Merhaba(:

Çok fazla tarih atlaması var. Lütfen kafanız karışmasın olayları hızlı anlatmak istedim.

-----------------------------------------------------------

Tek başıma geldiğim yolları bu adamla tekrar yürüyor bilinmezliğin içinde sürükleniyordum.İlk geldiğim gece üzerinden Baybars'ın dediğine göre 2 hafta geçmişti. Oysa ki o gecenin soğukluğu, yalnızlığı, korkusu hâlâ içimde dün gibi canlı.

Baybars ile çok yakın iki arkadaş olmuştuk. Bana bildiği birçok şeyden bahsetmiş ait olduğumuz dünya hakkında bilgiler vermişti. Hergün beyin egzersizleri yapıyordum. O da ilk geldiğinde benim gibiymiş biliyor musunuz? Gerçi hafızasının gelmesi yıllar sürmüş ama ben daha hızlı bunu başaracağıma inanıyorum. Yani umuyorum diyelim.

Haftalardır aynı yöne doğru yürüyor ardımızda iz bırakmak için ağaçların üzerine -onlara zarar vermeyecek şekilde- işaretler bırakıyorduk. Bu bazen yediğimiz zavallı hayvanların kemikleri bazen de koyu,kalın sarmaşıklar oluyordu. Baybars onları ağacın kalın gövdesine sararken bende etrafa göz gezdiriyor yiyecek yemiş, meyve, masum hayvan arıyordum. Bunu nerdeyse 10 ağaçta bir yapıyorduk. Bu bizi çok yavaşlatıyordu. Defalarca Baybars'a bunu daha uzun aralıklarla yapmayı teklif ettim. Dediğine göre geri dönmemiz aylar alacağından bir çoğu doğa olayları ile kaybolacakmış. Ne kadar çok belirteç o kadar iyiymiş. Bense daha farklı düşünüyordum. Geri gelmemize gerek kalmayacaktı. Bunu bir şekilde hissediyordum.

Hergün birbirinin aynısı olan yolları yürümekten sıkılmıştım. Ağaçlar birbirinin aynısı, çiçekler solmakla solmamak arasında kalmış gibiydiler. Hiçbir çiçek yuva daki gibi canlı, güzel kokulu değildi. Orayı özlüyordum. Benden daha çok özleyen birisi de vardı tabii. Ben bütün bunları yorgunluktan ölmüş bedenimi soğuk toprağa bırakmış düşünürken yanıma oturan Baybars ile irkildim. Düşüncelere dalıp gitmiştim.

Baybars:
-Ne o? Ne düşünüyorsun bu kadar derin. Karşında canavar varmış gibi korktun!

-Özür dilerim, sadece dalmışım. Neler olduğunu ve ne kadar az yol aldığımızı düşünüyordum.

Baybars:
-Dediğim gibi Alçin daha yolun başındayız. Daha çok yorulacaksın. Daha çok korkacaksın. Yeri gelecek pes edeceksin.

Samimi bir gülümseme ile bana umutla baktı.

Baybars:
-Fakat beni bu yaşlı halimle buraya kadar sürüklediğin için o büyük dağa kadar gitmek zorundasın küçük hanım.

-Ondan sonrası peki? Ya bahsettiğin o hayvanlar bize birşey yaparsa?

Baybars:
-"Burda ölmeni orda ölmenden ne farklı kılıyor." derken hayvanları kastetmiyor muydun?

Haklıydı. Onu ben zorlamıştım. Kafam çok karışıktı. Korkmak sıradan bir histi benim için.

-Biliyorum... Devam edelim hadi gece olmadan daha güvenli bir yer bulmalıyız.

Ayağa kalkıp elimi ona uzattım. Kendime doğru çekip kalkmasına yardımcı oldum. Kısa sürede toplanmış tekrar yola koyulmuştuk.

Zihnim eskisi kadar boş değildi artık onlarca anım vardı ama hiçbiri bana kim olduğumu anımsatmıyordu.

Aradan ne kadar geçti ben bilmiyorum fakat o biliyor kulübede ki kabuklar gibi yeni kabuklar alıyor hergün yeni şeyler yazıyordu. Ona göre yollarda geçirdiğimiz süre 94 gün bana sorarsanız asırlar oldu.

Hergün aynı ama bazı şeyler çok farklı mesela düşündüğüm kadar huysuz birisi değil. Oldukça eğlenceli bana burdaki anılarını anlatıyor sürekli. Nasıl bir kurttan kaçtığını. Avladığı kocaman domuzun ona kaç ay yettiğini. Az kalsın bir ayı tarafından nasıl öldürüleceğini. Onu ısıran yılan yüzünden günlerce nasıl halsiz kalıp hiçbir şey yapamadığını.Kendisine göre şanslı biriymiş yılan daha zehirli olsa şuan eski bir iskelet olurmuş falan filan. O bunları anlatırken çoğu zaman onu dikkatle dinliyordum fakat zihnim hep başka bir yere gidiyor beni başka bir evrene götürüyordu.

BİLİNÇALTIWhere stories live. Discover now