24.Bölüm: Zeze ve Üçüzler

En başından başla
                                    

Evet uçurmuştu.

"Kes lan sesini!" çok öfkeli gözüküyordu. "Benim kızım  Leyla falan değil ! Olmayacak ! O benim kızım!" elleri titrerken bağırıyordu.

İçeriden koşarak gelen annem ve babam ile Osman amca "Bizimkinin heyheyleri üstünde yine" dedi.

Ediz abimin yanına giderek titreyen ellerinden tuttum ve sıkıca kastığı çenesini tutup bana bakmasını sağladım.

"Sakinim...sakin" sayıklarken gözlerini kapattı ve tekrar mırıldandı "Lâl yanımda...sakin olmalıyım...hiçbir yere gitmiyor...yanımda...benim yanımda" dedikten sonra gözlerini açtı ve bana gülümseyip "Ben bir Hazar'a bakacağım" deyip yanımızdan gidecekken Yusuf; "Abi biz az önce onun yanındaydık" dedi ama Ediz abim takmayarak merdivenlerden çıktı.

Deniz yanıma gelerek yüzüme doğru eğildi "Ediz abimi  sakinleştirdiğini zannediyorsun ama onu daha çok içine kapandırdığının farkında değilsin , onu daha çok yıpratıyorsun , uzak dur"deyip sahte bir gülümsemiş ardından "Bu evde insanlara iyi geldiğini falan mı zannediyorsun ? Onlara kendini kötü hissettirmekten başka bir boka yaramıyorsun. Konuşamayan küçük kız! Ne kadar da trajik !Sana acıyorlar , sana üzülüyorlar ve kendi benliklerini sorguluyorlar. Senin yüzünden Hazer ailesine kavuşamadı bile , seninle uğraşmaktan kimse Hazer'le ilgilenemedi. Ailemden uzak dur !" söylediklerinden sonra gülümseyerek doğrulmuş ve abimlere baş selamı verip evden çıkmıştı.

Ben ise olduğum yerde kitlenmiş , Deniz'in dediklerini düşünüyordum.

Aileme kötü mü geliyordum?

"Lâl? Ne dedi o kılkuyruk sana?"

Hazer'in sesini duyunca başımı ona çevirdim ve kocaman sarıldım. Ona ihtiyacım vardı.

Geri çekilerek "Bir şey demedi hadi gel Hazar'ın yanına çıkalım" diyerek elini tuttum ve kimseye üzgün suratımı göstermeden Hazar'ın odasına adımladım.

Kapısına gelince kapıyı bir iki kere tıklattıktan sonra cevabı beklemeden içeri girdim.

Yatağında oturmuş kitap okuyordu.

Şeker Portakalı (okurken çok ağlamıştım)

"Çok zeki ve yaramaz olduğu için şeytan diye anılan bir çocuk" dedi kendi kendine.

Hazer yatağın sağ tarafına otururken ben de sol tarafına oturmuştum.

Başımı Hazar'ın omzuna yaslayarak onu dikkatle dinledim.

"Ben aslında bu hikayede üçümüzü de görüyorum biliyor musunuz?" kaşlarımı çatarak kitaba baktım.

"Zeze'nin hayatı erken öğrenmesi , erken okumayı sökmesi bana Lâl'i andırıyor" dedi hala kitaba bakarken.

Bir kolumu Hazar'ın kaslı kolundan geçirerek koluna sıkıca sarıldım.

O da yaptığımı beğenmiş olacak ki saçlarıma küçük bir buse kondurdu.

"Çok yaramaz olması , asla laf dinlenememesi bana 5 yaşındaki Hazer'i andırıyor" dedi gülerek.

Hazer de bunu kabullenmiş olacak ki "Küçükken çok yaramazdım , asla söz dinlemezdim" dedi.

İkisinin o hallerini düşününce hem içim mutlulukla hem de hüzünle doldu. Keşke beraber büyüyebilseydik.

"Ve tabii ki bir bitkiye bile bağlanan kişi ben oluyorum , Hazer gittikten sonra o kadar yalnız kaldım ki...Zaten o kızla aramız asla iyi değildi, benim kesilen bitkim Hazer'miş meğersem." dedi dudaklarını büzerek.

LALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin