Fındık Güzeli-Texting

30. Bölüm

Bir süre sessiz kaldıktan sonra derin bir nefes alıp "Doğru" demekle yetindim. Fakat o susmayıp devam etti "Çünkü o zamanlar onlardan destek bekliyordun, alttan alınmak sana sahip çıkılmasını bekliyordun ama onlar kolay yolu seçip uzaklaştılar ve bu canını yakıyor." derin bir nefes aldım bakışlarımı yoldan çekip ona döndüm bir süre yüzüne baktım çok güzeldi kıvırcık saçları, keskin yüz hatları ve küçük neredeyse belli olmayan izler ile onu tamamlıyordu baktıkça bakılacak bir güzelliği vardı çok baktığımı fark edince gözlerimi kaçırıp "Doğru ama şu an onlar umrumda değiller 15-16 yıllık arkadaşlarım var sadece öyle düşününce aklıma geliyorlar." dememle gülümsedi. Radyodan kısık sesle 'ey yarım ben sevdalandım' şarkısı çalmasıyla gülümseyip elimi uzattım ikimizin de eli oraya gidince "Ses verecektim de" dememle gülümseyip "Tamam ver bende ses verecektim." Ona gülümseyip ses verdim. Başımı yola çevirip sessizce dinledim.

Kısık sesle eşlik ettiğini duyunca bakışlarımı ona çevirdim. Allah'ım bu bir rüya ise uyandırma Yarabbim. Olabildiğince Meriç'in sesine odaklandım. Sesi Melik'in dediği gibi çok güzeldi. Bakışlarımı ondan çekip yola çevirdim ve bende kısık sesle eşlik ettim. Bakışlarını üzerimde hissedebiliyorum. Başımı ona çevirmemle birkaç saniye gözlerime baktı refleks olarak gözlerimi kaçırdım. O da yola çevirmişti zaten.

Off böyle olunca açılasım geliyor her şeyi anlatıp kurtulmak istiyorum sevdam eskiden sadece kalbimde iken şu an başlı başına beni ele geçirmişti. Seni gördükçe içim bir hoş oluyor, içimden bir şeyler seni görünce akıp gidiyor sana sarılmak istiyorum ama sanırım bunların hiçbiri olmayacak dahaca sevgimden haberin yok ve benimde açılacak bir cesaretim yok. Çok istiyorum her gece kafamda konuşmalar yapıyorum ama olmuyor seni görünce elim ayağım düğümleniyor dilim tutuluyor sanki bir güç şu an zamanı değil diyordu. Seni çok seviyorum be Meriç. Böyle gözlerinin içinde hayatı bulurken üç saniyeden fazla bakamayacak kadar ikilem dolu. Varlığın bile mutlu ediyor be. Şu an senin araban da olmam kokunun burnuma gelmesi içime hayat doğduruyor. Seni ben canımın içinde saklıyorum be adam ve içimdeki yerin o kadar güçlü ki kördüğüm bile çözülür ama bu çözülmez gibi geliyor. Niye bu kadar çok sevdim ben seni inan bu sorunun cevabını bende bilmiyorum soruyorum soruyorum bir cevap bulamıyorum sevmem gerekiyormuş ve bende seviyormuşum gibi geliyordu. Canımın içinde bir sen geçiyorsun ah be Meriç seni ne kadar seviyorum tahmin edemezsin be. Keşke bunları sana diyebilsem, haykırsam seni sevdiğimi, bu düşüncelerimi söylesem ama inan olmuyor tam söyleyeceğim an dilim dönmüyor ağzım açtığım gibi geri kapanıyor.

Varınca derin bir nefes aldım bu kokuyu ciğerlerime hapsetmek istercesine. O emniyet kemerini çözmesiyle bende çözdüm ve arabadan indim. O da yanıma gelince beraber yürüdük. Aklıma Franz Kafka'nın bir sözü gelmişti diyordu ki 'Yanımda yürüyordun Milena, düşünsene, yanımda yürümüştün. Aşık biri için ne büyük nimet değil mi?' gerçekten öyleydi. Ah be Meriç sevgimden haberin olsa ne yaparsın hiç kestiremiyorum.

İçeriye adımlayınca "Selamün aleyküm Adem Ustam" bende hemen ardından "Selamün Aleyküm" dedim bir tane 60'larının ortasında bir amca bize dönüp "Aleyküm selam çocuklar hoş geldiniz." Ben gülümsemekle yetinirken Meriç "Hoşbulduk ustam bizim arabaya ne oldu?" Diye direkt konuya girmesiyle onu dirseğimle dürttüm "Direkt konuya mi girilir ilk önce nasıl olduğunu sorsana." ustanında duyabileceği şekilde söyleyip ustaya döndüm "Nasılsın iyi misin ustam?" dedim Meriç'e nazaran. Adem Usta gülümseyerek "Teşekkür ederim kızım. İyiyim, hem ben Meriç'in direkt konuya girmesine alıştım sen merak etme." demesiyle küçük bir gülüşme geçti aramızdan. Meriç "Ne vuruyorsun ve öyle gevura vurur gibi" demesiyle ona döndüm "Abartma lan." dememle sırıtıp göz kırptı ve ustaya döndü. Biri beni tutabilir mi? Adem Usta "Araba hazır ama bir çay ısmarlamadan bırakmam." Bana dönüp "Kızım bu hayırsız oğlan buraların yolunu unutmuştu biraz hesap soralım di mi?" Demesiyle gülerek onayladım "Kesinlikle." Karşıda ki kahveciye doğru "Kamil oğlum bize 3 tane çay yolla çocuğum." seslendi. 17 yaşlarında bir çocuk "Tamam ustam hemen getiriyorum." ona kafa sallayıp bize döndü ve ilerideki koltukları gösterdi "Geçin çocuklar." gösterdiği ikili koltuğa oturduğumuz da o da hemen karşımıza geldi. "Meriç oğlum hiç kız getirmemiştin buralara kimdir bu güzel kızımız?" Söylediği şeyin altında yatan manayı anlamıştım ustam valla o sıfatla gelmeyi çok isterdim inanın. Meriç bana kısa bir bakış atıp "Arabanın sahibi, bizim apartmanda oturuyorlar. Kendisiyle bir iddiaya girdik ve kaybedince arabasını kontrol ettirmem için yollattı çalıştığı hastanede bir çocuğa ziyarete gitmiştik o da eve geçiyordu dedim bir ustamın yanına getireyim de buralara alışsın." demesiyle Adem Usta bana dönüp "Doktor musun güzel kızım sen?" Demesiyle gülümseyerek kafa salladım "Evet ustam." bana dönüp "Okumuş kızlarımızı görünce çok gururlanıyorum okuyun kızım mesleğiniz size ait olsun erkek eline bakmayın hep kızım olmasını istemişimdir ama maalesef onun yerine 4 tane erkek sıpaya sahibim." Demesiyle güldük. "Olsun evlat evlattir." Dememle gülümsedi "Orası öyle de kızım kız çocukları ayrı tatlı oluyor böyle bıcır bıcır konuşuyorlar ya çok hoşuma gidiyor her ne kadar kızım olamasa da torunum var Allah'a şükür. Cüzdanından fotoğrafıni çıkarıp bana uzattı "Kendisi 4 yaşına girecek insaAllah bu ay bıcır bıcır konuşuyor görmen lazım bazen kendimi tutamıyorum öpüyorum 'Dede' diyor 'Biliyor musun aramızda kalsın en çok seni özlüyorum' diyor. Hep saçlarıyla oynarım onun her defasında elimden kurtulup 'Ya dede saçımı bozuyorsun' der hep türkü söylerim ona" gülümsedim dediği gibi kız çocuklarını çok önemsiyordu. Gülerek "Bende küçükken hep türkü söyleyerek büyütmüş babam beni. Babamın gelmesine 10 dakika kala ağlamaya başlar babam gelinceye kadar susmazmışım babam gelince bana türkü söylemesiyle susarmışım tanıdık kim görse bana hep bunları anlatırlar böyle böyle diye." yine bir gülüşme geçti aramızdan Kamil elindeki çaylarla yanımıza gelip masaya koydu.