Bu yıllar sonra işittiğim, bana benzer hisleri yaşatan ikinci masaldı. Ruhum yeniden tamamlanıyormuş gibi hissederken artık uykuya kucak açıyordum.

🎶

Elimdeki mikrofonu Melih'in kafasına atmak üzereyken Bahar'ın kaşlarıyla uyarı yapmasıyla gergin bir nefes verdim. Sahne için prova yapıyorduk ve bir türlü kendimi veremiyordum. Üstelik Melih'in sürekli uyarı yapması, beni daha çok geriyordu.

''Son tekrar. Burada kal Mila!'' Onu geçiştirircesine onaylarken bugünün çabucak bitmesi taraftarıydım.

Daha fazla sorun çıkmaması adına çabalayıp bu sefer iyi bir sonuç çıkardım. Saatler birbirini kovalarken nihayet bu akşamın da sonuna gelmiştik. Kabanımı üzerime geçirip mekandan ayrılmak üzereyken Melih'in seslenmesiyle duraksadım.

''Mila! Biraz bekler misin?'' Olduğum yerde durup bana birkaç adım mesafede olan Melih'e doğru döndüm.

Bir cevap beklercesine bakışlarımı yüzüne dikerken bir süre ikilemde kalmış olmalı ki dudaklarını bir açıp bir kapaması, artık can sıkıcı olmaya başlamıştı. Bu durumdan sıkıldığımı belli edip bir ayağımı hafifçe yere vurmaya başladığımda nihayet ağzındaki baklayı çıkarmıştı.

''Bugün iyi görünmüyordun, biraz konuşmak ister misin?'' Hangi ara bu kadar yakınlaştığımızı düşünürken çatık kaşlarla ona bakıyordum. Yüz ifademden sonra kendini açıklama ihtiyacı hissetmiş olmalı ki hızla cümlelerine devam edişini izledim. ''Yani bir patron olarak çalışanlarımın durumunu kontrol etmek, benim de hakkım. Değil mi?''

Hâlâ ne ayak olduğunu anlamaya çalışırcasına ona baktığımda tam reddetmek üzereyken eliyle dirseğimden kavraması bir oldu. ''Hadi ama fazla düşünmedin mi, bebeğim?'' Gereksiz teması ve tavırları sinirlerimi fazlasıyla gererken hışımla kolumu ondan kurtarıp geriye çekildim.

Sinir artık tüm bedenime egemen olurken sesimin tüm mekanda yankı uyandırmasını önemsemeden konuştum. ''Ne yaptığını sanıyorsun?!'' Muhtemelen sesimin istemediği düzeyde çıkması onu gererken ona tam şu an kafa atmak istiyordum.

''Benim mekanımdasın, kıs şu sesini. Ayrıca abartıyorsun. Ne bu tepkiler? Sanki te-'' Önemsemeden sarf edeceği kelimeyi bilmek, midemde bulanma hissi yaratırken yerimde buz kesmiştim.

Hiçbir seyi umursamadan anında ona kafa attım. O olayı kavrarken mekandaki tüm sesler kesilmiş; herkesin odak noktası burası olmuştu. Kalkmaya yeltenerek bana atılmak üzereyken birden geri çekilmemle her şey bir anda gerçekleşti.

''Ben kısacağım senin sesini, piç kurusu!'' Silüetinden tanıdığım Karan abimi burada görmeye şaşıramadan Melih'in üzerine çıkıp onu kendinden geçercesine dövmeye başlaması bir oldu.

Bir süre öylece onları izlerken ayırmaya çalışıp bir hasar almak gibi bir hata yapmamıştım. Bulunduğumuz mekanın sahibini dövüyor olması, başına bir iş açmaması için yardım istemek adına çevreye bakarken Miraç abimi elleri cebinde, yandaki bar taburesine yaslanmış bir şekilde görmeyi beklemiyordum. Ona şokla bakarken bakışlarını benimle buluşturup pozisyonunu bozmadan göz kırptı.

Bu rahatlığı neye borçluydu, bilmiyorum ama tam şu an artık bu mekanı terk etmemiz gerektiğini biliyordum. Önümdeki insanları iterek onun yanına hızlı adımlarla ilerledim. Yanına varmamla her şey yolundaymış gibi beni kolunun altına çekmesine gözlerimi devirirken konuştum. ''Hâlâ neden burayı polislerin basmadığını anlamamış olsam da sence acilen burayı terk etmemiz gerekmiyor mu, abiciğim?'' Beni zerre takmadan yanağımdan öpmesiyle çok yanlış kişiden medet umduğumu, içten içe biliyordum.

Ben KimimNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ