Ben bu zamana kadar hep kendime güvendim ve bu kadar şeyin üstüne kendime güvenerek geldim. Şimdi, sahip çıkmayı bildiğim sinirimden mi korkup vazgeçeçektim eğer o kadar asker bana güvendiyse ben daha neyden korkuyordum ki? İşin içinde kadın ve çocuk varken ben neyden korkak gibi kaçıyordum. Düşün Saynur birçok çocuk annesine kavuşacak. Meriç'ler zaten yanında olacak sen bu adama güvenip yıllarca sevmemiş miydin neden şimdi güvenme ki?

Kendi içimde tartıştığım şeylere son verip kararsız baktığım gözlere bu sefer kendinden emin bir şekilde bakıyordum. Yüzündeki gülümsemeyi fark ettiğimde gülümsedim. Bende Saynur'sam bu kadar insanın güvenini kırmazdım. Sessizce kafa salladım "İşlerimi bir an önce halletmeye bakacağım siz bana haber verirsiniz." dememle gülümseyerek yerinden kalktı "Bir an reddeceksin sandım." Asya kendinden emin bir şekilde sırıttı "Hadi ama işin içinde kadınlar ve çocuklar vardı Saynur her türlü kabul ederdi." ona sadece yan yan bakmakla yetindim. Asya'nın başına gelenler yüzünden kendimi çocukları ve kadınları savunmaya adamıştım hiçbir kadın bunu hak etmezdi. Asya Meriç'i yol ederken bende kafamdaki çemberi çıkarıp koltuğa tam uzandım. Rahat bir pozisyon alıp kendimi uykuya bıraktım.

~1 Hafta sonra~
Derin bir nefes alıp Meriç'lerin yanına doğru adımladım. Beni görmeleri ile yerlerinden kalktılar Meriç yanıma gelip "Hazır mısınız Sare Hanım?" İmalı sorduğu şeye gülümseyip "Hazırım Meriç Bey." aynı onun gibi imalı bir şekilde cevap verdim. Kendi halimizde gülerken albayın gelmesiyle hazır ola durduk. "Rahat olun çocuklar. Hazırlıklar tamam mı?" Mahir abi "Hazır komutanım sadece bu ses dinleme cihazını Sare'ye takmamız gerekiyor." elindeki cihazı sallayıp önüme geldi belli olmayacak şekilde bana taktı Meriç'in yanına geçip albaya bakmaya başladı.

Operasyon için ismim Sare olmuştu ve alışmam için iki gündür Sare diye sesleniyordu herkes. Albay "Her şey hazır sanırım Allah yar ve yardımcınız olsun size güveniyoruz." güveniyoruz kısmını gözümün içine bakarak söylemişti. İnsaAllah güveninizi kırmam.

Hepimiz askeri araca geçtiğimizde ben öndeki tekli koltuğa oturdum. Planı birkez daha gözden geçirdik. Mahir abi arkadan bari "Sakın heyecan yapma bacım onun dışında her şey elimizin altında olacak." demesiyle gülümsedim "Mesleğim sayesinde heyecanıma sahip çıkabiliyorum abi ama sinirime nasıl sahip çıkacağım emin değilim." kendi aramızda gülerken Meriç "O konu da profesyonel olduğunu düşünüyorum." başımı ona çevirdim, arabayı o sürüyordu. Ona bakmamla o da bana baktı. Tekrar yola dönerken bir süre bakarak düşündüm başımı yola çevirip "Son zamanlarda hastane çok gergin sinirlerim baya yıprandı birisine patlayacağım ama insaAllah operasyondan sonra patlarım." aklıma gelen şeyler ile nefesimi dışarı bıraktım düşününce bile sinirleniyordum. Ferhat merakla "Hayırdır ne oluyor ki?" diye sormasıyla elimi havada salladım "Ne olmuyor ki desen daha mantıklı olurdu hasta yakınları baştan sona bir bela zaten." dememle bu sefer Melih sordu "Hiç şiddet gördün mü yani geçenki olayı saymazsak?" Elimi tekrardan hava da 'çok' manasında salladım. "Geçenki olay kumsaldaki bir kum tanesi diyebilirim 2 kere ölümden döndüm, vücudumda yara izleri hâlâ duruyor bunlar yetmezmiş gibi psikolojik şiddet de bunların tuzu biberi oluyor diyebilirim." Hepsi şaşkınlıkla beni dinledi "Eeee boşuna dememişler her mesleğin ayrı bir zorluğu var diye. Bizimki de bu ama şimdi Allah var baya dua alıyorum." Son kısmı gülerek söyledim. Meriç "Bir dakika bir dakika 2 kere ölümden mi döndün?" Çok normalmiş gibi kafa salladım. Fatih abi "Eğer özel değilse anlatsana veya sorun olmazsa." Arkama yaslanıp anlatmaya başladım nede olsa yol uzundu "Bundan yıllar önce ne kadar oldu hatırlamıyorum bir tane hastayı kaybettik ama bu beklendik bir durumdu çünkü kadında ileri dereci bir tümör vardı ameliyata alınsa da kurtulamadı sonra işte bu kadının kocası deliye dönmüş bir şekilde o zamanki hocama bağırmaya başladı bende adamı uyardım burasının bir hastane olduğunu ve usulüne uygun davranması gerektiğini söyledim adam beni o sinirle hop merdivenlerden aşağıya yolladı. Baya bir süre komada kalmışım benden ümidi kesecekleri an uyanmışım sırtımda hâlâ izleri durur." şaşkınlıkla beni dinliyordu tepki olarak hepsinden farklı bir küfür çıkmıştı. Melih "Diğeri nasıldı peki?" o en vahşileriydi sanırım. "Onda kurtulmam baştan sona Allah'ın takdiriydi." Hepsi merakla bana bakarken anlatmaya başladım "Bu yeni bir olay en fazla 2 sene olmuştur o kadar bile değildir ama neyse uzatmayim. Bu sefer yine bir kadın geç teşhis yüzünden öldü adam da işte bize patladı adamla oturdum saatlerce kavga ettim iki kere mi ne el kaldırmaya çalıştı en sonunda çekti silahı vurdu beni şey demişti 'Kadın milleti değil misiniz hepiniz aynısınız' bunun yüzünden sanırım 1 hafta yoğun bakımda kaldım ama kesinlikle mucizevi bir şekilde kurtuldum kurşun kalbimi milimetre ile kaçırmış size öyle söylim onun izi de hala duruyor." hepsi uzunca bir süre o ikisine sövdü Mahir abi "Peki dava açtın mi?" kafa salladım "Şu an paralarını yiyorum." hep beraber güldük. Aslında onlardan aldığım parayı direkt bir yurda bağış yapıyordum ama bunun bilinmesine gerek yoktu.

Fındık Güzeli-TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin