Aklıma dolan soruyla Elif Hanım'a döndüm. ''Kılıç Bey ve Aslan Bey'den başka kardeşi var mıydı, Kenan Bey'in?" Onlara böyle her hitap ettiğimde olduğu gibi gözlerinde bir şeyler kırılırken anında kendini toparlayıp bana sıcak bir gülümseme sunmasını izledim.

Aile büyüklerinden kimsenin kalmadığını öğrenmiştim, yalnızca Kenan Bey'in babası dışında sanırım. Onun hakkında da kimsenin konuşmayışı gözümden kaçmamıştı.

''Hıhım, yurt dışında var bir tane daha kardeşi. Zahir Abi, aslında onla ve ailesiyle çok iyidir aramız ama birkaç yıl önce şirketlerini oraya taşıdıkları için gittiler. Kenan geçen gün, geri gelecekleri hakkında bir şeyler demişti. Bakalım hayırlısı.'' Anladığımı belirten birkaç mırıltı çıkarırken öncelikli amacım bu akşamı atlatmaktı sanırım.

Saatlerimi Elif Hanımla adlarını yeni yeni öğrendiğim bakım ürünleriyle uğraşarak geçirmiştik. Yeri gelmiş bana sülaledeki dedikoduları anlatırken en çok Derya denen kadına sallamıştı. Kah gülüp kah üzülerek gündüzü akşama çevirmiş şimdi ise yüzüme hafif bir makyaj yapıyordu.

Nihayet tamamen hazırlandığımda aynada kendimi süzdüm. Doğal dalgalar verilmiş gür saçlarım, yapılan bakım dolayısıyla parlarken gözlerimi öne çıkaran makyajla Elif Hanım'a tekrardan teşekkür etmiştim. O da üzerine geçirdiği krem rengi saten elbiseyle güzelliğimi kimden aldığımı belli edecek kadar hoş görünüyordu. İkimiz de beğeni dolu gözlerle birbirimizi süzerken elimden tutmasıyla bakışlarımı gözlerine çıkardım.

Gözlerindeki duygu yoğunluğu bakışlarımı ondan çekmeye iterken ilk kez kaçmak istememiştim. ''Hâlâ bize alışamadığının farkındayım canım. Her ne kadar sen buraya geleli bir ay olsa da böyle zor bir durum için az bir zaman. Sanırım ben bir annenin yaşayabileceği en zor şeyi yaşadım.'' Gözlerimiz yavaş yavaş dolarken gözyaşlarını geri itmek ister gibi başını kaldırıp gülümsedi. ''Amacım bizi ağlatıp güzel makyajlarımızı bozmak değil asla, hem daha Derya cadısını çatlatmamız gereken durumlar var, değil mi?'' İkimiz de kıkırdarken devam etti. ''Sadece bize bir şans verdiğin için teşekkür ederim bebeğim. Bir de hani ikinci gün bana dedin ya, sen beni nasıl hissetme-'' Pişmanlıkla gözlerimi yumup sözünü keserken karşımdaki kadını üzdüğümü görmek beni dumura uğratmıştı.

İçinde kalmıştı ve muhtemelen günlerdir bunu düşünüyordu.

Telaşla başımı iki yana salladım. '' Hayır, hayır biliyorsunuz ben o zaman kendimde değildim ve bir şeyler çok üstüme gelmişti. Yoksa sizin gibi bir anneye bunu demek benim ne haddime. Lütfen, daha fazla bunları düşünüp kendinizi üzmeyin.'' Sözlerimi duyduktan sonra kollarını sarılmam için açarken hiç düşünmeden ona sarıldım.

Her bölüm birine sarılma challenge. Sıradakinin tahmini için yorumlara alalım.

Bir süre öyle sarılı kaldıktan sonra aşağıdan bize seslenmeleriyle birbirimize son kez bakarak peş peşe odadan ayrılmıştık. Ağır adımlarla merdivenden inerken belli etmesem de heyecanlıydım. Merdivenin başına vardığımızda aşağıdan gelen sesler kesilse de başımı kaldırıp bakmamış inmeye devam etmiştim. Son basamağa vardığımızda artık başımı kaldırmaya karar verdiğimde gözlerim ilk önce Kenan Beyle çarpışmıştı. Önce bana sonra eşine bakarken kravatını gevşetmeye çalışıyordu. Yavaş adımlarla yanımıza vardığında bir süre ikimizi izlemiş daha sonra da alnımda ufak bir dokunuş hissetmem bir olmuştu. İkimizin de birbirinden güzel olduğunu belirttiğinde içime bu aralar tanıdık olan sıcak bir his yayılırken ona içten bir tebessüm ederek bakışlarımı diğerlerine çevirdim.

Miraç'ın kolu Çınar'ın omzundayken ikisi de yukarıda verdikleri tepkiyi vermişti fakat Miraç'a bu yetmemiş olacak ki yanıma gelip yanaklarımı sıkmıştı. Ona kaşlarımı çattığımda pis bir şekilde sırıtıp annesinin yanına geçti. Bu sefer yüzündeki eşsiz gülümsemeyle sakin bir şekilde bizi izleyen Sıraç'a döndüm. Göz kırpıp dudaklarını oynatırken okuyabilmenin verdiği zaferle yeniden gülümsedim. ''Muhteşem görünüyorsun.''

Ben KimimWhere stories live. Discover now