Ensemden tutup başımı yavaşça göğsüne çekti. "Doldurma o gözlerini yavrum, kıyamam sana. Ne doldurdu gözlerini, hım?" Ne olduğunu bildiğini ikimiz de biliyorduk fakat ağzımdan duymak istediğini anlamıştım.

Bana kendimi açıklamak için verdiği fırsatı artık değerlendirmeliydim. "Ben sadece sabah sana sinirlenince başkasına haber verdim." Burnumu çekip devam ederken başımı geri kaldırıp tepkisine baktım. Şefkatle baktığını görürken bakışlarımı kaçırdım. "Sonra telefonum sessizdeydi, aramalarını duymamıştım. Böyle olacağını bilmiyordum. Yemin ederim." Titreyen sesimle daha fazla konuşmayacağımı anlayıp susarken sıcacık elleriyle yüzümü kavradı.

"O an evden çıkmasaydım, seni kırabilirdim Mila. Bu durumlara yavaş yavaş alıştığın için şimdilik bir şey demiyorum ama bir daha olmasın güzelim, tamam mı? Yani istediğin kişiyle gelebilirsin tabii ki de. Sorun haber vermemendi." Uysal bir şekilde onu dinleyip onaylarken gözlerimden öpüp kucağında benimle ayağa kalktı. Daha fazla üşümemem için beni odama götürürken içim anlam veremediğim bir huzurla dolmuştu.

Gözlerimi kapatmış başımı göğsüne yaslamıştım. Her ne kadar dışarıdan Karanla anlaşamıyor gibi dursak da sanırım ona alışmıştım ve onu sevmeye başlamıştım.

Sanırım mı? Seninle küstü diye oturup ağlayan deden miydi kızım. Hem bir zahmet sev! O senin abin abin.

Gecenin köründe bile benimle uğraşan düşüncelerimi takmadan başımı iyice boynuna sokmuştum. Merdivenlerden yavaş yavaş çıkışı dikkatimden kaçmazken "Benim küçük kedim." Diye mırıldandığını duydum. Gözlerim iyice kapanırken yatağa yatırıldığımı hissetmiştim. Yüzümün her zerresine konan narin öpücüklerle gözlerimi açmamak için zor dururken nihayet benden ayrılmış ve odadan çıkmıştı.

Uzun zaman sonra, yüzüme yerleşen sahici gülümsemeyle uykuya daldım.

🎶

"Anne ya! Bir şey de şu abime." Çınar Miraç'tan kurtulmaya çalışırken Elif Hanım onları takmayıp önündeki tablete bakmaya devam etti.

"Şu mu? Şu ne lan. Abim diyeceksin eşek sıpası." Bu sefer de Çınar Miraç'ı takmazken bakışlarını bana çevirip yanıma geldi.

"Abiciğim, bu yavşak benim değerimi hiç bilemez ama sen bilirsin, değil mi hı?" Miraç yavru kedi bakışlarını bana atarken başına yastık yemesi bir oldu.

"Kızın yanında mal mal konuşma Miraç! Kafanı kopartırım." Miraç Sıraç'a attığı korku dolu bakışları çekip geri bana döndü. Çektiği zulme dayanamayıp ona güzel bir gülümseme gönderirken yanağımdan makas alıp bağırdı.

"Lan! Gülümsedi bana." Sanki insan dışı bir canlıymışım gibi davranmasına göz devirdim.

Bugün günlerden pazardı ve herkes evdeydi. Normalde her pazar farklı bir aktivite yapılırmış fakat bu pazarı evde geçirmekte karar kılmıştık. Aslında biz değil Karan kılmıştı. Neymiş hava oldukça soğukmuş da hasta olabilirmişim. Her davranışı sinirimi bozsa da içten içe hoşuma gittiğinin ben de farkındaydım.

"Mila?" Bana seslenildiğini fark edip çevreme baktığımda Alparslan'ın seslendiğini gördüm. Evet, herkes buradaydı. Şey Çağan'da.

"Efendim" Bir süre dalgın yüzümü izledikten sonra söyleyeceği şeye devam etti. "Güzel Sanatlar Lisesi'nden mezun olduğunu gördük de bu konuda herhangi bir planın var mı?" Meraklı çıkan sesiyle diğerlerinin de bakışı bana dönerken dudağımı büktüm, cidden bilmiyordum.

Bu sefer söze Kenan Bey girdi. "Okumak istediğin bölüm varsa şu an da istediğin yerde seni başlatabilirim." Onun oldukça iyi niyetle kurduğu cümle, beni rahatsız etmişti. Başkalarının hakkına girmek istemezdim.

"İlginiz için teşekkür ederim ama aklımda böyle bir düşünce yer edinirse sınava hazırlanırım." O anladığını belirtirken buradaki kimsenin mesleğini bilmediğimi fark etmiştim.

En yakınımda olan Miraç'a döndüm. "Siz ne işle uğraşıyorsunuz?" Sesimi her ne kadar kısık tutsam da salon sessiz olduğu için duyulmuştu.

Miraç kolunu omzuma atıp beni göğsüne çekerken konuştu. " Babamların dedemden gelen teknoloji şirketleri var. Sıraç ve Karan abimin de bu dalda ilgisi olduğu için bilgisayar mühendisliği bölümünden mezun olup şirketin başına geçtiler. Ben de mimarlık fakültesinden mezun oldum. Yine bize bağlı bir şirkette çalışıyorum." Onu ufak mırıltılarla onaylarken Aslan Beyle göz göze geldim. Bana buruk bir tebessüm yolladıktan sonra önüne döndü.

Aklıma geçen gün haber sitesinde okuduğum yazı gelirken buradaki insanların, benim için yüreklerinde birçok acı taşıdığını daha iyi kavramıştım.

Haberi alan Aslan Akyazılar, küçük yeğeni için hazırlıklara herkesten önce başlamıştı.

Sanırım bu kadar yılı onlarla geçirmenin nasıl olacağını asla bilemeyecektim. Sadece tahmin ettiğimin ötesinde olacağını hissediyordum.

Ortamdaki sesleri benim çalan telefonum keserken Deniz abinin aradığını gördüm. Diğerlerinin bakışları bendeyken ayağa kalktım. Öyle bir bakıyorlardı ki kendimi açıklama ihtiyacı hissedip "Deniz abi arıyor." Demiştim. Büyükler önüne dönerken bakışları hâlâ bende olan tayfaya tek kaşımı kaldırarak baktım. Tabii bunlar olurken telefon hâlâ çalıyordu.

"Burada konuş. Hem Deniz niye seni arıyor ki, ne gerek varmış." Evet, evet bu cümle Karan'dan başkasından çıkamazdı, değil mi? Ben de öyle düşünmüştüm..

Onları bir tarafıma takmadan odadan ayrılıp koridora geçerken aramayı cevapladım. Benim konuşmama fırsat vermeden konuştu. "Yarın falan açardın telefonu bebek ya. Zahmet verdik sanırım sana da." Alayla sarf ettiği cümlelere o göremese de göz devirdim.

"Devirme bana o gözlerini." Gözlerim şokla açılırken bu adamın beni gerektiğinden fazla tanıyor oluşu sinir bozucuydu. "Efendim Deniz abi, hayırdır sabah sabah?" Sabah sabah sahip olduğu bu enerji beni bile yorarken keyifli çıkan sesini dinledim.

"Abinim değil mi, o kadar abiyi görüp beni unutup unutmadığını arada kontrol ediyorum güzelim. Hem hayırdır derken, arayamaz mıyım kızım ben seni?" Kısa bir an duraksadı. Sesinin tonunu alçaltarak devam etti. "Yoksa Karan denen herif seni tehdit mi ediyor? Bu kadarını yaptı mı cidden!" Ona artık yetişemezken aslında hayal gücü yüksek olanın o olduğunu fark etmiştim.

"Aynen Deniz abi, hatta bana iki gram ekmek verip odaya falan kapatıyorlar." Kendimin alayla çıkan cümlesi beni duraksattı.

Bana iki gram ekmek verip odaya falan kapatıyorlar.

Yaşadıklarımı böyle dile getirmek canımı acıttı. Derin bir nefes alıp artık o günlerin geride kaldığını kendime hatırlattım. Burada güvendeydim, güvenliydim. Yıllardır içten içe beklediğim umut beni bulmuştu.

"Mila'm orada mısın?" Telefondan gelen endişeli sesle kendime gelip cevapladım. "İyiyim Deniz abi, başka bir şey diyor musun?" Modu düşmüş sesimi duyarken daha fazla uzatmadı. Kendime iyi bakmam gerektiğine dair bir şeyler söylerken ufak tefek mırıltıyla onu onaylayıp telefonu kapadım.

Geçmişin peşimi asla bırakmayacağını bir kez daha anlamıştım.

🖤

Bölüm biraz kısa oldu ve çok içime sinmedi. Söz vermeyeyim ama akşama uzun bir bölümle gelmek istiyorum.

Bugün karne alıyor olmalısınız, umarım beklediğiniz gibidir. Öyle değilse de canınızı sıkmaya değmez inanın ki. Geçmişi değil ama geleceği düzeltebiliriz, değil mi?

Kendinize iyi bakın, güzel tatiller diliyorum 💜

Batuhan Kordel- Gitmeliyim 🎶

Ben KimimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin