Bu sefer ise kendimi, sevdiğim adamı, kardeşim dediğim insanları, annemi yakmıştım.

Yakmıştım, bu ateş hâlâ sönmemişti. Yanma sırası bana bu acıyı yaşatan kişilerdeydi. Mutluluğumu çalan, aşkımı kirleten herkesin kabusu olacaktım. Beni hafife almalarının cezasını ödeyeceklerdi.

"Sevgilim, iyi misin?" Şerefsizin sesini bile duymak istemiyordum, acıyla yüzümü buruşturdum. Midemi bulandırıyordu, hiçbir şeyi değildim.

Bana bakan gözlerine boş bakmaktan öteye gitmedim, boğazına sarılıp beni bir zamanlar felç bıraktığı gibi felç bırakacak raddeye getirmeyi diledim bir an. Sonra sinsice gülümsedim, öldürmekten beter hâle getirecektim.

"Çık." dedim sertçe.

"Anlamadım?"

"Dışarı çık!" diye bağırdım öfkeyle, suratını görmeye tahammül edemiyordum. Parmağımdaki yüzüğü görünce öfkeyle çığlık attım. Erenimin yüzüğü neredeydi?

Ağlamamak için kendimi sıkıyordum, ellerim yorganın altında yumruk olmuştu. Karşımda katil vardı, sahtekâr vardı, yalancı vardı. Onu kendi silahıyla vuracaktım, yalanla.

Hiçbir şey belli etmeyecektim, tıpkı onun benim üzerinde uyguladığı acımasız plan gibi benim de onun sonunu getirecek büyük planım vardı.

"Sakin ol Dila-" Bana yaklaşmaya çalışınca kaşlarımı çattım ve boğazım acıyana kadar bağırdım. "SAKIN BANA YAKLAŞMA DUYDUN MU BENİ?"  

Tedirgin olmuştu, hızla odadan çıktı. Bir süre sonra doktor ve hemşire içeri girdiğinde sessizce onları izledim. Hemşire elindeki iğneyi bana yaklaştırdığında kolumu geri çektim. Kemal şerefsizin güvenmiyordum hatta eminim geçmişi hatırlamamam için bana hap veriyordu fakat uzun zamandır bana ulaşamadığı için alamadığım hap sayesinde her şeyi hatırlamıştım.

Onun ayarladığı doktorlara da güvenmeyecektim.

Kimseye güvenmeyecektim. Kimseye. Bu evden çıkıp özgürlüğüme kavuşama kadar kimseye güvenmeyecektim.

"Lütfen zorluk çıkarmayın." Sakinleştirici olduğunu düşündüğüm iğneyi yeniden bana yaklaştırdı, yatakta yana kayarak onu engelledim.

"Ben sakinim hanımefendi, zorlamaya devam ederseniz sizi şikayet edeceğimden emin olabilirsiniz." Yüzü sararır gibi oldu, kafasını sallayıp uzaklaştı. Kemal şerefsizinden korkmayan bir ben vardım sanırım, ufak bir yem atmıştım ve yemişti de. O şerefsize tabii ki bir şey demeyecektim, zorda kalmadıkça yüzünü görmek dahi istemiyordum.

Dev Adam | Texting Where stories live. Discover now