( ᗢ ) Cheapter one: anlamını yitirmiş güller ve unutulmuş bir kaç söz.

168 29 59
                                    

ᗢ

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Karşısındaki kadına son soruyu sorarken, boş bardağı kenara itti; "Son olarak Bayan Darell eşyalarınızı farklı bir yerde bulduğunuz oldu mu?"

Yaşlı kadın küçük bir gülümseme bahşetti, "Eskisi kadar dikkatli değilim ama aynanın üzerindeki tablonun yerine başka bir tablonun konulduğuna dair yemin edebilirim."

"Bu günlük bu kadardı hanımefendi. Yapılacak olan mahkemede açılış konuşması için bu soruları sormam gerekti. İyi akşamlar dilerim." 

Kadın büyük bir minnetarlıkla kızın elini sıkıp çantasını aldı ve iyi akşamlar dileğini sunup hızlı adımlarla bürodan ayrıldı. Ciarra derin bir iç çekti, hangi insan kendi annesini soyardı ki anlam veremiyordu. 

Bardağını alıp işten ayrılmadan önce bedava kahveden doldurmak için mutfağa ilerledi. Pek de bedava sayılmazdı aslında ne de olsa bu şirketin bir diğer ortağına kendisiydi ama bedava kahve diyerek kendini mutlu ediyordu. 

Kararmış odayı bir tuşa basarak aydınlattığında tezgâhta bir düzine gül göründü. İstemsizce kaşlarını çattı. Eğer müvekkilerinden biri borcunu ödemeyeceği için bıraktıysa sinirden çiçeği paramparça etmeye hazırdı. Kırmızı kurdeleyle bir arada duran demeti eline aldı ve içerisinde not olup olmadığını kontrol etti. Açık mavi kağıdın üzerinde sadece 'Beni özledin mi Winter?' yazısı vardı. Ciarra kimseyi özlediğini varsayımıyordu aksine geçmişinden birinin bile adını duymak istemiyordu. Bu yüzden gülleri çöp kovasına atarken oldukça duygsuzdu. Ama kapının ardından onu izleyen Wanda kalbinin tıpkı güller gibi çöpe atıldığını hissetti. 

Ciarra kahvesini hazırlarken Wanda dış kapıya geçti ve zihninde binlerce düşünce dolaşmaya başladı. Güllerin bir anlamı vardı, ikisine özel bir anlamı. Ama Ciarra unutmuştu, kırmızı gül gördüklerinde ne olursa olsun birbirlerine ulaşacaklarını unutmuştu. Wanda'nın zihninde Ciarra Winter'ın o şefkat dolu sözleri yerleşti, "Sen kırmızısın ve ben gülleri severim. Kırmızı güller bana her zaman seni hatırlatacak küçük cadı. Ne olursa olsun kimse bu güllere zarar veremez, izin vermem." bu söyledikleri yalan olamazdı. Eğer hepsi birer yalansa Wanda'nın tutunacak son dalıda kırılmış olurdu ve kızıl cadı dedikleri gibi deli olmak istemiyordu.

Sertçe yutkundu Wanda, arkasını dönüp gitmeyi düşündü ama yapamadı adeta vücudu zemine saplanıp kalmıştı. Önünde ki kapı büyük bir hızla geriye doğru açıldı ve ona bakan bir çift ela göz şaşkınlıkla büyüdü. Wanda hiç bir zaman kardeşi gibi hızlı davranmazdı bu yüzden hafifçe elini kaldırıp sadece ikisinin duyabileceği şekilde,"Merhaba Ciarra" sözlerini fısıldadı.

Kız bir kaç adım geriledi, üzerinde ki şaşkınlığı atıp dikkatlice Wandayı süzdü, ardından umursamazca, hayatında ikinci kez görmüş gibi "Burada ne işin var?" dedi. 

Kızıl saçlı olan parmağında ki yüzüğü bir kaç kez çevirdi ve sıkıntıyla, "Yardımına ihtiyacım var."dedi. Ciarra ise hala ona bir yabancıymış gibi davranmaya devam etti. "Hayır, sana yardımcı olamam."

Wanda ona sinsi bir kedi gülüşü sundu, "Sen bir avukatsın, kişisel hayatını bir kenara bırakıp sana para veren kişinin yardımına hayır denemelisin. Müşteriye ihtiyacın var."

"Benim zaten müşterilerim var."

"Ama hiç birinin davası benimki kadar ilginç değildir."



Kısa bir girişi bölümü, sayar mıyız? Bence sayarız. 
Yazım hataları için şimdiden özürlerimi sunuyorum. Yazım hatalarımı düzeltemem yardımcı olan idile teşekkür ediyorum  ve gelecek bölümde sizi tekrardan görmeyi diliyorum.
Umarım beğenirsiniz. İyi günler! 


Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 12, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

fiffteen dozen roses. ✗ w. maximoffHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin