Sonra abime döndü, "Aa! Alper abi? Ne ara geldin sen ya? Eheh, o kadar hastanede bekliyorduk biz Aylin'i. Seni görmedik..." Göz devirdi abim, "Aylinin evleneceğini duyunca uçtum da geldim, hani benim bazı doğa üstü güçlerim var ya... Işınlanabiliyorum, uçabiliyorum. Hatta ve hatta görünmez de olabiliyorum!"

Abim ne kadar da her şeyi abartmayı severdi...

"Ay bu oğlum alem benim ya. Ahahahah!" Annemin şen kahkahası üzerine Melek teyze de kahkaha atmış, ardından kocalar da azar yememek için aynısını yapmışlardı. Tabi biz beş kişi olarak neye güldüklerini anlamaya çalışıyorduk. Anlayamayız.

"Sen orada ne bekliyorsun pısırık pısırık! Gelip uyanmamı kutlamayacak mısın?"

Kerem önce çevresine baktı ama sonra kendisine dediğimi anlayıp sırıttı, "Ya şey ya. Annemler gelecekte senin için... Kapıya geldiklerinde ilk beni görsünler diye şey ettim..."

Yalandan ağlarmış gibi yaptım, "Oysa ben... Uyanınca halay çekersin sanmıştım. Her şey yalan mıydı!?"

"Abuk subuk konuşup asabımı bozma Aylin!"

Abime baktım. Sinirlenmişti. Solumda duran Durukan da sinirlenmişti ve sesini çıkaramıyordu, biliyordum. Aman! Çokta lülü. "Ne dedim ki ben ya! Baba oğluna bir şey söyler misin!?"

"Bir şey."

Babamın abime söylediği o iğrenç kelimeyle yüzümü buruşturdum. Tabii ki de benim ailem ve Durukanın ailesi kahkaha atmıştı! "Pes yani. Pes diyorum başka da bir şey demiyorum!"

Söz Durukanın babasına geçmişti şimdi, "Ay ne espritüel bir ailesiniz siz.. Keremin ailesi gelsin, bakın sanmışsınız ikiz aileniz!" Durukanın babasını kimse umursamayınca Güneşe döndüm tekrar, "Ezgi teyzeler gelmeyecekler mi?"

"Onlar Keremin ailesiyle gelecekler."

Ne!? Ne ara iki aile tanışıp da kaynaşmışlardı? Ben uyurken neler oluyordu böyle!?

"Tamam."

"Beyefendi çekilir misiniz?"

"Bakın hanımefendi! İçerisi yeterince kalabalık. Daha fazla kişiyi alamayız!"

"Ne demek alamayız! Zombi miyiz biz? Kıza mikrop mu bulaştıracağız!? Ay Hamdi sen de bir şeyler söylesene... Mal gibi açmışsın ağzını öyle bekliyorsun!"

"Hanımefendi. Sorun sizin ona mikrop bulaştırmanız değil..."

Kapıdan gelen seslerle hemen anlamıştım olayı. Bu Ezgi teyze ve kocası Hamdi'ydi. Ezgi teyze Güneşin annesi olup, dediğim dedik bir kadındı. O ne derse o olacaktı. Çok titizdi ve aşırı dürüsttü. Esprilerden nefret ederdi ama kendisi yapınca herkes gülsün isterdi. Açıkçası hiç iyi bir kaynana olamazdı.

Sonunda kapı açıldı ve Ezgi teyzeyle güvenlik göründü. Hamdi amca hemen arkalarındaydı.

"Aha bak bakayım, iyicene bak iyicene. Zombi miymişim ben? Heh! Mikrop mu bulaştırıyormuşum?"

"Hanımefendi içeriye girmeniz için iki kişinin çıkması gerek! Hatta arkadaşlarınız da gelecekmiş dört kişi..." "Ben çıkarım!" Herkes Durukana baktı, ben de dahil. Odadan çıkması çok iyi olmuştu. Böylece sinirlenmezdim.

"Ben de!"

Abimin sertçe konuşmasıyla dudağımı ısırdım. Eğer ikisi çıkarsa kapının arkasında üçüncü dünya savaşı olabilirdi. Ne yapabilirdim... Yardım dilenircesine babama baktım. Onunda durumu anladığı belliydi, "Ben de çıkarım."

Ve annem konuştu, "Ben de!"

"Otur oturduğun yere anne!" Öyle bir bağırmıştım ki oturup ağlayabilirdim bir daha sesim çıkmayacak diye, "Nedenmiş o?" Yeniden dudağımı ısırdım. "Çünkü..."

Sapık!.Where stories live. Discover now