10

1.2K 115 59
                                    

"Sesini kesseydin biraz. İlla her şeyi söylemek zorunda mıydın? Bir de saçma sapan bir şey söyledin, o neydi ki öyle?!" diyerek kendine kızıyordu saatlerdir. Langa gittikten sonra ağlamaya başlamış, ara sıra kesilse de hep kendine kızarak tekrar başlamıştı. Aptal olduğunu sayıklayıp duruyordu.

Uyuyakalmadan önce dediği son şey de "Öyle düşünmüyorum Langa." olmuştu. Öyle demesinin onu incittiği su götürmez bir gerçekti, bu yüzden çok pişmandı. Var olmayan bir düşünce ile böyle üzmüştü onu.

Akşam olmuştu; Langa Reki'nin yanından ayrılınca biraz tek başına kaymış ama hem morali bozuk olduğu için hem Reki olmadığı için çok da durmayıp eve gitmişti.

Dediklerini düşünüyordu saatlerdir. Ona böyle hissettirdiğinin farkında bile değildi. Zaten bilerek yaptığı hiçbir şey yoktu, ama yine de en yakın arkadaşına böyle hissettirmiş olmak kötü hissettirmişti.

Mesaj atmak istiyordu ama ne diyeceğini bilemiyordu. Hem, belki Reki hâlâ konuşmak istemiyordu. Yazsa zorla konuşturmuş olacaktı.

Ayrıca o son dediği.. Öyle bir şeyi asla yapmayacağından dolayı böyle suçlayıcı şekilde söylenmesi biraz üzücü olduğundan dolayı aklına çok takılmıştı. Reki'yi incitecek bir şey yapmazdı asla, ama çocuk bunun farkında değildi belki de.

Yine yatağında öylece uzanmış düşünürken annesi yemeğe çağırdığı için odasından çıkmak zorunda kalmıştı. Yemeğe başladıklarında annesi Langa'da bir şey olduğunu fark edip "Neyin var?" diye sorduğunda Langa ona danışabileceğini düşündü ama yine de emin değildi.

"Şey..yok bir şeyim."

"Keyifsizsin ama. Gerçekten hasta olduğunu düşüneceğim."

"Söyledim sana, değilim."

"Neden bu kadar halsizsin o zaman? Reki'yle mi bir şey oldu?"

Langa dudağını dişlerken bundan kaçamayacağını anlayınca derin bir nefes aldı.

"Onu üzüyormuşum."

"Üzüyormuşsun derken? Farkında olmadan mı?"

"Hm hm. Hem de çok üzüyormuşum."

"Nasıl yapıyormuşsun bunu?"

"Aslında hiçbir şey yapmıyorum ama onu üzüyorum. Sorun da bu."

Annesi yerine yerleşirken yüzüne meraklı bir ifade kondurmuştu. "Bir dakika, tam anlayamadım. Hiçbir şey yapmadan nasıl üzüyormuşsun onu?"

"Bugün konuşurken şey dedi." Birkaç saniye duraksayıp öyle devam etti konuşmasına. "Benim her şeyde çok iyi olduğumu, onunsa bir beceriksiz olduğunu söyledi. Öncesinde de kaykayda çok iyi olduğumu, onun benim gibi olanlarla kaymak için fazla beceriksiz olduğunu söylemişti." derken onla beceriksiz kelimesini aynı cümleye koyduğu için huzursuz hissetmişti.

"Yani seni kıskanıyor. Bunun sebebi de özgüvensizliği."

"Öyle deme!"

"Ama öyle görünüyor."

"Böyle düşünmek istemiyorum. Onu üzmek de istemiyorum.."

"Canım bunun için yapabileceğin bir şey yok ki. O da biliyor aslında onu üzenin sen olmadığını."

"Ama yine de üzülüyor. Ne yapmam gerek bilmiyorum."

"Bu konuda yapabileceğin en iyi şey onun yanında olduğunu göstermen, bir şeylerde onu incitmeyecek ve onun da isteyeceği şekilde yardımcı olman diye düşünüyorum. Mesela en kolay örnek; derslerde kötüyse onunla birlikte çalış."

"Tek konu o değil ki.."

"Sadece örnek verdim. Başka neyi varsa o konularda yaparsın."

Langa birkaç saniyelik sessizlikten sonra başını salladı. Reki'nin ona 'her şeyde benden iyi olduğunu bilmezden gelip beni daha kötü hissettirmek mi istiyorsun?' deyişi çok üzmüş olsa da bunu daha fazla düşünmek istemiyordu. Bunu düşünüp de ondan uzak durursa nasıl yardım edebilirdi ki hem?

"Teşekkür ederim. Ve şey, yemekten sonra çıkabilir miyim?"

"Tabii. Çok geçe kalma ama."

"Kalmam."

failure || RengaWhere stories live. Discover now