11

8K 546 119
                                    

Akan burnumu silerken çalınan kapı ile birlikte kaşlarımı çatıp, korka korka ilerlemeye başladım. Halit gelecek olsa eğer kapıyı çalmazdı. Ekin de bana herhangi bir şey göndereceğini söylemediğine göre şüpheli bir insan ile karşı karşıya olmalıydım.

Tamam şaka, muhtemelen gelen karşı komşu idi. Kadın evde genellikle tek olduğumu bildiği için elinden geldiğince yemek gönderiyordu. Gerçi bir kaç haftadır sesi soluğu çıkmıyordu, muhtemelen çocuğunun yanına gitmişti ama ben evden çıkmadığım için geldiğini görmemiş olabilirdim.

Düşüncelere dalmış bir biçimde yavaş adımlarla ilerlerken, ısrarla çalmaya başlayan kapı ile yerimde zıplayıp hızla ilerledim.

"Pardon, çok beklettim!" diyerek kapıyı araladığım an karşımda gördüğüm beden ile yerimde donakalmıştım.

Benden iki kafa boyu uzun, takım elbisesi üzerine tam yapışmış ve çatılı kaşları ile zile basan adama şok olmuş bir biçimde bakıyordum. Açılan kapıyla birlikte keskin bakışları bana dönmüş ve elini zilden çekerek anında saçlarıma atmıştı.

Benim evimin önünde duran ve saçımı okşayan kişi ise sadece fotoğraflarını gördüğüm babacığımdan başkası değildi.

"S-sen ne?"

Şaşkınlıktan dolayı cümlenin devamını getiremezken titreyen bacaklarımla, bana az önceki keskin bakışlarının aksine, şefkatle bakan adamın yüzüne bakıyordum. Şaşkın halim onu eğlendirmiş olacak ki dolgun koyu renkli dudakları gerilmiş ve yüzüne tatlı bir gülümseme oturmuştu.

"Evet bebeğim ben ne?" Diyerek kalın kaşlarından birini kaldırarak bana yaklaşıp, bir elini cebine atarak temiz bir peçete çıkardıktan sonra nazikçe burnumu sildi.

Hassiktir burnumu sildi!

Koskoca adamın önünde sümüğümün akmış olmasının utancı ile kızaran yüzümü gizlemek adına başımı eğip, geri çekilerek eve geçmesi için yer açmıştım.

"Ş-sey i-istersen g-g-gel" dememle sessiz tutmaya çalıştığı kıkırtısını duyarak daha da kızaran yüzümü ellerimin arasına gömdüm.

Resmen ilk yüz yüze tanışmamız rezillikle sonuçlanıyordu. İşin komik yanı ise internetten tanışmamız da ayrı bir rezillikti benim için.

"Utanma bebeğim" diyerek belimden beni tutarak kendine çeken adamın göğsüne ellerimi koyarak biraz mesafe bıraktım. Sarılırsam normalden büyük olan göğüslerimi hissedebilir korkusuyla temkinli hareket ediyordum.

Gerçi ne zamana kadar saklayabilirdim onu da bilemiyorum ya.

"E-elimde d-değil" derken yüzümü yüzüne çevirmiş ve yakından incelemeye başlamıştım.

Simsiyah saçları alnından kaşlarına doğru dökülürken, kalın kaşları kalkmış bir biçimde duruyordu. Hafif kavisli burnu, biraz büyük olmasına rağmen yüzüne tam oturmuş ve onu daha da yakışıklı göstermişti. Koyu renkli dudakları ise bembeyaz dişlerini gösterecek biçimde gerilmiş ki bu da keskin yüzünü daha da sevecen, çocuksu bir hale sokmuştu.

"Yavaş yavaş alışırsın o zaman balım" demesiyle az önceki ve şimdiki sevgi sözcüklerinin bedenimin titremesine neden olduğunu fark etmiştim.

O esnada fark ettiğim diğer bir detay ise çenemin değmiş olduğu göğüsten gelen güçlü kalp atışları idi.

Yoksa o da mı benim gibi heyecanlanmıştı? Yok canım daha neler!

Derken yüzüme dokunan elin titrediğini görmemle yutkunup onun da bana karşı tatlı bir heyecanla dolu olduğunu fark etmiştim.

Yakın duruşumuzdan kaynaklı yüzümüze çarpan hızlı nefeslerimiz bile birbirimiz için ne kadar heyecanlı olduğumuzu belli ediyordu.

"Deva, bebeğim benimle gelir misin?" Diye ani bir şekilde sorduğu soru ile şaşkın şaşkın gözlerimi kırpıştırarak yüzüne bakım ve anlamadığımı belirttim.

"Ne?"

O ise yine çekinmeden, heyecandan akışını unuttuğum burnumu silmiş ve elini saçıma atıp, okşayarak konuşmaya devam etmişti.

"Ben yanına gelince hep birlikte olacaktık ya, artık geldiğime göre bu evde tek başına yaşamak yerine benimle gelmen daha güzel olmaz mı?" diye nazikçe sorduğunda ona hayır demenin mümkün olmadığını bilerek kafamı sallamıştım ki aklıma gelen gerçekle hemen vazgeçip, bahanelerimi sıralamaya başladım.

"A-ama a-arkadaşıma haber v-vermem gerek, şimdi b-böyle bir anda g-gitmek olmaz" dediğimde gülüşünü bozmadan alnımı öptü.

Bense kafamda gerçekleri öğrenince beni nasıl kovacağının hayalini kurarak kendimi bu büyüye kapılmaktan korumaya çalışıyordum.

"Yavrum, arkadaşın seni çok merak etseydi zaten evde olurdu. Sen sadece benimle gel başka da bir şey düşünme" dediğinde artık bahane üretmeyeceğimi anlayarak kafamı sallayıp, dikkatli bir biçimde kendimi göğsüne gömdüm.

"H-hemen şimdi mi?" Dememle kafasını sallamış ve saçlarımı öperek karşılık vermişti.

"Hemen şimdi, hatta bak üşüdün bile daha fazla oyalanmanın alemi yok" diyerek geri çekilip, ceketini çıkardı ve üzerime sarıp eğildi. Büyük elleriyle ayakkabılarımı ayağıma geçirip, benim daha kendime gelmemi beklemeden sıkıca tuttuğu elimden sürüklemeye başladı.

Bense onun peşinden nasıl bir maceraya gittiğimi bilmeyerek ilerliyordum.

Sonunda dediğinizi duyar gibiyim snsakxa.

DADDY AVCISI / TEXTING / MPREG / (Bxİ)Where stories live. Discover now