"Kırılıyorum ama"

Selim amca güldü

"Gerçekleri de mi söylemeyeyim"

Şu an övüldüm yaa kaçan hevesimin 1/1000'i geri geldi.

Konuş Selim amca konuş!

Biraz sohbet falan etikten sonra yemek için masaya oturduk. Yemekten sonra asıl eğlence başlayacakmış. Önüme konulan tabakla gülümsedim açlıktan ölüyordum vallaha.

"Teşekkür ederim"

"Afiyet olsun efendim"

Duyduğum sesle yan tarafıma döndüm. Gördüğüm yüzle gözlerim kocaman oldu.

Barın'ın burada ne işi vardı?

"Barın?"

Abimin şaşkın sesiyle o tarafa baktım.

"Efendim Demir abi"

Abim yerinde dikleşti.

"Bugün çalışıyor musun?"

Yok eğlence olsun diye böyle giyindi ve servis yapıyor sevgili abicim.

"Evet"

"Nerden tanışıyorsunuz"

Babamın sert sesiyle gerildim.

"Şeyy"

Ben de yerimde dikleştim.

"Barın sınıf arkadaşım da"

Babam bir bana bir de Barına baktı.

"Yaa öyle mi? Böyle hem okuyup hem çalışman taktir edilecek bir durum genç adam"

Babamın söyledikleriyle sessiz bir nefes verdim ve önümdeki sudan bir yudum içtim.

"Size afiyet olsun ben işime döneyim"

Konuştuktan sonra gidince babama döndüm. Göz göze geldik. Sanki bir şeyler anlamış gibi bakıyordu.

O dakikadan sonra masada başka bir muhabbet döndü. Babamın gözlerinin üzerimde olduğunu hissedebiliyorum. Ne kadar Barını merak etsem de kafamı kaldırıp bir kere bile bakmadım.

"Yemeğiniz bittiyse içeriye geçelim"

Babamın konuşmasıyla hepimiz ayağa kalktık. Şu an Barının yanına gidebilirim sanırım.

"Eren ben bir lavaboya gidip geliyorum"

Eren bana döndü.

"Gelmemi ister misin?"

Ona salak mısın Cemile bakışı attım.

"Evet Eren gel beceremem şimdi"

Göz devirdim. Onlar salon tarafına gitmeye başladılar ben de başka bir yöne gidecektim ki babamın sesiyle durdum.

Bugün de ne gözün üzerimde canım babam(!)

"Nereye Deniz"

"Lavaboya gitmem gerek"

Başını tamam anlamında salladı.

"Gecikme"

Ayy bir gidemedim.

Konuştuktan sonra o da salona doğru gitti. Onun gitmesiyle ben de etrafa göz gezdirdim. İlerde içeriye doğru giden Barını görmemle hızla o tarafa doğru gittim. Mutfağa doğru gitmesiyle ona yetişmeye çalışsam da yetişemedim.

El mahkûm mutfağa girdim. İçerde Barın ve bir kadın vardı ve ikside bana bakıyordu.

"Ben su isteyecektim de masada kalmamış"

"Ben vereyim hemen"

Barın konuşmuştu. Kız ikimize de bir bakış attı ve dışarı çıktı.

"Burada ne işin var senin?"

Barın bardağı bana verdi. Aldığım bardağı masaya koydum.

"Çalışıyorum Denizcik"

Ona doğru yürüdüm.

"Hani parti falan vardı"

Omuz silkti

"Parti vardı ama sen yoktun. Burada beraber olmasak da aynı mekândayız o bana yeter"

Dedikleriyle dudaklarım kıvrıldı

"Sen ne ara bu kadar romantik oldun"

Dediklerimle güldü.

"Bir Denizcik geldi yıktı geçti bi-"

Konuşmamızı bölen şey telefonumun çalmasıydı. Okuduğum yazıyla göz devirdim.

"Güzel anlatımın katili Eren ne var?"

"Deniz Haşmet amca seni sormaya başladı. Her neredeysen hemen gel"

Bıkın bir nefes verdim.

"Geliyorum"

Telefonu kapattım.

"Benim gitmem lazım sonra konuşuruz"

Konuştuktan sonra hızla ordan çıktım. Babamların yanına gitmemle babam bir şey demedi ama gözleri her şeyi söyledi resmen.

Sonraki saatler sıkıcı geçti. Barını birkaç kez tek görebilmiştim. Onda da sadece çaktırmadan bakılmıştık o kadar. Birazdan yeni yıla girecektik. Be özel havai fişekler mi ne patlatacaklarmış. Bunun için şu an buz gibi havada balkon tarafına gitmiştik.

Telefonuma gelen mesajla telefonu elime aldım.

Çakma Bad Boy: Herkes havai fişek gösterisi için balkon tarafına gitti. Mutfak boş;)

Okuduğum şeyle gülümsedim.

Babamlara baktığımda koyu bir sohbet içine girmişlerdi. Tam zamanıydı. Çaktırmadan yandan yandan balkondan çıktım. Mutfak tarafına gitmemle tezgâha yaslanmış telefonuna bakan Barını gördüm.

"Barın"

Adını söylememle bana baktı. Yüzüme biraz baktıktan sonra dudakları yukarıya doğru kıvrıldı.

Yanına doğru adımladım.

"Sonunda yaa Denizcik. Seni göreceğim diye kırk takla attım resmen"

Telefonu tezgâha bıraktı ve konuşmaya devam etti.

"Bence bu çabalarımın bir karşılığı olmalı"

Tek kaşımı kaldırım.

"Mesela"

Eli belime gitti ve beni kendine çekti. Eli yüzüme doğru gitti önce biraz yanağımı okşadı eli ordan dudağımın üstünde durdu

"Bir alt veya üst dudak olabilirim"

"Hmm diyorsun"

Başını evet anlamında salladı.

"Diyorum"

Yüzü yüzüme doğru yaklaştı ve dudaklarımızın arasında kısa bir mesafe kalınca durdu. Benden bir onay bekler gibi bakıyordu.

Mesafeyi ben kapattım ve dudaklarımızı birleştirdim. Hareketimle belimdeki elleri sıklaştı ve beni mümkünmüş gibi kendine daha çok çekti. Ellerim ensesine doğru gitti ve saç tutamlarını kavradım.

Nefes almak için ayrılık. Alnını alnıma yaslamış nefes nefese birbirimize bakıyorduk.

"Dudaklarından ne kadar içsem de bu susuzluğum gitmez."

Konuştuktan sonra tekrar dudaklarıma kapandı. Dudaklarıma kapanmasıyla havai fişeklerin sesi bütün binadan yankılandı.

Öpüşmemiz kapının aniden açılmasıyla kesildi.

_____

Kim geldi acep

Denizcik | GayWhere stories live. Discover now