Önümdeki çorbayı yavaşca yudumlarken aldığım enfes tatla gözlerimi yummamak için zor durdum.

"Beğendin mi kızım? Sevmediğin bir şey varsa söyle, başka bir şey getirelim." Elif Hanım'ın oldukça yumuşak çıkan sesiyle çorbada olan bakışlarımı ona çevirdim.

Yemek seçmek gibi bir hakkı bırakın neyi sevip neyi sevmeyeceğimi bileceğim tercihlerim bile olmamıştı.

"Her şey çok güzel görünüyor, ellerinize sağlık." Daha fazla bu konuda konuşmaması için dua ederken meraklı bir şekilde sorduğu soruyla ona da hak verdim.

Kızını merak etmek hakkıydı fakat bazen bazı soruları sormamız gerekirdi. Bunu bilemesek de.

"Pekâlâ en sevdiğin yemek ne?" Onun meraklı sesiyle diğerlerinin de bakışı bana dönerken yerimde rahatsızca kıpırdandım.

"Bugün sana yemek falan yok! Önündeki kuru ekmekle idare edeceksin, yoksa onu da elinden alırım küçük kaltak!"

Yutkundum.

"Bilmiyorum ki." Fısıltıdan farksız sesim beni kendime getirirken dikkat çekmemek için toparlandım. " Yani yemek ayırt etmem, öyle evet." Bakışlar bir süre daha üzerimde durmuştu. Daha sonra herkes kaldığı yerden yemeğe devam ederken iştahım kaçmıştı.

Önümdeki yemek ziyan olmasın diye zorla yerken Karanla göz göze geldim. Her şeyi görüyormuş gibi derin bakan gözleri beni rahatsız ederken önüme dönmemle tabağımın değişmesi bir oldu. Miraç boş tabağını önüme koyup zorla yediğim yemeğimi yerken ona minnettar bir şekilde baktım. Göz kırpıp önüne döndü.

Nihayet yemek faslı bitmiş hepimiz salonda yerlerimizi almışken artık bir şeyleri konuşma zamanımız olduğunu anladım.

Daha fazla dayanamayıp konuya bodoslama girdim. "Beni nasıl buldunuz ya da ne ara DNA testi yaptınız mı demeliyim?" Aslında ikinci sorumun cevabını biliyordum. Muhtemelen hastanede uyuduğum vakit sevgili abilerim Sıraç ve Miraç yaptırmıştı.

"Cihangir, ihtimal vermese de senden şüphelenip bize sormadan DNA testi yaptırmış." Sıraç'ın sarf ettiği cümlelerle şaşırsam da belli etmeyip başımı salladım.

Vay şerefsiz.

Neyse onun bir hareketi sayesinde şu an buradaydım. Ne deniyordu buna, kader mi?

"Sen on sekiz yıl boyunca yani-" Kenan Bey'in oldukça rahatsız bir şekilde sorduğu sorunun nedenini anlayıp bu konuda şu an söyleyecebileceğim şeyleri söyledim.

"Evet yetimhanede büyüdüm. Daha sonra Deniz abiyle tanıştım orada çalışmaya başladım. Birkaç aydır da kendi evimde kalıyorum, bu kadar." Daha fazla soru istemeyen sesimi duyduklarında hoşlarına gitmese de sessiz kaldılar. Hepsine baktığımda benden bir ışık görseler koşup sarılacak ve asla bırakmayacak gibi duruyorlardı.

Haklılardı fakat ben de haklıydım.

Bir süre onların muhabbetini dinlerken arkadan Miraç, çaktırmadığını sanarak saçımla oynuyordu. Onun bu tatlı hâlini bozmamak için sesimi çıkartmamıştım. Susadığımı hissedip ayağa kalkarken tüm bakışlar beni buldu.

Ay yok susamamışım.

"Su içecektim de." Geri önlerine döndüklerinde Karanla geleneksel bakışmamızı yaşarken mutfağa gitmeye başladım.

"Gözlerini oymak istiyorum şu adamın!" Kendi kendime Karan'a söverken tezgâhtan bir bardak alıp doldurmaya başladım. Suyu içtikten sonra bardağı kenara koyarken arkamda hissettiğim bedenle dumura uğradım.

Ben KimimWhere stories live. Discover now