HASTALIK

7K 240 432
                                    

HASTALIK

ÜÇ AŞK

Geçmişin izleri

Her erkek can yakar mı?

GİRİŞ

YIL 2018

NİSAN SERT


"Hadi ama hadi!"

Dur bir saniye demiştim. Neden dur durak bilmiyordu. Bende en az onun kadar heyecan doluydum. "Hadi ama Nisan, hadi! Biraz daha hızlı olsana burada meraktan çatlayacağım." En yakın arkadaşım başımda dırdır etmeye devam ederken elim ayağıma biraz daha birbirine dolaşmıştı. Aceleyle bilgisayar tuşlarına dokunurken bir kez daha güldüm. Bugün büyük gündü. Benim için dünyanın en güzel günlerinden biri olmalıydı. Bugün üniversite yerleştirme sonuçları açıklanmıştı. Yakın arkadaşım edebiyat bölümünü kazanırken benim de illa yerleşmem gerekmez miydi? Son tuşa bastığımda ekran açıldı ve gözümü birkaç saniye daha ekranda gezdirdim ve olmuştu. Olmuştu. Ben kazanmıştım. Bende kazanmıştım. Kazanmıştım.

"İstanbul... İstanbul Üniversitesi! Hemşirelik kazanmışım. Kazanmışım."

Sevinç çığlıkları atarak yerimden kalktığım gibi en yakın arkadaşımın boynuna sarıldım. Arkadaşıma fazla sıkı sarılmış olmalıyım ki isyan ederek "Tamam, sakin ol yoksa boğulacağım." Diye söylenmişti. Bende hiç duymamış gibi otuz iki diş sırıtarak konuşmaya devam ettim.

"İnanmıyorum ya kazandım üstelik de istediğim bölümü kazandım. Bundan büyük mutluluk olur mu? Benim hemen gidip bizimkilere müjdeli haberi vermem gerekiyor." Hem de hemen gitmeliydim. Hatta uçarak gitsem iyi olacaktı. Ayaklarım yerden kesilirken arkadaşım kolumdan tuttu. "Ailen şehir dışında okumana izin verecek mi?" Sorduğu soruyla birlikte yüzüm düştü. Ben bu denli mutluyken bu söylenir miydi? Tamam, belki babam başlarda sorun yaratacaktı ama mutlaka izin verecektir. Belki de benimle İstanbul'a gelirlerdi. Tabi ya ben onların tek kızıyım kesin benimle birlikte gelirler...

"Annem sevinçten havalara uçacak... Ben kaçtım hemen gidip bizimkilere haber vermem lazım." Mutlulukla arkadaşımın bir kez daha yanaklarından öptüğüm gibi kendimi dışarıya attım... Her zaman olduğu gibi olayların en güzel yerini yakalamaya çalışıyordum. Annem kesinlikle bu habere çok sevinecek kızıyla gurur duyacaktı.

Evet, ailem benimle gurur duyacaktı... Yolda yürürken bile deli gibi etrafıma gülücükler saçıyordum. Seri adımlarla yürümeye çalışırken bir an önce eve doğru gitmek istiyordum. Keşke evimizde bilgisayar olsaydı. İlk sevincimi ailemle paylaşırdım. Eğer yanlarında olsaydım annem ve babamın anlık gözlerindeki sevinci görürdüm. Neyse canım, hala geç değil. Yine aynı mutluluğu gözlerinden okuyabilirim. Hem belli mi olur bu haberden sonra çok mutlu olurlar ve bir daha kavga etmezlerdi. Evet, ya mutluluğumu göz ardı edemezler...

Eve giderken eski yapı olan iki katlı evlere baktım. Evler sevincim kadar rengârenkti. Yolun sonundaki en şirin evlerden biri olan üç katlı binadan ikinci katı da bize aitti. Eve yaklaşınca içimdeki sevincin yerine saniyeler içinde anlamsız bir korku doldu. Apartmanın önünde olabildiğince kalabalık, bir ambulans ve polis aracı görünüyordu. Gördüklerim içimdeki korkunun büyümesine neden olmuştu... İçten içe korksam da aklım acaba yine kim kavga etti derken kalbim yerinden çıkacakmış gibi atmaya başladı Bu defa heyecan değil korku vardı. Ölesiye can yakan derin bir korku... İçimdeki ki ses saçmala derken her adım atışımda kalbimde derin bir sızı giderek çoğalmaya başladı.

HASTALIK ♤  ÜÇ AŞKWhere stories live. Discover now