2- MAHALLE

10.3K 387 93
                                    

"Biraz daha geç kalsaydın ancak mezuniyete yetiştirdik." gözlerimi devirdim, uzanıp boynumdan öptü ve yürümeye başladık. Paketten bir tane sigara çıkarıp yaktı. Gözlerini kısıp dumanı içine çekerken yanakları içe çekilmişti.

"İzin vermiyorsun sigara içmeme, bari yanımda yapma da canım çekmesin." dedim sinirle, bana aldırmadan bir duman daha çekti.

"Dün niye mesajlarıma geç cevap veriyordun?" dedi yüzüme bakmadan. Kolumdaki saati düzelttim.

"Ders çalışıyordum, senin gibi itin uğursuzun önde gideni miyim kardeşim." dediğimde hareket çekti. Aslında tam da öyleydim ama o benden biraz daha farklıydı. Sağı solu belli olmuyordu ve gerçek anlamda herkes ondan korkuyordu.

Okulun önüne geldiğimizde diğerlerini de görüp beraber içeri girdik. Okulun bahçesine girip banka oturduk. Beni çekip boynumdan öpmeye başlamışken maniti de gelip diğer kenarına oturdu. Jöleli saçlarını düzeltiyordu.

"Enişte o saç sence de biraz abartı olmamış mı?" diye sordu Büşra yüzünü buruşturarak. Kafamı biraz yana çevirip baktığımda havaya diktiği saçlarının jöleden parladığını gördüm. Sinem dönüp bakmamış üstüne yakamı biraz daha açıp boynumu istila etmeye devam ediyordu. Her köşeye ıslak bir öpücük bırakıyordu, tenimi dudaklarının arasına alıp sıkı sıkı öpücükler konduruyordu.

"Ulan şu Sinem öyle iştahlı öpüyorsun ki canım çekiyor ha, bir gün de ben öpeceğim şu boynu." dediğinde Sinem anında kafasını çevirip Büşra'nın yüzüne baktı. Gerilen bedeniyle beraber ayağa kalkacak gibi oldu ama direk kafasını tutup boynuma gömdüm. Başımla hafif bir baskı uygularken Büşra'nın gözünün içine tehditkar bir ifadeyle baktım.

Şimdi de hırsla öpüyordu, hatta bir ara dişlediğini hissettim. Yüzüm buruşurken Büşra sırıtarak telefonuna geri dönmüştü. Zil çalınca bir kez daha öpüp ayrıldı boynumdan. Islanmıştı boynum ama hiç silmeden ayağa kalktım. Sevgilisi elini tutunca beraber yürümeye başladılar.

Sıramıza geçtiğimizde yine her zamanki gibi bizim tayfa sıranın önüne doluşmuştu. Sinem telefonuyla uğraşırken ben de bizimkilerle muhabbet ediyordum.

"Bu hafta sanırım müdürün istediği o muhteşem kamp yapılacakmış." dedi Onur bir ön sıramıza yayvan bir şekilde oturmuşken. Geriye yaslandım.

"Ooo sonunda, iki yıldır bunu planlıyor." dedim sırıtarak. Bizim müdür biraz moderndi, kamp yapmak istiyordu.

Tabii ki bizim okul modern falan değildi, sürekli kamp ne diyerek müdüre karşı gelip isimlerini yazdırmıyor, müdürü hep tek başına bırakıyorlardı.

Hoca geldiğinde herkes kendi yerine geçti, Sinem telefonu bırakıp ders matematik olduğu için dersi dinlemeye başladı. Bu kız gerçekten değişikti, derslerden nefret ederdi ve tembeldi. Ama aklı matematiğe öyle iyi basıyordu ki matematikte en yüksek not onunkiydi. Bana da kopya veriyordu eskiden ama şimdi kelebek sistemi denilen kazık sistemi soktukları için bir araya gelemiyorduk.

"Sıkıldım." dedim başımı sıraya koyup ona bakarken, gözleri bana döndüğünde gülümsedi ve eğilip yanağımdan öptü.

"Uyu sen." dediğinde gözlerinin içine bakmaya devam ettim. Dişlerini sıkıp boynuma sert bir öpücük kondurdu. Gözlerimi kapattım, son hissettiğim saçlarımda yumuşakça gezen elleriydi.

---

"Kızım yaprak sarmasından da al. Komşunun kızı Fatma'yla yaptık." dedi annem bana yemek yedirmeye çalışıp bir yandan da laf sokarken. Uzun süredir sürekli mahallede bizimkilerle olduğumdan yemeğe fazla uğramıyordum. Babam masada beni görünce "Bu kim?" diye espri bile yapmıştı.

"Anne vallahi doydum." dedim ağzıma bir sarma daha sıkıştırıp ayağa kalkarken. İkisini de öpüp sofraya dokunmadan odayı terk etmeye çalıştım. Tabii ki annem oturduğu yerden terliğini eline alınca gülerek odama girip kapıyı kapattım. Yatağa uzanıp telefonumu elime aldım. Anında Sinem aramıştı.

"Alo"

"Mahalleye çık." dedi ve kapattı. Çıkmama gibi bir lüksüm yoktu, çünkü muhtemelen beni özlemişt, görmezse uyuşturucu krizine girer gibi olacağını bildiğimden oflayarak kalkıp eşofmanımı ve beyaz tişörtümü giyindim.

Annemlere söyleyip mahalleye indiğimde gençlerin hepsinin mahallede olduğunu gördüm. Bizim tayfa da bir köşede oturmuş ellerindeki biraları içiyorlardı. Onların yanına giderken Sinem beni görüp gülümsedi. Hepsi yere çömelmişti. Tam yanına oturacakken beni kucağına çekip bacaklarımı beline doladı. İtiraz etmedim çünkü ne kadar itiraz etsem de işemiyordu. Ne mahalledekiler ne de bizim tayfa iki genç kızın böyle kucak kucağa oturmasına şaşırıyordu. İlk olduğunda elbette ki şaşırmışlardı ama Sinem o kadar özgüvenliydi ki, kendisinin lezbiyen olmadığına hiçbir şey demeden ikna etmişti.

Çenemi öperken gözlerinin içine baktım, saf bir sevgi ile gülümsüyordu. Ben hariç herkese o kadar psikopattı ki çift kişilikli olduğunu falan düşünüyordum.

"Özledim seni..." dedi gülümserken. Daha üç saat olmuştu.

"Üniversiteyi senden uzakta okuyacağım." dedim şakayla. Burnumdan öptü.

"Bensiz bir adım bile atamazsın." biliyordum, bir gün evlensem bile bu ikna kabiliyeti ile kocamı bile ikna ederek beni sürekli öper koklardı. Onun çekindiği, korktuğu hiçbir şey yoktu. Bu yüzden onun yanında kendimi güvende hissediyordum.

Bizimkiler konuşmaya dalmışken, o da boynuma daldı. Önümdeki duvarı izlemek yerine özlemi bitene kadar gözüm kapalı bir şekilde durmayı tercih ettim.

ZAAF -LEZDove le storie prendono vita. Scoprilo ora